bildirgec.org

aylakadamveben

11 yıl önce üye olmuş, 17 yazı yazmış. 0 yorum yazmış.

son derece güzel,bir o kadar da evli

aylakadamveben | 28 August 2008 15:39

siz bebekliler diyorum ona,daha bi çok şey söylüyorum,perihan’dan aldığım gazla..aslında fena olmamış biliyomusun.en çok nesini mi beğendim;bir sıra bankibir sıra taş bank.-bizim parka bi oturma grubu yaptırdık,görsen aklın kalır..böyle demiyo,diyemiyo.o kahverengi rengi görmekten korkuyolar.2 nesil,3 nesil bilemedin 5 nesil önce nasıl da cebelleştikleri gelir aklıllarına,olmadı bilinçaltlarına.ya beton olucak,ya çim..ne okuyodu,ya da okuyamıyodu.hani görüntü olarak şık.parktasın,herhangi bi park ta diil bebek parkı,elinde kitap..ama hareket,ses..çelinir algı.onlar çelemezse ben çelerim.arsız bir park konuşkanı/soruları çubuk gibi,dediği süreya’nın.neyse ki fazla diiliz..sonra bi sigara yaktı uzun,upuzun,kitabı kapatıp çantasına koymasının ardından.sen şimdi bu kadını merak ettin.anlatıyim;son derece güzel,bir o kadar da evli..evet onun da dereceleri vardır.o dizeler hangi kitabındaydı.üvercinka’da mı.ilk basımının 50nci yılı şerefine tekrar basmışlar.pekala vercinkan da olabilirdi.daha şiirli bi kelime olurdu.anjinsan ve benzeri uzak doğu isimlerini hatırlatıyo ya böyle biraz..ben onu böyle bi kelime var ama ben anlamını bilmiyorum diye belledim senelerce.o üretmiş.güvercinkanadı’nı kuşa çevirerek..evet gerçekleştirmesi zor ama hoşluk katıyor.yumuşatıyor onu.kitabı tutan ellerini ben ileri doğru uzatılmış iki avuca dönüştürüyorum.oldu olacak kitabı da birçok mavi boncuklara dönüştürelim.ben o mavi boncuklardan birine talibim..oturunca biraz daha yukarı çekiliyo.renk farklılığı ayan beyan ortada.hem bu genelde giydiklerimden de daha kısa.belde,olması gereken yerden daha aşağı indiriyorum.yürürken işe yarıyo da ,oturunca..tenden ele verilen amelelik.yaktın beni güneş..sokakta ama ,bu yine oturarak okuyo.kaldırımda yürürken okumaya çalışıyodu kızın biri.jim,elinde kitap.plajda okuyarak yürüyo.sonra pamelayı takip.jim morrison mı daha yakışıklıdır,val kilmer mı..o takip edince love street çıkıyo ortaya,sen etsen adın çıkar anca..sapığa..onu mutlaka araya sıkıştırıyorum.hiç olmazsa bu işe yarasın;karşı cinsle iletişim kurmaya çalışırken kaliteli görünmeye..hiç olmazsa ha!senin bütün hayatın bunun üzerine kurulu be..doğru söylüyo..işte mimar diyorum,sinan diyorum,sorarsa daha sanat da diyorum..çıkarıp bi sigara daha yakıyo.yemin ediyorum bu sigara deminkinden daha uzun.her sigarası bir öncekinden daha uzun oluyo.bir iki sigara sonra sigara ağzındayken bana doğru dönse yüzünü,genellikle denize bakıyo,sigarasının ucu gözlerimden birini dağlıycak.dağlasın.bir bant takıp,yolunu şaşırıp karaya vurmuş bir sahil korsanı gibi dolaşırım.fazla da hava atıyomuş gibi görünmiyim diye yapıştırıyorum metruğu.sınıflarımızın kutu gibiliğini ekliyorum,ne ışık giriyo ne hava diye yakınıyorum..tevekkeli,hiç aldırmadı bebekliye giydirmelerime..hisarlıymış.güzel sohbetti diyo kalkarken.başka türlüsü mümkün diil ki.bilmiyoki karşısındaki adam park konuşkanlığı üzerine ihtisas şeklinde bi hayat sürmektedir..

