bildirgec.org

normandy

11 yıl önce üye olmuş, 28 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

kimler online?

normandy | 15 August 2005 13:31

kutucuğu vardı eskiden.. hala var da ben mi göremiorm? kenara köşeye sıkıştırsak nasıl güzel olur..

davul

normandy | 09 August 2005 12:15

davul çalıyorsanız bir hatırlatma geçelim;
malum mxtabs davul tabları cenneti..
Vic Firth‘ün sitesindeki eğitimler geniş bir deneyim yelpazesinde bilgi sunuyor.. Özellikle Dom Famularo hafif çatlak kişiliği ve orjinal dersleriyle baya ilgi görüyor..
MusicianForums‘un davul forumları olağanüstü aktif ve aradığınız her bilgiye kolayca erişebilirsiniz.. “eski kaşarları” biraz ukala ama baya bilgi sahibiler.. her konuda profesyonel düzeyde cevaplar alabilirsiniz..
çalmayı düşünmüorm ama ilgimi çekiyor diyorsanız Drummer World‘de ünlü davulculara bi göz atın derim.. çoğu insanüstü şeyler yapabiliyorlar..
mesela nota bilmeyen ve grubuyla stüdyoya girdiği zamanlar dışında davulda çalışmaya gerek duymayan efsane Buddy Rich.. ya da Rush‘ın davulcusu, aksak ritmin efendisi, Portnoy‘un idolü Neil Peart.. Tool‘un yenilikçi ve sınırları aşan davulcusu Danny Carey için birden fazla yerde Danny is God cümlesini gördüm..
çalmak istiorm ben bu mereti diyorsanız işe herkesin başladığı yerden başlamanız lazım; rudiments..
Vic Firth‘ün sitesinde rudimentlar için bir eğitim bölümü bulunuyor.. tüneldeki bir müzik mağazasından (kıvılcım, zuhal vb.) alabileceğiniz bir drum pad ve bir metronom ile bu rudimentları teker teker çalışırsanız doğru yoldasınız demektir.. profesyonel bir eğitmeninizin olması her zaman en güzelidir tabii.. zaten eğitmeniniz de sizi bu yoldan başlatacaktır.. illa bir drum pade ihtiyacınız da yok.. evdeki bir yastık da iş görür.. aslına bakarsanızü yastığın “rebound”u olmadığı ve bagetler içine gömüldüğü için dirsek hareketlerinizi geliştirmenizde yardımcı olacaktır.. ama unutmayın, davul bilekle çalınır, kolla bacakla değil..

wired today

normandy | 08 August 2005 11:20

boş adamlığın dibinde olduğum için wired‘ı kurcaladım biraz

– italya’da narkotik polisi Po nehrinden alınan bir örneği teste tabi tutuyor ve sudaki kokain miktarı baya yüksek çıkıyor.. günde 10 pound kokain karışıomuş sulara.. Rivers of Coke

– nijerya’da bir genç net cafeden binlerce spam mail atarak tebrikler bilmemkaçyüzbindolar kazandınız şeklinde insanları dolandırmaya çalışıyor.. bir kişiden cevap geliyor ondan da $5000 civarında hayali vergi parası alıyor.. Nigerian Net Grifters

office alone

normandy | 08 August 2005 10:30

ilk pazartesi sendromumu yaşadım sonunda.. cumartesiden karalar bağladım.. şu anda arkamda departman haftanın programını yapıo.. pazartesi die yapılıo bu sanırım.. anladıım kadarıyla.. yarısı ingilizce toplantının.. çok ilginç.. workflow, spec, feedback, support gibi.. gerçi şirketin tepesinde ingilizler var sanırım.. şimdi bu toplantı devam ederken kalkıp kahve almaya gitsem ayıp olur mu? kahve içsem yine elim ayağım titrer mi? arkamda insanların zamanlarını aralarında pay ediolar.. ürkütücü bişi bu.. aklıma google’ın politikası geldi bunları duyunca.. çalışanların mesai saatlerinin belirli bir kısmını kişisel projelere ayırmalarına izin verilmesi olayı.. farklı olmak lazım..

