bildirgec.org

gorcun

11 yıl önce üye olmuş, 181 yazı yazmış. 33 yorum yazmış.

Sıradışı bir aile komedisi: ”The Addams Family”

gorcun | 23 July 2009 15:26

The Addams Family
The Addams Family

Amerikan çizgi romancısı Charles Addams’ın yarattığı ”The Addams Family” (Addams Ailesi) üzerine yapılan onca dizi, oyun, çizgi filmden sonra 1991 yılında sinema uyarlaması haline de getirilmiştir. Yönetmenlik koltuğundaysa Barry Sonnenfeld görev yapmıştır. Aynı zamanda Addams Ailesi yönetmenin çektiği ilk filmdir. İlk olarak 1930’larda ortaya çıkan gelmiş geçmiş en garip ve en matrak ailelerden biri olan Addams Ailesinin birbirinden tuhaf aile fertleri baba Gomez (Raul Julia), anne Morticia (Anjelica Huston), küçük kız Wednesday (Christina Ricci), küçük çocukları Pugsley (Jimmy Workman) ve parmaklarıyla her işi halleden hizmetçileri olan bir elden (Carel Struycken) oluşuyor. Son derece varlıklı bir aile olan Addamslar, büyük malikanelerinde kendilerince mutlu bir yaşam sürmektedirler.

Gomez Addams
Gomez Addams

Ama her şey Gomez’in 25 yıl önce kaybolmuş Fester’in (Christopher Lloyd) geri dönmesiyle değişir. Aslında dönen Fester değil ailenin servetine konmak isteyen kötü doktor Greta Pinder-Schloss’un (Elizabeth Wilson) oğludur.

Ortadoğu topraklarından bir korku hikayesi : ”The Objective”

gorcun | 23 July 2009 13:22

The Objective
The Objective

”The Blair Witch Project” gibi efsanevi bir yapımdan sonra sinema için uzun süre sessiz kalmış ve 2008 yılında yeniden bir filmle ortaya çıkmış yönetmen Daniel Myrick’in çektiği ”The Objective” Ortadoğu çöllerindeki Amerikan askerlerinin hikayesini anlatıyor. Blair Cadısı kadar olmasada yine türün örneklerine nazaran oldukça orijinal bir konuyla seyircilere sunulan film hikayesiyle korku sineması tutkunlarını heyecanlandıracak nitelikte. Amerikan ordusunun Afganistan’ın mistik topraklarına girmesini korku ve bilimkurgu hikayesine dönüştürmek korku sineması için parlak bir fikir olarak görülebilir. 11 Eylül saldırılarından sonra başlayan Amerikan harekatıyla Afganistan çöllerine başta Cia ajanı Ben Keynes olmak üzere gönderilen özel birlik Muhammed Aban ismiyle bilinen kişiyle bağlantı kurmak için yola çıkarlar.

The Objective
The Objective

Gönüllü Afgan rehber Abdul’ün yardımlarıyla çölde ilerleyen ekip Taliban’a karşı güç oluşturmak amacıyla hareket ederler. Ancak bilinmedik topraklarda Amerikan askerlerini çok farklı tehlikeler beklemektedir. Her şeye hazırlıklı olan eğitimli ekip beklediğinden çok daha fazlasıyla karşılaşacaktır.

Düşündürücü ve rahatsız edici bir film: ”Edmond”

gorcun | 22 July 2009 11:16

Edmond
Edmond

Stuart Gordon’un 2005 yılında çektiği ”Edmond”, David Mamet’in aynı adlı tiyatro oyunundan uyarlanarak filme alınmış. Bir buçuk saate varmayan kısa ama etkileyici bir film. Pahalı takım elbisesi ve sahip olduğu işiyle toplumda iyi bir statüsü bulunan Edmond Burke’in bir gecede değişen yaşamı ve hayata bakışını anlatan film seyirciyi her dakika ne olacağını kestirmesi daha da zor olan bir yolculuğa çıkarıyor.

Klasik Hollywood filmlerinden alışılmış anlayışta bir film bekliyorsanız başından sonuna kadar beklediğiniz mutlu sona göremeyeceğiniz bir filmle karşı karşıya olduğunuzu bilerek izlemeniz hayal kırıklığına uğramamanız açısından yararlı olur. Filmin açılışında falcının kartları önüne koyması ve ”Olduğun yere ait değilsin!” demesiyle zaten kafasında bulunan karışık düşüncelerden kurtulmak için hayatını değiştirmeye uzun süredir birlikte olduğu karısından ayrılarak başlar.

Edmond
Joe Montegna

Bu noktadan sonra New York’un gece hayatına giriş yapan Edmond, önce bir bara girer ve burda tanımadığı bir adamla yaptığı garip sohbet sonrası ondan aldığı kartla şehirdeki bir striptiz kulübüne gider.