vatan yahut bukovski

aylakadamveben | 26 August 2008 20:10

iyi olmuş valla.gerçi işlevsiz.ne için kullanıcan.o zaman neye diyosun..iyi olmuş..ayaklar arasına takılmış,yerden 10-15 cm yükseklikteki çıtaya.işte o işlevli.ayaklarını koyabileceğin bi yükseklik oluşmuş..büyük bi ekseriyetle olumlu anlama geliyo.arabası olma durumu için mesela.mutluluk için de kullanılıyo sanki;ayakları yerden kesilmek..bunun için..vapur için yani..sanmıyorum..kepi bi yana savurup,içine iki kat çorap giydiğim botlarlı ayaklarımı kaldırıp oturduğum sandalyenin önüne getirdiğim ikinci sandalyeye uzatıyorum.önce bi sigara yakalım.ne sigarası içtiğimi merak ediyosun.vigor.burda tanıştım bende.ucuz burda;bütün askerler bunu içiyo.hatta belki komutanlarda.ben diyorum ki eylemdir sebep.cebinden paketi çıkart,bazen çorabından;elin hareketi.içinden bi dal çek,ağzına yerleştir;dudakların hareketi.bi başka cepte tutuşturucuyu bul.tutuştur ve eşzamanlı olarak içine tütünün içinden geçirerek hava çek;ciğerlerin hareketi.tutuşturma dışında,tekrarlanan hareketler.en son üstüne bas,ez;ayağın hareketi.işte bi dolu eylem..mevzide yasak tabii.şu an yerine getirmeye çalışıyomuş gibi göründüğüm görevin orjinali için bi resmi gözünün önüne getirmeni istiyorum.dolmabahçenin hiç açılmayan abidevi kapısının önündeki iki asker.hareketsiz..burda da yasak.ama bırakmamış olsam gizlenerek falan içerdim heralde.alt katta,kıçta bi ölü nokta var.orda içilir mesela.hiç beklemiyosun desem yeri.o kadar sık aralıklarla ki.başka var mı bilmiyorum.bu kadar sık aralıklarla hareket eden.toplu taşıma aracı.istanbul’un.gazeteyi çıkartsam mı.boş ver.o ikisine sun şu manzarayı:al gözüm seyreyle..farkettin heralde.iki farklı mekan ve o iki mekanı barındıran iki ayrı zaman.mekanlardan biri ülkenin doğusunda,biri batısında.iki zaman arasında da bi dört rakamı var.artık dört gün mü desem,dört ay mı desem,dört mevsim mi desem,dört sene mi desem..göze güzel gelecek bi manzaradan bahsedilemez.mevzinin enine geniş,boyuna dar penceresinden karşıki tepenin çorak toprağı görülüyor sadece.burada bulunma amacına yardım eden bi görüntü bu.ormanların yakıldığı aynı amaç için.tabii tasvip edilemez.gözetleme.benim yapmadığımdır.kitabımı alıyorum elime.bol küfür,bol kadın,bol alkol..ve bir porno dergiyi aratmayacak derecede ayrıntılı anlatılmış sex sahneleri..evet..evet.doğru tahmin ettin.bay chinaskinin maceralarından bahsediyorum.okumak için artı motivasyon sağlayan öyle güçlü nedenler var ki burda.düşünceleri,zorunlu olduğu için bulunduğun bu yerden(siirtpervaripalamutlu) uzaklaştırabilmek,sonra yasak olan bi eylemi gerçekleştiriyo olmanın damarlarında alevlendirdiği asi ateş..nöbetten dönerken görüyorum elinde,başka yerde okuyamazsın zaten.senin dolapta buldum,diyo;çok güzeldi,hemen bitirdim.ömrü-hayatında almamıştır eline kitap,burdaki diğer yüzde doksan beş gibi.chinaski’nin erotik kadınlarının etkisini de gözardı etmemeli.çok güzel de diildirler..bunlar için aynı şey söylenemez.kıçta iki kıçı güzel.şu giydikleri..ne diyolar ona..tunik mi..elbise işte.ama belsiz olıcak.çok yakışıyo kızlara.bunun ki oldukça kısa.bak şu köşede oturanlar da aynısından giymişler.otururken sorun yok da ayaktayken rüzgar esti mi.tutuyolar uçuşmasın diye.rüzgarın erkek olduğunu kimse tartışmasın benimle.sen diyceksin ki,başımdan şapkamı alıp uçurması…erkek şakası işte..benim üstümdeki kamuflajın parkasının boyu yazın kızların giydiği o belsiz elbiselerin bazılarının boyundan daha uzun.tam yeni bi sigara yakmıştım.işte o zaman oldu.chinaski beni alıp götürmüştü.sürüklenmiştim.bi tim asker.on kişi civarı işte.komutanı karşımda buldum.elimde kitap.arkalardan bi er-sızma başarıyla tamamlanmıştır,diye dalga geçiyo durumumla.intikale çıkan askerler kestirme olsun diye mevzinin önündeki dikenli tellerin arasından girmişlerdi.kitap okumayı vatanı korumaya tercih etmiştim.sonrasını anlatmıycam.ama aklına gelen şey olmadı.vapur yanaşırken aklıma geliyo müzik dinliyebileceğim..hafif bi akrobasi yeteneği şart.yoksa pekala mümkün atlarken düşmek denize.kulaklıkları kulağıma yerleştirmeye çalışırken uzaktan r harfini farkediyorum.sevinçle koşturmaya başlıyorum.yargılayan düşünce devreye giriyo.sen alışkanlıklarından ve bi anlamda kişiliğinden ödün vermemek adına ağır bi cezayı göze alarak nöbette kitap oku,sonra gel bi otobüsü yakalamak için kişiliği mişiliği bi kenara bırakıp,bi şorolo gibi koştur..

