bildirgec.org

kahramancayirli

12 yıl önce üye olmuş, 386 yazı yazmış. 3343 yorum yazmış.

kinyas da bitti kayra da..

kahramancayirli | 13 July 2009 12:13

sacmodelleri.de adresinden alınmıştır
sacmodelleri.de adresinden alınmıştır
at.blogcu.com adresinden alınmıştır
at.blogcu.com adresinden alınmıştır

Dediğim kadar varmış. Heves Şiir Dergisi’nin yeni sayısında yayımlanan Birhan Keskin şiiri muazzam, çok hoş, çok zehir. Haberiniz olsun.
Turistas adlı bir korku filmi izledim. İnsanın yeni ülkeler görme hevesini kırıyor, korkutuyor. Epeydir korku-gerilim filmi izlemiyordum, özlemişim. Josh Duhamel arz-ı endam ediyor filmin başrolünde. 2006 yılının filmi, Brezilya ormanlarıyla tanıştıracak sizi..
Kinyas da bitti, Kayra da. Yaklaşık 600 sayfalık yer altı kültümüz. Helal olsun yazarına. 10 sayfa kısa öykü yazmaya gözüm korkuyor benim, aynı şeyleri tekrarlarım yeni bir şey yazamayacağım paniğine kapılırım vs diye, adam yazmış tuğlayı oturmuş. Hikayesi keyifli, dilindeki şiir keyifli. Tek itirazım kitabın kalın oluşu. 100-200 sayfayı geçti mi korkuyorum artık. Hakan Günday’ın ellerine sağlık. Kinyas ve Kayra’yı hiddetle öneriyorum. Tatile giderken alın yanınıza. Beğenmezseniz tatil dönüşü gelin kafama atın.
Geçenlerde bir arkadaşımla konuşurken söz Funda Arar’a geldi. Ben sıkıcı buluyorum Arar’ın yorumunu. Çok hareketli bir pop şarkısını bile ağdalı ağdalı söyleyiverecek gibi. Gözüm korkuyor. Kadın, insan olarak iyidir hoştur, orası ayrı. Ama ben Arar şarkısı duyunca kaçıyorum. Köşe bucak.
Sizin etrafınızda da milyon tane uyuz olduğunuz insan var mı? Benim var. İnsanın aklına kötü şeyler geliyor.
İnsanın yıldız olabilmesi için bir ışıltıya ihtiyacı var. Bir parıltıya. Ve bence bu ışık, Bengü’de yok. O yüzden isterse dünyanın en iyi şarkısını alsın parayla Serdar Ortaçtan. Bengü hiçbir zaman yıldız olamayacak. İyi bir pop şarkıcısı olabilir, sesi, yorumu iyi olabilir, ayrı. Ama kitleleri peşinden sürükleyemeyecek.

banknotunuzda kim var?

kahramancayirli | 10 July 2009 15:27

Geçenlerde bir 10 TL’lik banknota dikkatle bakarken fark ettim kendisini. Cahit Arf’ı. İyi bir matematikçinin hayatını kaleme almaktansa, başka noktalar üzerine kafa yormak istedim önce. Bir banknotun üzerinde resminizin olduğunu düşünsenize, ilginç değil mi?
Tarih boyunca birçok büyük hükümdar paraların üzerindeki yerlerini aldı, ama bir matematikçiyi o kağıt parçasında görünce garip ve iyi hissettim kendimi. Devamı gelir mi ya da başka sanatçılar, ünlü isimler paralar üzerinde yer alırlar mı? Mesela üzerinde Sezen Aksu’nun resminin yer aldığı 5 TL’lik banknotlarımız olur mu gelecekte?
Ya da bir yazar, önemli bir müzisyen, başarılı bir diplomatımız?…Orhan Kemal’i görür müyüz bir para üzerinde?
Kış olsun istiyorum bir de, hava İzmir’de çok sıcak…