Günahlarınızdan arının: ”See No Evil” (Ölüm Çıkmazı)

gorcun | 21 July 2009 09:58

See No Evil
See No Evil

2006 yılında Gregory Dark tarafından çekilen See No Evil (Ölüm Çıkmazı) teen-slasher türüne göz kırpsada farklı tatlar da alınabilecek başarılı bir gerilim filmi olarak görülebilir. Yönetmenin bu filmden önce çalıştığı filmlere bakıldığında ise uzun yıllardır erotik film sektöründe olduğunu görüyoruz. Filmin konusuna gelince 4 genç erkek ve 4 genç kız suçlunun Blackwell Oteline temizlik için gönderilip cezalarının azalmasını sağlayacak bu eylem, otelin karanlık odalarında yaşayan psikopat katilin varlığıyla vahşet dolu olaylara neden olacaktır.

See No Evil
See No Evil

Eski püskü yıkık dökük otele girdiklerinde daha kötüsünün olamayacağını düşünen grup geceye doğru kafalarını dağıtmak ve rahatlamak için uyuşturucu almaya başlarlar. Yanlarındaysa kendini kontrol etmekte zorlanan şiddete eğilimli polis memuru Frank vardır. Gecenin ilerleyen saatlerinde üzerinde hristiyanlık simgeli dövmeleri bulunan genç kız Kira ortadan kaybolur. Olayı araştıran grup oteldeki seri katilin insan üstü güçte ve kurbanlarının gözlerini oyup biriktiren bir psikopat olduğunu anladıklarında otelden kaçmak için hayatlarını ortaya koyacaklardır. Film, gerilim atmosferini başından sonuna kadar hissettiriyor ve temposunu özellikle otele gelişten sonra bir an olsun düşürmüyor.

See No Evil
See No Evil

Yüksek adrenalinle izleyeceğiniz filmde katilin kim ve amacının ne olduğunuda finalinde ortaya çıkıyor ve tatmin edici bir son sizleri bekliyor. Katil insan üstü güç ve hıza sahip olduğundan cinayetlerde buna bağlı olarak son derece sert ve acımasızca oluyor. Uyarmadan geçmememek gerek Ölüm Çıkmazı, R Rated (18 yaş sınırı) derecesinde değerlendirilen, aşırı şiddet ve vahşet içeren sahnelere sahip. Dolayısıyla türün severleri için ideal ama bu tarz filmleri sevmeyenlerin uzak durması gereken yapımlardan biri olarak söyleyebilirim. Oyuncular Christina Vidal (Christine), Michael J. Pagan (Tye), Samantha Noble (Kira), Steven Vidler (Williams), Luke Pegler (Michael), Kane (Jacob Goodnight), Rachel Taylor (Zoe), Penny McNamee(Melissa), Craig Horner (Richie) gibi genel olarak genç isimlerden oluşuyor.

Aşka ve ölüme dair: ”Dellamorte Dellamore” (Cemetery Man)

gorcun | 20 July 2009 15:17

Dellamorte Dellamore
Dellamorte Dellamore

Sinema tarihinde hiç bir şeye benzemeyen kendine has filmler vardır. Bu filmide onlardan biri olarak görebiliriz. ”Dellamorte Dellamore” bir diğer adıyla Cemetery Man 1994 yılında İtalyan yönetmen Michele Soavi tarafından çekilmiş. Korku – komedi türündeki bu benzersiz film, Buffalora adlı mezarlıkta bekçi olarak görev yapan bir adamın (Rupert Everett) hikayesini anlatır. İşinden dolayı hayatını mezarlıkta geçeren bu garip adamın yanında bir de kendisi kadar garip zeka özürlü Gnaghi (François Hadji-Lazaro) yardımcı olarak çalışır. Son derece yanlız ve karanlık bir hayatı olan Francesco’nun yaşamına gömüldükten 7 gün sonra dirilen ölüler renk katar. Francesco her ne kadar canlılardan uzak durmayı kendi seçmiş olsa da ölülerle de pek mutlu değildir ve ”Returners” (geri gelenler) dediği yaratıkları kendisine yaklaştıklarında son derece sakin bir şekilde öldürür.

Dellamorte Dellamore
Dellamorte Dellamore

Filmde 3 ayrı kadınla 3 ayrı aşk macerası yaşayan Francesco yaşadığı ilişkilerde de aradığı mutluluğu bulamaz. 3 kadını canlandıran kişi güzeller güzeli Finlandiyalı aktris Anna Falchi’dir. Karakterlerin adları olmadığından Anna Falchi oyuncular listesinde ”O” olarak geçer.