mer meram

aylakadamveben | 17 August 2008 17:42

o ne ya.tam şurda başlıyo.bi nevi doğa mucizesi diyebilir miyiz.şu anda yeni bi tabir daha ekliyorum yağmur alfabesine:yağmura girmek.en uzun yürüyüşün o muydu yağmurda.ilklerdendir de.sırtımda fakir bi hırka.o kışı ve bir aşkı o hırkayla geçirmiş olmam.ensemden kıçıma bir nehir.kötü giyinerek bedeni aşağılamaya çalışma;bunun ruha iyi geldiği inancı..diyelim böyle bişi var.kötü giyinmek,aşağılanmanı sağlar mı..hızlanıyo.ağacın altına girmiş.ondan olmaz sana şemsiye.ağaçcık.ben de bi yere sığınsam.şeker olmadığına dair gençlik böbürlenmesi.birbirlerini gaza getirirler.bak şurası iyi.anlam olarak da gerçekleştireceğim durağan olaya uygun.ağacın altında ne işin var di mi,piknik mi yapıyosun..ama burası öyle diil.ha yağmurun dinmesini beklemişsin,ha otobüs.hadi biraz durak..binmek istemediğin zaman nasıl da geliverir otobüsün.git işte.herkes bindi.hala bekliyo,kapısı açık.üzerimde reşitpaşada oturur mu yazıyo..azaldı mı.çıkıyim o zaman.ne yazıyo.tevfikiye camii.18…tevfik’le bi alakası var mı.yok,zamanları tutmuyo.o aşiyanlı zaten.hem tevfik’in anısına yapılıcak yapı cami mi olurdu.harbi bi soru bu.ah cehalet..tevfikiye camisi kapısı popülasyonu yükseliyor.hoş ama.tarihe sığınmak ve tanrıya.caminin mermerlerine anlatıyolar meramlarını:şey biz aşkımız ıslanmasın için sığındık…arada göz ucuyla bana bakıyolar..soluk,serin mermerin şefkatle sardığı sevgililerin meramını dinlemeye devam edelim:ya şu burda olmasa,isterdik senin kucağında kalalım saatlerce.birbirimize sarılır,seni dinlerdik.kimbilir ne dolu anlama tanıklık ettin şu arnavutköyünde..tamam be,tamam..gidiyoruz.hem şekere benzer bi yanımız da yok..bu arada kız da taş gibiydi ha..mermer gibiydi mi desem…

