bildirgec.org

haberhaberhaber

11 yıl önce üye olmuş, 150 yazı yazmış. 1751 yorum yazmış.

BENDE ŞİKÂYETÇİYİM.

haberhaberhaber | 10 September 2007 09:25

Çalıştığım kurumun bizlere vermiş olduğu kimlik, belediye otobüslerine ücretsiz binmemizi sağlıyor. Genelde münübüsleri tercih etmeme rağmen seyrekte olsa otobüse bindiğim günler oluyor. Kimliği çıkarıp gösteriyorum.
Tamam geçin.
Birkaç ay sonra tekrar biniyorum.
Geçin.
Bu kimlik işi Türkiye’nin neresinde olursa olsun bu şekilde devam ediyordu.
Geçenlerde yine minibüs bekliyorum, çok geç kaldı, o ara otobüs gelince hemen bindim ve kimlik uzattım. Şoför asık bir suratla kimliğe baktı ve azarlarcasına bu geçmez dedi. Ben nasıl geçmez ben bununla yıllaca kullanıyorum zaman zaman da otobüse biniyorum, ilk kez siz geçmez diyorsunuz.
Ben yılları mılları bilmem geçmezzzzzzz
O zaman bilet parasını vereyim bari.
Para olmaz
Bu arada otobüs hareket ettiği için ineyim de diyemiyorum.
Ne yapayım şoför bey(içimden sana da, biletine de, hay binmez olaydım rezil oldum.
Yolculara sor.
Ben mahcup kıpkırmızı bir yüzle,
Acaba fazla bileti olan varmıııı, diye seslenmeye başladım. Kimseden çıt yok, sanki suçluymuşum gibi her kez yüzüme bakıyor. Bu arada inmem gereken durağa geldim, Tekrar parayı şoföre uzattım. Bana kötü kötü bakıp kaşlarını yukarı kaldırdı.
O gün bütün günüm kötü geçti, kendimi kaçak yolcu gibi hissettim.
Aylar geçti alışveriş dönüşü durakta minibüs bekliyoruz, ayaklarıma kara sular inmiş. Benim semtin otobüsü geldi önümde durdu, kızım anne otobüse binelim benim biletim var dedi. Ama benim yok. Sen kartınla biniyorsun, yok kızım geçenlerde birisi problem çıkardı rezil oldum dedim.
Anne boş ver o adam hırtlık olsun diye yapmıştır, hadi binelim.
Bindik kızım bileti attı ben kartımı çıkarttım, O ne aynı şöför yan yan bakıyor, oda beni tanıdı.
Geçmezzzz dedi ve kafasını çevirdi.
Ay yer yarılsaydı da içine girseydim.
Kızıma sen git indiğin zaman bekle ben arkadan geliyorum dedim. Şeytan içime girdi bir kez ben bununla binecem be diyerek uzaktan gelişini gördüğüm otobüsü bekledim. Otobüs önümde durdu kimliği çıkarıp uzattım,
Buyurun geçın hanımefendi.
Oh be rahatlamıştım. Rahatlamamın nedeni ücretsiz binmiş olmak değil daha önceden kendimi kaçak yolcu gibi hissetmiştim ya o hissin kaybolmasıydı.
Şimdi mi yok neme lazım ben kuzu kuzu minibüsümü beklerim, bir ytl mi verir paşa paşa işime giderim.