Bir suç ve pişmanlık öyküsü : ”Stuck (Çıkış Yok)”

gorcun | 11 July 2009 15:17

Stuck
Stuck

”Re-Animator” (1985) filmiyle sinema dünyasına giriş yapmış Stuart Gordon’ın 2007 yılında çektiği son film ”Stuck (Çıkış Yok)” gerilim severlere farklı tatlar sunuyor. Gerçek hikayeden uyarlanan filmde genç ve kariyerinin başındaki Brandi (Mena Suvari), çalıştığı emekli evinde yaşlıların bakımını yaparak her türlü zorluklara fedakarlıkla ve iyi niyetle karşılık veren biridir. Bir gece eğlenceden sarhoş bir halde dönerken arabasıyla yolda farketmediği evsiz ve yakın zamanda her şeyini kaybetmiş Tom’a (Stephen Rea) çarpar. Normalde onu doğrudan hastaneye götürmesini bekleyeceğimiz Brandi’nin değişimini bu noktadan itibaren görürüz.

Arabanın ön camından vücudunun yarısı giren ve kırık cam parçaları içinde acı çeken Tom’u o şekilde garajına sokan Brandi, kariyerini ve hayatını kurtarmanın tek yolunun sosyal yaşamda önemli bir yeri olmayan bu adamın ölmesini bekleyip ondan kurtulmak olduğunu düşünür. Bunun içinde erkek arkadaşı Rashid’ten (Russell Hornsby) yardım ister.

3 yeni korku filmi 3 yeni fragman

gorcun | 10 July 2009 13:45

Yeni Korku Filmleri
Yeni Korku Filmleri

Korku severlere müjde. Yeni filmler ardı ardına çekilirken, fragmanlarıda gelmeye başlıyor. İşte üç korku filmi üç fragman…

Jennifer's Body
Jennifer’s Body

Yeni Afiş
Yeni Afiş

1- Jennifer’s Body (2009) : Son dönemin Hollywood starı güzel aktris Megan Fox’un başrolde olduğu ”Jennifer’s Body” içine şeytani ruh girmiş bir ponpon kızı canlandırıyor. Ponpon kız cazibesiyle erkekleri kendine çekip onları onları öldürüyor. Filmin korku-komedi karışımı türü olduğu fragmandan da anlaşılıyor. 2009’un ilginç filmlerinden biri olacağa benziyor. Filmin yönetmeniyse Karyn Kusama. İşte fragman.

Yeniden dirilmeye hazırlanın: ”Re-Animator (Diriltici)”

gorcun | 10 July 2009 09:50

Re-Animator
Re-Animator

Ünlü bilimkurgu ve korku yazarı H.P. Lovecraft’ın ”Herbart West : Re-Animator” hikayesinden uyarlanan ”Re-Animator (Diriltici)” 1985 yılında sinemalara gelmiş bir filmdir. Stuart Gordon’un yönetmenliğini yaptığı film garip bilimsel çalışmalar yapan bir tıp öğrencisinin hikayesini anlatıyor. Hikayenin başında başarılı tıp öğrencisi Dan (Bruce Abbott) ve kız arkadaşı aynı zamanda dekanın kızı olan Megan’la (Barbara Crampton) mutlu bir hayat yaşamaktadır. Bir gün ev arkadaşlığı ilanı için başvuran garip tıp öğrencisi Herbert West (Jeffrey Combs), çiftin hayatını ciddi anlamda değiştirecektir. Başlarda zararsız görünen West, çiftin ölen kedilerinin üzerinde deneyler yapmaya başlar. West’in amacı ölüleri yeniden hayata döndürmektir. Daha sonra bu deneyi ölen profesörün (David Gale) üzerinde denemeye kalktığındaysa durum geri dönülemeyecek derecede karışık bir hal alacaktır.

Re-Animator
Re-Animator

Alexandra Aja’dan klostrofobik bir film: ”P2”

gorcun | 09 July 2009 12:14

P2
P2

Alexandra Aja’nın yazıp, yönetmenliğini Franck Khalfoun’ın yaptığı 2007 tarihli ”P2” filmi, bir garajın P2 katında geçen gerilim dolu olayları anlatıyor. Noel gecesinde geçen film, genç ve başarılı işkadını Angela Bridges’in (Rachel Nichols) işyerinden çıkmadan önce günün son çalışmalarını yapmasıyla başlar. Angela, işyerinde sevilen, ailesiyle ilgilenen ve son derece güzel dört dörtlük bir kadın imajı çizer. İşi bittikten sonra ailesiyle Noel’i kutlamak üzere binanın yer altında bulununan garajına giden Angela arabasını çalıştıramaz ve güvenlik görevlisi Thomas’tan (Wes Bentley) yardım ister.

Son derece kibar görünen bu adam yardım etmek istesede araba çalışmaz bunun üzerine Angela taksi çağırmaya karar verir. Yer altında bulunan garajda cep telefonu çekmediği için yukarıya çıkıp telefon eden Angela, taksinin gelmesini beklerken ailesiyle de konuşur. Ancak taksi geldiğinde binanın kilitli olduğunu farkeder ve dışarı çıkamaz. Aşağıya inip tekrar P2 katına girdiğinde, bir daha oradan çıkması hiç kolay olmayacaktır.