say cheese

aylakadamveben | 13 August 2008 21:13

takanik’in yanından geçip iskeleye ulaşıyosun.gizli iskele.oysa iskeleler boğaza açılan kapılardır;algının serinliğe açılan kapıları..böyle semtin tam ortasında olması.bozuyo sanki.futbol şık bi olay olabiliyo.işte messi demek,kaka’dan bahsetmek..yok milan yok real madrid..ama böyle pijamadan bozma kıyafetlerle,estetikten yoksun bedenlerin,yine estetikten yoksun oyunları ne derece şık olabilir..o epey uzakta.tam yeniköy çıkışındaki parka ulaşmadan.biliyosun iki parkı var.biri göbeğinde.pahalıdır zaten.kimbilir bi dilimine ne kadar isterler.büyük marketlerde bile o kadar pahalı ki.alt tarafı hamur,peynir;gerçi özel bi peynir kullanıyolar galiba,üstüne de reçel gibi mi desem,jöle desem daha doğru olur..bizim kültürdeki karşılığı künefe mi olur.söylerken gülümseme şekli alıyo ağız zorunlu olarak.say cheese.cheesecake..bunlar da tek tek satış yapıyolar mı.marketlerde kasada o aletten geçirince tak diye yazıyo fiyatı.manav nasıl hesaplasın tek muzun fiyatını..bi de o mekan var.pastane diil;büfe gibi bi yer.ne satıyo,ne üzerine,adı ne hiç bilmiyorum..tek bildiğim yeniköyün en sempatik esnafı tarafından işletildiği.sırf görünüşünden.konuşsam belki de buz gibi bi adamdır.şimdiye kadar edindiğim izlenirim arkasında kalanları araştırmama kararı alıyorum.zaten şu ana kadar hayatımda yeralma oranı benim için yeterli.senin için diil mi.o zaman yeniköye gel.küçük bi dükkan.kaldırımda bi ağaç önünde.ağacın yanına atılmış tek masa bi kaç sandalye..bu arada sana sahil denir mi yeniköy.caddende dolaşırken bir an bile duymayız denizi…

