bildirgec.org

Gigabyte

11 yıl önce üye olmuş, 131 yazı yazmış. 3 yorum yazmış.

Hakia artık türkçe

Gigabyte | 15 March 2008 10:21

Bugün favori bloglarımdan Techcrunch‘ta semantic (anlamsal) web standartları ile ilgili bir yazı okurken aklıma birden zaman zaman bildirgeçede haber konusu olan hakia geldi ve ne zamandır girip bakmadığımı farkettim. Ne olup ne bitiyor diye bir göz atayım dedim ve ne göreyim! Hakia türkçe hizmet vermeye başlamış. Siteye girdiğinizde “Türküz, doğruyuz, çalışkanız ve google’a rakibiz” diye bir yazı karşılıyor sizi. bu bana bir türk olarak gerçekten gurur verdi. Neden diye soranlarınız olabilir. hakia‘yı takip edenler bilir ancak tekrar ifade etmekte yarar görüyorum. hakia web’in ilk semantic (anlamsal) arama motoru ve başında rıza can berkan adında nükleer fizikçi bir türk var. ekibinde yabancıların yanısıra yetenekli türk yazılımcılarda var. hakia son gördüğümden bu yana türkçe hizmet vermeye başlaması dışında h-club adında bir hizmeti de devreye sokmuş. burada ilk gözüme çarpan şey hakia’yı google, yahoo ve msn gibi arama motorları ile kıyaslayıp (sayfayı iki ayrı arama motoru sonuçlarını karşılaştırmak üzere ikiye bölüyor.) hakia için iyi, eşit veya kötü gibi değerlendirme sonuçları girebiliyor olmanız oldu. Ben bir kaç deneme yaptım. Bazen iyi bazen de kötü sonuçlar verdi. Aranan kelimeye göre değişiyor sanırım. Bunun dışında web sitenizi semantic arama sonuçları için kayıt edebileceğiniz bir dizin hizmeti ile beraber web sitenize ekleyebileceğiniz bir semantic arama barı da mevcut h-club‘da. Elbette hakia webdeki tek yenilikçi arama motoru değil. exalead.com, quintura.com, powerset.com, twine.com, tafiti.com, lexxe.com, cognitionsearch.com, trueknowledge.com, searchme.com ve son zamanlarda oldukça popüler olan mahalo bunlardan bazıları. Hepsinde de hedef aynı. Google‘a rakip olmak. Bugün avrupa birliğinin de quaero ile google’a rakip proje kervanına resmi olarak katıldığını öğrendim. Tabii google bir dev ve google‘a rakip olmak öyle her baba yiğidin harcı değil. Ancak şurası da bir gerçek ki birilerininde google‘ı zorlaması rekabet ve kalite açısından iyi bir şey. Google‘ı alt edebilmenin en iyi yoluda bence hakia‘nın yaptığı gibi semantic teknoloji odaklı bir arama motoru olmak. Artık webin bir sonraki aşamasının kişi odaklı olması öngörülmekte. arama motorlarınında kişiye özel olması gerekiyor tabii ki. Örneğin arama çubuğuna “Ankara’ya taşınıyorum” yazdığınızda size ait verileri çok iyi bilen kişiye özel semantic webiniz ankara’da mesleğiniz ile ilgili iş imkanlarını, açık pozisyonları, gelir durumunuza ve potansiyel iş yerlerine yakınlığına, uzaklığına göre oturabileceğiniz evleri, çocuğunuzun okulu için alternatifleri, ailenizde herhangi bir sağlık problemi nedeni ile tedavisi devam eden biri varsa size uygun hastane ve konusunda uzman doktor isimlerini ve hatta yemek yeme ve alışveriş alışkanlıklarınıza göre restoran ve alışveriş merkezlerinin isimlerini, adreslerini ve daha buna benzer sayısız bilgiyi anında size getirebilmeli. Bunu ilk başaran google‘ıda alt etmiş olacak. Tabii ilkönce google yapmaz ise…

6 Yuvalı USB Flash Bellek Kiti

Gigabyte | 14 March 2008 21:36

Üzerinde 6 adet yuvası bulunan bu karta 6 adet mini usb flash bellek yerleştirilebiliyor. Her biri 1 GB olan 6 GB lık veya herbiri 2 GB olan 12 GB lık iki ayrı modeli mevcut. Ne işime yarayacak diye düşünüyorsanız şuradaki harika demo yu izlemenizi öneririm…

Mobil Cep Sineması

Gigabyte | 14 March 2008 21:06

General Mobile G777 nin aksesuar olarak kutusunda gelen video gözlükleriyle istediğiniz yerde istediğiniz filmi izleyebilirsiniz. Gözlüğünüzü çıkarmadan istediğiniz kadar telefonla konuşabilir sonra filme kaldığınız yerden devam edebilirsiniz…