Kinyas ve Kayra

kahramancayirli | 09 July 2009 15:56

İsterim ki parıltılı kitap eklerimiz bilinmedik tanınmadık yayınevlerinden genç şairleri kapak yapsın. Yoksa hep aynı isimler kapaklarda, aynı isimlerle röportajlar.. Hep aynı “kitap”ı okumamızı istiyorlar aslında. Maalesef kitap ve edebiyat da paranın çevirdiği bir sektör..
Herkesin internet sitesi var. Bir ben eksik kaldım.
Aldığım ilk kaset Emel’in Faka Bastın albümüydü. Sonra kasedi kaybettim üstüne üstlük. Herhalde bin kez dinlemişimdir baştan sona sondan başa kasedi.
Her yıl kitap ekleri, dergileri okurlarına “yazın okunacak kitap listeleri” sunarlar. Daha düşük entelektüel düzeyli, kısa cümleli az edebiyatlı bu kitaplar güneş altında daha kolay okunurlar.
Hakan Günday’ın Kinyas ve Kayra isimli ilk romanını okuyorum şu an, epey kalın bir roman olmasına rağmen birkaç gün içinde yarıladım, müthiş akıcı, müthiş yaratıcı bir roman. Gündayla tanışmayanlar varsa özellikle öneririm. Sizin bu yaz ilk kitabınız Kinyas ve Kayra olsun mesela. Türk Edebiyatında yer altına bakan eserler pek okunmaz pek sevilmez, türü sevenler yabancı kült yazarların peşinden giderler. Günday iyi bir yer altı yazarına benziyor. Diğer kitaplarına da bakmalı..

2004 – Gebze

kahramancayirli | 26 June 2009 09:35

2004 bahar

Gebze.

Gökhan Özen’in Hatırla diye bir şarkısı vardır, kenarda köşede kalmış, kasetin A-6sında.
Allahım nasıl aşığım o zamanlar birine ama öyle böyle değil. Son ses bu şarkıyı dinliyorum.
Arkadaşım çağırmış, Ankara’dan gelmişim, sabahın körü. O, dershaneye gitmiş.

Gebzeymiş. İzmitmiş. Körfezmiş. Derince’ymiş. Denizmiş suymuş parkmış güzelmiş. İnsanlar eğlenirmiş yemek yermiş vs.

Yollar otobüsler hava bulutluymuş, yağmur yağarmış. Suymuş denizmiş.

Aşk aşkmış. Aşk hayattan büyük bir şeymiş.

Ayrıntılı ay ar dersleri

kahramancayirli | 25 June 2009 12:14

Altyazılı ay ar* dersleri
Kahraman Çayırlı

“1974 yılında Petrol Crisis’i yaşayan european countries, 80lerde globalizationla challenge etmek zorunda kaldılar. Ben Amerika’dayken…” Ankara’da öğrenim dili İngilizce olan bir vakıf üniversitesinde ders Dünya Siyaseti. Belli ki hayatının bir kısmını yurtdışında geçirmiş olan öğretim görevlisi, %50 Türkçe-%50 İngilizce ortaya karışık bir dil tutturmuş, ders anlatıyor. Kendi dillerine tam anlamıyla vakıf olamadan zihinlerine İngilizce boca edilen öğrencilerse Türkilizce yanıtlar veriyorlar hocalarının sorularına.Eğitim kurumları öğrencilerine çok iyi İngilizce dil eğitimi verebilirler ancak kanımca üniversitelerimiz alan derslerinde anadilimizde eğitim vermeliler. Yoksa bu şekilde akademisyenler ne yaşam tecrübelerini, ne de bilgi dağarcıklarını bütünüyle aktarabiliyorlar.Senede 6000 doları sadece öğrenim ücreti olarak alan bir üniversitenin aldığı bunca paraya karşılık (eğitim=para?) öğrencilerine reva gördüğü eğitim bu mu? Tabii, alanlarında uzman, anlattıklarına gayet hakim olan yurtdışı menşeli hocaları tenzih ederek bu cümleleri kuruyorum.Örneğin Türk Dış Politikası veya Türk Diplomasi Tarihi’ni kendi dilimizde iyi ifade edemiyorsak, bu dersleri yarım yamalak İngilizce öğrensek ne olur? Kendi tarihimizi yabancı dillerde anlatabiliyor ama kendi dilimizde tatmin edecek düzeyde karşımızdakilere aktaramıyorsak, sizce de burada bir problem yok mu? Elbette Avrupa dillerini anadili gibi konuşan, iletişim becerisi güçlü, kendilerini iyi ifade eden donanımlı gençlere ihtiyacımız var. Ama önce kendi dilimizin hakkını yeterince vermeli, ondan sonra dünya genelinde geçerli olan dillerde kültürümüzü, ulus kimliğimizi, yapmak istediklerimizi dünya arenasında açıklayabilmeliyiz. Buna, uzun süreceği muhtemel AB sürecinde her zaman olduğundan daha fazla ihtiyacımız var. Yarı Türkçe-yarı İngilizce eğitim gören Uluslararası İlişkiler öğrencileri Dışişleri Bakanlığı’na nasıl girecekler? Diyelim ki diplomat oldular, Türk diplomasisine ne gibi faydaları dokunabilecek?Hepimiz iyi derecede İngilizce, Fransızca vs öğrenelim ama önce kendi dilimizi koruyalım, üniversitelerimizde Türkçe’ye sahip çıkalım. İki-üç dili harmanlayıp akademik ay ar* eğitimi almanın ne kendimize faydası olur, ne de ülkemize.