çöplükte kahvaltı

aylakadamveben | 09 August 2008 13:38

ne bulmayı umuyo ki..hayır şu giyinişine bakılınca;güneş gözlüğü,beyaz yazlık ayakkabılar,zorlasan pekala şık denebilecek pantolon gömlek,hatta saçlarında röfle mi meç mi..hani yakıştıramıyosun.önce kaşar.hep öyle başlıyorum.eski kaşarın tadı daha iyi.yüzde doksanı yağ onun diyo.düşün 2-3 ay öncesine kadar şu ağzıma götürdüğümün en az 5-6 katı büyüklüğünde parçalar yiyodum her seferinde.kendini tutmanın erdemi.serin ol.bi yandan geliştiğine dair bir kanaat geliştirmene de yol açmaz mı.toplumun.çöpü bile para eder olmak.bi naylon torba aldı.kaç bin yıl diyodu;doğanın,toprağın onu hazmetme süresi.bu çok amatör bi ruhla yaklaşıyo ama.belki de yürüyüşlerini bi amaçla süslemek derdi.ovv,ne kadar da derin düşüncelisin.bıraksak seni daha ne anlamlar yüklersin kimbilir.sen ve edebi zırvalamaların.çöp karıştırıyor yahu kadın.senin hastalıklı ruhunun ve onun yarattığı asosyal kişiliğinin yaşama tutunma çabalarının ürünü olan küçük oyunlardı onlar.saatlerce yürüyüp,ulaşmak istediğin son noktaya gelince bi gazete alırdın.oraya kadar yürümenin amacı o olurdu kendince.evden beş dakka uzakta aynı gazetenin bulunması saçmalıkla temas etmene neden olurdu..ikili olsun diyen sesi bilirsin.tamam mı diye bakıyorum tahta,desenli tepsiye.-çocuklar herkes otobüse bindiğinde birlikte otudukları arkadaşı yanında mı bi baksın..reçelin kankası peynirdir,süt ürünleri diyelim;kaşar peyniri,beyaz peynir,minci..-benim yanımdaki arkadaş yok.zeytine kulak verelim.en alt bölümden hıyar,şu sütü kenara çekelim,incelerinden bi domates ve yoğurt kabının içinde biber.niyeyse iki renkler;açık yeşil,koyu yeşil..koyu renkli olanların acı olduğuna dair yanlış bilinçlenme.yeni yeni yeniyorum.önce ikiye,sonra bölünen parçaları dörde.domates hazır.hıyar en fazla beş,bilemedin altı parça olmalı.bi seferde yiyebileceğin kadar fazla yemek için.hay senin kalori manyaklığına.genellikle o,iterek götürdükleri tekerlekli araçlarla dolaşıyolar.ama kamyonetle yanaşanını da gördüm.kartonları falan alıyolar.diyorum böyle dolaşacağına çöp arabalarının boşaltıldığı yere git direk.oralarda değerli eşyalar bulunduğuna dair söylenceler..bi parça peynir,reçele bandır çatalı,çıkar,çatala bulaştığı kadar reçel ağıza.üffrrp..bi zeytin,domat,hıyar,biber.üffrrp.asla karıştırmam bu sırayı.niye mi.bilmiyorum..ben söyliyim.hastasın oolum sen..şundan olabilir;zeytin-reçel asla biraraya gelmez.o yüzden eşleşme yapıldığında böyle bi düzen oluşuyo..komşu kadınlardan biri elinde çöp dolu poşetle çöp tenekesine yaklaşırken,ali efe pencerenin pervazı üzerinde ayakta duruyor,ben de ordan düşmesin diye arkasından onu tutuyorum.ali efe iki buçuk yaşında.ilgi alanımız kediler.biri atlayıp çöp tenekesinin içine giriyor.o da payına düşeni almak istiyor.yaklaşan ilginç ana dair ali efeyi uyarıyorum.kadın çöp tenekesine bi iki adım kala duruyor.elindeki poşeti yükseğe doğru fırlatacak pozisyonu hazırlamak için önce geriye doğru götürüyor kolunu.sonra olanca kuvvetiyle fırlatıyor.ayyyy..kadın çöpten üzerine doğru atlayan kediyi görünce bi çığlık koparıp,geriye doğru atmaya çalışıyor kendini,bi yandan da kollarını yüzüne siper ederek.hahaha…bunlar da ali efenin evi çınlatan kahkahaları..üffrrp.son yudumu da içiyorum.yumuşak içimli diyodu.yine de süt katmadan içemiyorum.yadırganacak bi durum yok.bi renge isim bile olmuş.sütlükahverengi.

