bastırılmış duygular birden sessiz çığlıklara dönüşüyor, kendini ne kadar zorlarsan zorla sesini ne kadar duyurmak istersen iste bir tek yalnız sen varsın ve içindeki o örümcek gibi ağlarını örmüş adeta ellerini ayaklarını kelepçelemiş bir düşman… senin yarattığın ve her geçen gün esiri olduğun düşman… ne yaparsan yap nafile. vücudunda gün geçtikçe izleri artıyor, bunların olmasını sen de istemiyorsun ama hükmediyor düşman sana adeta. canın yansa da devam ediyorsun ve inanamıyorsun bir zaman sonra bütün bu saçmalıklara kendinin sebep olduğuna. dibe vurmuş durumdasın bugün, tamamen esiri olmuşsun o yabancının… farenin tahtayı kemirmesi gibi beynini kemirmeye başlamış savurmuş seni oradan oraya.. kimse görmiyor, kimse anlamıyor, kimse dinlemiyor, kimse önemsemiyor… herkes orada ama aslında kimse yok yanında… yerdesin sen yukarıya çekecek seni kaldıracak eller salına salına devam edıyor yoluna. her kalkmak için çabaladığında tekrar düşüyorsun ve her çabanda bir darbe daha alıyor vücudun. içindeki ise hoşnut bundan, bu düşüşler onu için hayat kaynağı ve senı de uyuşturucu gibi bağımlısı yapıyor bu düşüşlerin. ve her gün aynı cümleyi tekrarlıyorsun sessizce: bir şeyler yapmalıyım….