10da kaç?

kahramancayirli | 24 June 2009 18:42

1-AY IŞIĞINDA SAKLIDIR:

Aydan Şener izlemeyeniniz var mı ya da sevmeyeniniz? Gül ve Diken dizisini hatırlamayanınız. Şener artı Toprak Sergen artı kısacık ama güzelim rolüyle Münir Özkul artı Demir Demirkan ve Şebnem Ferah’ın hazırladığı müzik artı sıcak bir hikaye. Bir ara Star mütemadiyen yayınlıyordu, şimdi de öyle mi bilmiyorum.

2-LOLA VE BİLİDİKİD

Listenin zor filmi. Siyah ve arka filmi. Temkinli yaklaşılacak filmi belki de. Ama birçok gerçeği içinden izlemek için. Başka dünyaları öyküleri görmek için. Ya da sadece görmek için önerimdir. Beğenmediğiniz an, kaçın.

Şiir için güzel bir yaz

kahramancayirli | 20 June 2009 18:54

türk şiiri için önemli bir isim: gülseli inal
türk şiiri için önemli bir isim: gülseli inal

Bu cumartesi sabahı Betül Tarıman’ın yeni şiir kitabının çıktığını öğrendim. Mutlu oldum çok. Kar Merdiveni iyiydi güzeldi, bakalım Ağır Tören nasıl?
Şiir için güzel bir yaz olacak bu yaz. 80 kuşağı şairlerinden Gülseli İnal’ın toplu şiirleri yayımlanıyor. İlk ikisi çıktı bile: Kocamanlar ve güzeller onlar da..
Niye yayınevleri genç şairlerin ilk şiir kitaplarını basarken kılı kırk yarıyor. Ellerini taşın altına koyuverseler, daha düşük fiyatlarla yayımlamaya çalışsalar (burada aslan payı dağıtımcılara gider genelde). Sanırım hala en geçerli yol edebiyat ödülleri. Bu sayede isim yapabilirseniz, belki de yayınevleri size döneceklerdir..
İlk kez aç insan sayısı 1 milyarı geçmiş bütün insanlık tarihinde. Kimin ne kadar umurunda?
Yasakmeyve şiir dergisinin mayıs haziran sayısı çıktı. Kaan Koç’un ismini bir kez daha anmak istiyorum.
Kül Öykü Gazetesinin yeni sayısı gecikti. Umarım bir sorun yoktur. Belki de iki-üç ayı birleştirip bir yaz sayısı yayınlarlar. Birçok dergi yaz’ı böyle geçiriyor, haklılar mı bilmem.
Teoman’ın yeni şarkısı Çoban Yıldızı’nın müziği ne kadar hoş, bayıldım. Sezen Aksu düş bahçelerinde yürüyor yine. İyi ki. Kibir’i bir de ondan dinlemek, süper. Farklı vurguları, farklı duyguları, kadın bir tane yahu hakikaten. Aksu, Kibir’i önce Özcan Deniz’e vermiş, Deniz “bu, bir kadın şarkısı” demiş ve şarkı neyse ki Hande Yener’in oldu.
Mete Özgencil yeni bir albüm yapsın isterim. Şarkı sözlerini yazsın bassın ona da razıyım. Ya da Yıldırım Türker 15 sene sonra yeni bir şiir kitabıyla çıkıverse. Umay Umay da.