bu sözcükler sihirli

aylakadamveben | 05 August 2008 22:05

ohh,bu iki pencere arası boşluklardan birini kaptığım iyi oldu.sırtını yaslayacağın yer o çıkık çerçevelere rastlayınca çok kötü oluyo.şu iskelenin yanını da iyi akıl etmişler.çok tercih edilmiyo gerçi.yine de vapur beklerken biraz takılabileceğin bi mekan olmuş.indir ayakları.yetmez ki,biraz da dizlerini toplaman lazım.onun için de sırtını,rahatça yerleştirdiğin o konumdan ayırıp,biraz daha yükseltmen gerek.kısaca,kıçını kaldırıcan yani.geç bakalım..suları yara yara ilerliyoruz.kızıldenizi ikiye ayıran musa..asasıyla..bir asaya ihtiyaç duyması..bak muhammed’e.ikiye ayırdığı ayı..parmağıyla.bambaşka bi renk oluşuyo orda.şu turkuaz dedikleri rengin çok daha uçuğu sanki.burdan göremezsin tabii,kıçta olman lazım.o köpükleri düşün.ytalnızca bir renk olmaktan çıkarıyor beyazı,coşkusu köpüklerin..biraz endişeliyim..hele şu pozisyonda.lanettayn.bu kelimeyi kullanırdı bizim eskiler.sağlam olmayan,öylesine gibi anlamlara geliyo.işte bu parmakarası terlikler de çok lanettayn..bi de kaldırıp parmaklıklara dayıyosun ayaklarını.her an ayaklarından kurtulup,boğazın serin sularıyla buluşabilirler.olmaz öyle şey,düşüncesini çürüten o görüntüye ne diyosun.15 yaşlarındaki çocuğun terliğinin teki,üzeri kopmuş olarak elindeydi.sol ayağı çıplak yürüyodu çocuk asfaltta..musa’yı beğenmiyoruz ama harry potter elindeki küçük çubuğu kullanmanın yanısıra,bi de o sihirli kelimeleri söylemek zorunda kalıyodu.leviosa’yı hatırlıyorum sadece.iki kelimeden oluşuyodu aslında:bilmemne leviosa..yeni yapılanların ilkini indirmişler suya.vapurun bu kenarlarında oturmayı zevkli hale getiren etkenlerden biri de odur;ayaklarını kaldırıp demir parmaklıklara yaslarsın.yeni vapurlarda bu alan daha genişmiş.bu asi oturuşu terkedip,hanım hanımcık oturmak zorunda kalıcaz.açıl susam açıl..işte..sadece sözcüklerden kaynaklanan sihir.ali baba da kırk haramiler de inanmıştı sözüklerin gücüne..gerçi şimdi sözcüklere bile gerek kalmıyo.sen hiçbişey yapmıyosun,o seni hissedip açılıyo.ne sensör ne ben söyliyim.ali baba,bu teknoloji seni küçük düşürmek için mi gelişiyo..iskeleye yanaştık..güzin miydi o..yüzünü görmeyince çıkaramadım.otobüste de merveyle karşılşmıştım.boyacıköylüler şehirde..nerden mi aklıma geldi bu sihirli kelimeler falan.akşam filmi izleyip yatınca aklıma dilime gelen kelimelerden.beterböcek.iki beceriksiz hayalet,kendilerine yardım etsin için azılıkötülükçü bir hayaleti çağırırlar.onun hapsolduğu maket kasabadan kurtulabilmesi için ismini üç kez tekrar söylemeleri gerekmektedir:beatlejuice,beatlejuice,beatlejuice…

nicole kidmanın tatlı idrarı

aylakadamveben | 04 August 2008 07:08

aşiyanı geçip bebeğe yaklaşırken geliyo aklıma.hep sonradan gelir aklım başıma.ahmet kaya.ne güzel şarkıdır.dinledin mi.türkçenin yüreğe bu kadar dokunan başka sesi olmamıştır.yine unuttum bakmayı diye vahlanıyorum.gerçi tam önüne bi ağaç dikmişler.büyür günden güne.kapatacak önünü.göremiycek veli denizi.bi gece elimde bi testere.taş yumuşuycak.martısı kanatlanacak velinin.süzülecektir boğaz üzerinde..istanbulun daha orta yeri var mı.adam duvara dönmüş.yuh diyorum.sen de de.şeker ahmet paşanın resimlerinden bahseder,bi kaç da şairden..ben seviyorum,siz de sevin der.ben de seinfeld i çok severim.sen de sev…radyoda bi kadın.galiba fiona apple.hold me tight,not to tight diyo.bana sıkıca sarıl,ama çok sıkı değil,gibi bi şey galiba.köpeğin ılk uzmanı olduğunu söyleyen şairi düşünüyorum.ılığı yakalayabilmek..biraz edepsiz bi hikayeden bahsedicem sana .askerdeyiz.gazino denen yerde.yanımda bi arkadaş var.nasıl olmuşsa tvye nicole kidman çıkmış.-kral tv ve benzeri kanallar dışında hiç bi şey seyredilmezdi-.yanımdaki arkadaş aaaa diyerek ağzını yukarı doğru açmadan önce şunları söyledi.ne karı be,ağzıma işesin bu karı benim.bi erkeğe bunları söyletebilmiş olmasına saygı duymuştum.o günden sonra nicole kidman benim için en önemli kadın figürlernden biri olmuştur…biraz belden aşağı edebiyata girince daha fazla gülüyo be insan…