APTAL, CİNGANE

haberhaberhaber | 10 September 2007 00:55

Çocukluğumda annemden ve etrafımızdaki komşularımızdan çingenelerin, Kıpti(cimri)hırsız, dilenci, yurtsuz olduklarını makbul insan olmadıklarını duyarak büyüdüm. Tabi benim gibi tüm mahallenin çocukları da.
Yaramazlık yapan çocuklara,
Şimdi çingeneler gelecek seni onlara vereyim de gör, mahalleden uzaklaşma seni çingeneler götürür.
Kardeş diğer kardeşe kızdığında ise,
sen kardeşim değilsin seni cami avlusundan bulduk veya senin annen baban çiğnene buradan geçerken seni torbasından düşürmüşler annemde acıdı seni eve aldı denirdi. Kardeşini iyice gıcık etmek içinde at arabasıyla geçen romanları göstererek bak akrabaların geçiyor denilirdi.
Biraz daha büyüdüğümde ise çingenelerden kız alınıp verilmeyeceğini, erkeklerin askerlik ve polislik yapamayacağını öğrenmek oldu.
Bu bilgilerin üzerine Türkan Şoray ın çingene filmleri (hırsızlık yapan yalan söyleyen) tuz biber oldu.
Bu fikirler bende evlenip iki çocuk olduktan sonra çingenelerin çok olduğu bir ile tayinimiz çıkıncaya kadar devam etti.
Lojmanımız çingene mahallesiyle neredeyse iç içeydi. Çocuklarım bir hafta boyunca bahçede oturup etrafı seyrediyor gelen geçen kızları izliyordu.
Kızım neden oynamıyorsunuz nereye bakıyorsunuz?
Anne burada yasenya yokmuş. Hani burada çok çingene vardı
?(yasenya o aralar televizyonda oynayan bir dizi. Bir subayla çingene kızın aşkı. Kızda fırfırlı ışıltılı elbiseler kollarında bilezikler, saçında kocaman bir gül)
İşte kızım bu giden ablalar yasenya dediğimde ağlayarak içeri kaçmışlardı.
İşe başlayacağım bakıcı gerekti. Mahalleden hemen bir çingene kızı çağırdılar. İşe başladı. Sık sıkta annesi ziyarete geliyordu.
Hayat dolu, neşeli, yokluğu hiç dert etmeyen, varlığa keşke benimde olsun diye kıskançlık duymayan topluca bir hatun.
Zehra Hanım mehtabı isteyen var mı?(bakıcım)

A be mehtabın sevgilisi var.
Ne iş yapıyor?
A be zanaatkârdır.
Düğün ne zaman?
A be daha haskerlik durur.(hastaneye astane, askere de hasker derler.

Mehtabın benden maaşını aldıktan sonra ilk işi kuaföre gitmek olurdu, sadece mehtap mı? Tüm yasenyalar çocuk bakar, pazarcılık yapar, o parayla da kuaföre giderlerdi. Kıyafet, ayakkabı eşya düşkünlükleri yoktu, tek zevkleri kuaför ve rengârenk tokalar.
Baba evinin önünde sokakta tenekeyle ritim tutturur şarkı söyler, kızları karşılarında oynar, baba bununla övünç duyar.
Sevgilileri nişanlıları askere veya başka bir ile çalışmaya gider, yasenyalar sabırla ve sadakatle bekler. Altı yıl boyunca içlerinde yaşadım evimde benimle yaşayan oldu. Bunlarda aldatma, sadakatsizlik ihanet görmedim. Ne erkeğinde ne kadınında.
Hırsızlık mı? Bazı arkadaşlarıma uyup ortalık yerlere veya kıyıya köşeye tuzak para veya ziynet koymadım değil. Bunların hepsi temizlik yapılırken bulunup bir kutuya doldurulup şifoniyerime konduğunu bilirim. Yerde bir iğne de bulsa tenezzül etmezler. Zira onların yarın düşünceleri yoktur. Bu günü doyasıya yaşarlar, bu gün bulup bu gün yerler. Namuslarına çok düşkünlerdir.
(İki bohçacı roman satış yapmak için bir eve giriyorlar, evde kadının olmadığını fark edip çıkmaya çalışırken ev sahibi kapıyı kilitleyip tecavüze yelteniyor. Kadının biri hemen kakasını yapıp orasına sürüp diğer kadına da aynısını yapmasını söylüyör. Adam tiksindiği için kadınları dışarı atıyor. )
Yasenyalar kapı gıcırtısında, yağmur tıkırtısında oynayabilen hayatı doyasıya yaşayan kedileri bile abe miyav diyen Sevgili vatandaşlarımızdır.