imdat boğuluyorum

normandy | 05 August 2005 16:36

“ofis” korkunç bi yermiş gerçekten.. “staj” kisvesi altında hiç bi işime yaramayan ve “quite literally” hiç bişi yapmadıım bu yer de tipik bi ofis işte bi kere her yerinde o klişe ofis sözcüklerini duyabiliosunuz; misyon,dinamik,motivasyon vb.. minik bi mutfak var tabi ki her katta.. gidip kahve çay falan alabiliosunuz.. ofis insanlarının yakıtı kahve.. ilk gün alışmamış bünyeye ve aç karna o kadar kahve içmişim ki elim ayağım titriodu kafeinden.. buradakiler beni ne yapacaklarını bilmediklerinden önüme şirketin emeklilik planları mevzuatını koydular.. al bu dosyayı oku.. burada bulunmamın abukluğunun boyutunu elektronik öğrencisi olduğumu açıklayarak büyütebilirim sanırım.. ne tür bi okuyucu olduğumu da dragonlance sagasındaki bütün weis&hickman kitaplarını okuduğumu söyleyerek belirtiim.. bu bilgiler ışığında, sizce, ben önüme konulan bu dosyadan ne anladım? temettü diye bi kelime var.. onu telaffuz edebiliorm artıkın.. dosyayı yazanların da kafa karışmış zaten.. bi yerde 1000 YTL derken başka bi yerde 1.000.000.000 TL dio.. para birimine de dikkat etmediğim için arada dumur oluorm.. burdaki kimse niye burda olduğumu ne yaptığımı anlayamadı.. takım elbiseli ofis insanlarının arasından kot ve t-shirt ile her sabah geçip beni kapattıkları odaya girip 9 saat çıkmadııma göre önemli bişi yapıorm heralde.. diemiosun ki kimseye de “bişi yapmıorm” die.. admin privilege’ım olmayan bir bilgisayarda bişiler yapıomuş gibi görünüorm.. bu yazıyı da o bilgisayardan yazıorm ztn.. filter servisi bildirgeçin açılmasına da izin vermeseydi kayışı koparırdım heralde..

chicken translation

normandy | 30 March 2005 04:11

balayı <--> honeymoon aslında baktıınızda bizimkisi daha anlamlı olan.. ingilizler mi bizden çevirmişler yani? ayrıca specificin türkçe karşılığı nedir acep? derdimi anlatmaya çalışırken kelime bulamayıp ortamların çocuğu şeklinde “spehsifique” demek istemiorm artık..

eski bldrgç

normandy | 22 March 2005 00:49

nerede bildirgeçin eski yeşilli yanarlı dönerli linkleri sorarım? trademark tı o bildirgeç için ayrıca bir de blog sözlüğü isterem.. efsaneleri bloglayıp saklamak için.. numanuma guy, star wars kid, all your base belong to us, kiss you mahir.. unutmayın, unutturmayın

what i am so far

normandy | 22 March 2005 00:25

* never trust anyone completely.. never let your guard down.. * never ask people to be or do something for you.. even if you lose at the end.. * imagine.. even if you are falling, you will hit the bottom with a smile.. * don’t live for yourself.. you are but one person for yourself compared to all the different persons you can be for others.. * don’t try to show or tell people what you are.. let them formulate you.. then you can see what a bastard you are..

özür dilerim.. ingilizce duygularımı daha iyi açıklıyorum bazen..

sevgili günlük

normandy | 26 February 2005 00:11

bu sana ilk yazım olacak.. aslında bi soru sormak istedim o yüzden yazmaya karar verdim.. yoksa normalde gerçekler beni rahatsız eder.. bahsedemem onlardan.. sorum da şu; günlük olmaya nasıl karar verdin? bilio muydun ne olacağını? nasıl olacağını? yok yok kayışı koparmadım.. sadece kafamın içini tırmalayan soruyu bi yere yöneltmek istedim.. bugün çok zorlandığım, elektronik bölümünün ana dersinin asistanı önümüze açık ve net şekilde iki seçenek koydu da.. ya bi yolunu bulur yurtdışına gidersiniz, yoksa burada sürünürsünüz, ya da yol yakınken bu bölümü okumazsınız.. arkamdan bi iki kişi kalktı çıktı sınıftan.. bi daa da gelmezler heralde.. ben de o andan beri düşünüyorum.. bu riski göze alabilecek kadar iyi miyim? ……… diil miyim? biliodum..