eski sevgili

kahramancayirli | 18 June 2009 12:01

Ebru Gündeş’in Deli Divane ve Fırtınalar kliplerini izledim. Eski sevgili aradı. Eski sevgili nedir? Ankara ve Bilkent Üniversitesi ve Sezen Aksu ve 2005 eylülü ekimi kasımı aralığı 2006 ocağı şubatı martı nisanı mayısı ve Uluslar arası İlişkiler ve yurtlar ve Ankara’nın sonbaharı ve dönüp dolaşıp gelinen kürkçü dükkanı ve yurt odaları ve öğrenci servisleri ve Tunalı Hilmi Caddesi ve pizzalar ve kolalar ve İstanbul ve Antalya ve şarap ve gazete parçaları ve başka şarkılar ve başka filmler ve mimikler ve kavgalar ve telefon beklemeler ve gözler ve İskenderler ve kahvaltılar ve wafflelar ve kıskanmalar ve bir Elif Şafak kitabı ve tavlalar ve nasıl vakit geçireceğini bilememeler ve konserler ve Güneş Tutulması ve eski fotoğraflar ve ağlamalar ve suçlar ve aynı sokaklar ve binalar ve cumartesi gecesi sosyallikleri ve otobüsler ve Radikal gazeteleri ve kısa öyküler ve gizemli arkadaşlar ve zorluklar ve gece koşuşturmaları ve taksiler ve aliye vb televizyon dizileri ve attila ilhan’ın gidişi ve dergi sayfaları ve rakamlar ve fişler ve mekanlar ve bardaklar ve susmalar ve testler sınavlar okul taksitleri ve kıyafetler ve bar köşeleri ve başka gözler ve….

Winamp listenize, mp3çalarlarınıza sızabilmek

kahramancayirli | 15 June 2009 11:22

Listede sıralanacak tüm şarkılar (Ace of Base ve Nil Karaibrahimgil hariç) arkadaş tavsiyesidir. Yüksek sesle düşük basınçta büyük keyif alınarak dinlenmişlerdir. Laboratuar ortamında. Normal şartlar altında. Winamp listenize, mp3çalarlarınıza sızabilmek umuduyla…

1-BAXTER: Got to wake up, Gonna make it there, My day, On my own, Didn’t have a choice, Can’t, It’s coming, To you, I’m here, Breathe in breathe out, Get done, Television, Love again.

2-DAFT PUNK: One more time, Aerodynamic, Digital love, Harder, better, faster, stronger, Crescendolls, Night vision, Superheroes, High life, Something about us, Voyager, Veridis quo, Short circuit, Face to face, Too long.

On yedi temmuz ikibin sekiz

kahramancayirli | 15 June 2009 09:27

Bir haftadır İzmir’deyim. Üç yeni kişiyle tanıştım, ikisinden pek söz etmeye gerek yok, hiç beğenmedim onları.

25 yaşında. 1.89’a 84. Bana internetten gönderdiği fotoğrafta 76 kiloymuş, 8 kilo almış. İlk buluşmaya arabayla geldi. Arabaya binince ne kadar bozulduğumu anlatamam. Suratım beş karış oturdum. İnciraltı’na götürdü. Sohbeti fena sayılmaz. Profilden yüz hatları da güzel. Ama kilo vermeli.

Balon gibi şişirmişler ruhunu. Kendini dünyanın en önemli insanı sanıyor. Sürekli kendinden bahsediyor. Oysa yarın ölse, hiçbir şey değişmeyecek hayatta, bunu ona da söyledim. Kendini çok seviyor. Psikolojik bir vakayı izler gibi seyrediyorum onu.