artık ne vatanı ne kurtarır nasıl adam oluruz edebiyatı parçalayan bir genç bünye toplamı var ne de vatanı gerçekten kurtarmak için savaşanlar.(ör. kurtuluş savaşı vs vs.)Artık biresel savaşlar verir olduk. kimisi forum daki editörlere,diktatörlerine(!) bayrak açıyo,kimisi ailesine kimisi sevgilisine,kimisi ekşi’ye uzayıp gidiyo liste böyle…artık bir hilal uğruna ne güneşlerin battığı dönem çoktan sona erdi. Artık accountlarımız var, onların özgürlükleri için savaşıyoruz(!),birilerine meydan oluyor,birilerine meydan okuyoruz?hani öyle topluca bir hareket etmekten çok uzağız. hani milyonlarca başı olan ama bi boka da benzemeyen bir ejdarha gibi alevler yerine küçücük dumancıklar fırlatan işe yaramazlara dönüştük. tabiki klişeleşmiş bir “bize noldu” edebiyatı yapmıcam, kimlerin savaşının büyük oldugunu söylecek kişi kesinlikle ben değilim ama şuna eminim hepimiz tek bir şeyin savaşını veriyoruz:Ey koca dünya duy, ben de varım ve benden er geç haberdar olcaksın. hangimiz mesaj kutusunda bir yeni mesajı(olumlu ve ya olumsuz ve tabi ki olumlusu tercih sebebidir)görmek için günde bilmem kaç kere sayfalrda F5ler refreshlerle geçirmiyoruz ki vaktimizi.Sonunda hiç tanımadığımız birilerinden ve belkide ki büyük olasılıkla selam vermeyeceğimiz kişilerden sanal selamlar alınca mutlu olmuyoruz?bunun tam adı ne bilemem. ama bu var olma güdümüz bizi sanal dünyada ulaşılabilmenin inanılmaz cazibesi içinde sürükleyip duruyor. bildirgeçte saatler, ekşide aylar, bilmem nerede yıllar geçirtiyo?ya yanıbaşımızdakilere ben varım diyebilmek; geçenlerde kendime küçücük bir test yaptım annemden mesaj almak mı yoksa hiç tanımdaığım birinden mi diyerek(yalan söledim bu testi şimdi yapıyorum) ve kahrestsin ki birilerinin mesajı benim canım annemim mesajından daha çok heyecanlandırıyo beni.hemen düşmesin kıymetli dudaklarınızdan “ee tabi ki bilinmeyenin cazibesi” güzel,hoş bir cevap ama ya “var olanın paha biçilmezliği”.ya da neyse artık. bilmiyorum küçük çepheler açılmış sanki dünyada şöle 6 milyarcık kadar,herkes o cephede bilmediği şeytanlarla, yeldeğirmenleriyle savaşıyo taaa onca zaman önceki don kişotu “copy-paste” yaparak.(her yazı bir yere bağlanmalı değil mi ama bu öylesi değil malesef.)