“hulu” hizmete açıldı

Gigabyte | 13 March 2008 08:19

daha önce yalnızca davetli kullanıcılara açık olan Hulu video sitesi 12 marttan itibaren genel kullanıma açıldı. Daha önce burada bahsedilmiş olduğu gibi hulu, amerikadaki favori tv showlarını, dizileri, nba maçlarını ve hatta sinema filmlerini istediğiniz zaman ücretsiz olarak izleyebileceğiniz bir web hizmeti. Arkasında nbc ve fox var. Ücretsiz olmasının sebebi reklam destekli olması. Siz program, dizi veya film o anda her ne izliyorsanız arada 1-1.5 dakika süre ile zorunlu olarak reklam izliyorsunuz. Yalnız bu hizmet maalesef amerika ile sınırlı. siteye gidip herhangi bir videoya tıkladığınızda şu ibare ile karşılaşacaksınız. ” bu video ülkenizde veya bölgenizde gösterime uygun değildir. özür dileriz.” Ancak bu durumu aşmanın bir yolu var. Yine daha önce burada bahsedilmiş olan “hot spot shield” adlı yazılım bizim geçiş biletimiz. önce programı buradan indiriyoruz. Bilgisayarımıza kuruyoruz. programın masa üstündeki simgesine çift tıklayarak çalıştırıyoruz. Program tarayıcımızı kendi ana sayfasıyla birlikte açıyor. açılan sayfada “run hotspot shield” butonuna tıklıyoruz. programın biz e bir “ip” adresi atamasını bekliyoruz. “Connected” ikazını alana kadar bekliyoruz. son olarak adres çubuğuna sitemizin url’sini giriyoruz. hepsi bu kadar. İyi seyirler…

“Firefox 3.0 Beta 4” indirilmeye hazır

Gigabyte | 12 March 2008 21:39

firefox 3.0 4üncü beta sürümünü duyurdu.
Önemli iyileştirmelerle gelmesi beklenen sürüm bir önceki beta sürümüne göre 900 den fazla iyileştirme ile geliyor. Bunların başında performans artışı, daha az bellek kullanımı, platform (vista, linux, macos) tabanlı iyileştirmeler geliyor. Bugüne kadar 500 milyondan fazla indirilen firefox
hali hazırda %17’lik pazar payı ile pazarın %75’ini elinde bulunduran ve geçtiğimiz hafta yeni beta sürümünü duyuran internet explorer karşısında tek ciddi rakip. “firefox 3” ün son beta sürümünü buradan indirebilirsiniz…

daha büyük monitör, daha çok iş

Gigabyte | 12 March 2008 15:54

İşiniz bir türlü bitmiyor mu? suçlu monitörünüz olabilir. Utah üniversitesinden bir grup araştırmacı word, excel gibi ofis uygulamaları ile çalışan bir gurubu kendi içinde üç guruba ayırmışlar. her gün yaptıkları işleri bir guruptan 18 inçlik monitör kullanarak, diğer bir guruptan 20 inçlik monitör kullanarak, öbür guruptan da 24 inçlik monitör kullanarak yapmalarını istemişler. Yapılacak işler ve monitörler kullanıcılara herhangi bir ölçüt gözetmeden rastgele dağıtılmış. Gruplar işlerini tamamladığında görmüşler ki 24 inçlik monitör kullananlar işlerini 18 inçlik monitör kullananlardan %52 oranında, 20 inçlik monitör kullananlar da %44 oranında daha hızlı tamamlamışlar. Ancak aynı deneyi daha büyük olan 26 inçlik monitörler ile yaptıklarında verimliliğin artmadığını, aksine düştüğünü gözlemlemişler…

kaynak: The Wall Street Journal

Blog yazmanın psikolojik faydaları

Gigabyte | 11 March 2008 14:15


sanatçı: selçuk erdem

Bilim insanlarınca yapılan bir araştırma blog yazmanın olumlu psikolojik sonuçları olduğunu ortaya koymuş. Araştırmacılar 600 myspace kullanıcısından online bir test doldurmalarını rica etmişler. 134 kişi olumlu cevap vermiş. Anket sonunda bu 134 kişiden iki ay süre ile bir blog tutmaları ve bunu düzenli olarak güncellemeleri istenmiş. 84 kişi bu teklifi kabul etmiş. 50 kişi ise kabul etmemiş. ilk araştırma teklifi kabul edenlerin kabul etmeyenlere oranla daha zayıf sosyal ilişkileri olduğunu ve yeterli özgüvene sahip olmadıklarını ortaya koymuş. iki aylık düzenli blog tutma deneyiminden sonra sonra bu 84 kişilik gruptan yeni bir test daha doldurmaları istenmiş. Bu sefer 59 kişi kabul etmiş. Test sonucunda bu kişilerin, kendilerine daha fazla güvenen , sosyal ilişki kurmada ve toplum hayatına integre olmada daha başarılı bireylere dönüştükleri görülmüş…

“digitalage” yayın hayatına başladı

Gigabyte | 11 March 2008 09:10

digitalage Türk yayın dünyasına yeni katılan bir dergi. İlk sayısını bu ay yayınladı. Merak edip aldım. dergi ilk anda bir teknoloji dergisi gibi algılansa da asıl odak noktasının “dijital teknoloji alt yapısının yarattığı yeni iş dünyası ve yeni hayat olduğu” belirtiliyor giriş yazısında. i

ibrahim özdemir’in “yapay zeka ve robotlar yazısı ile murat kaya’nın wikipedia‘nın kurucusu jimmy wales ile yaptığı söyleşi en beğendiğim yazılar oldu. İçerik olarak genelde fena değil. Ancak bütün aylık dergilerin yaşadığı sorun burada da gözüme çarptı. İnternet yayıncılığının çok revaçta olduğu bir ortamda siz haber niteliği taşıyan olayları hazırlayıp baskıya verene kadar haber olma niteliğini kaybediyor. Bu da “dijital çağın” azizliklerinden biri olsa gerek. dijital çağ demişken Derginin adı “digitalage” yerine türkçe “dijital çağ” olsa daha şık olurdu diye düşünmekten alamadım kendimi. Zira dergi içeriği türkçe. anladığım kadarıyla herhangi yabancı bir derginin türkçe versiyonu da değil. Tabii bu benim düşüncem. Bu konuda farklı düşünceler olabilir.