bence insan bir düşünceyi kabul ederken veya reddederken anlamını bilmeli. Güzelim ülkemin güzel insanları hep bu kelimeyi konuşur ve ne konuştuklarını ne anladıklarını bilmezler maksat konuşmak veya onu kötülemek, ki bence yapılmaya çalışılan en gerçekçi şey onu kötüleyip başkalarının gözünde antipati yaratmak, uzaklaştırmaya çalışmaktır.
şemsettin sami efendinin dilimizin en esaslı lugatı olarak bilinen “kamus” adlı eserinde;şeriat “evamir ve navahi-yi ilahiyye ve ayet ve hadis ve icma-i ümmet esasları üzerine müesses kanun-u ilahi” diye tarif edilir. burada iki unsur dikkat çekiyor. biri şeriatın “ilahi emirler ve yasaklar oluşu” diğeri bu ilahi kanunların “ayet, hadis ve icma” denilen temellerin üzerine kurulu olduğudur.
ömer nusuhi bilmen ise “hukuk-u islamiyye ve ve ıslahat-ı fıkhiyye kamusu” adlı eserinde geniş bir şekilde ele alır ve şu şekilde tamamlar.
1- şeriatı kulları için Allah koymuştur.
2- şeriat, dini ve dünyevi hükümlerin tamamıdır.
3- şeriat, “din” kelimesiyle eşanlamlıdır.
4- şeriat kavramının içinde, imani hükümlerin yanında ahlaka, ibadete ve günlük hayattaki işlere dail hükümlerin hepsi vardır.
5- genel anlamda, her peygamberin getirdiği ilahi kanunlarada şeriat denir.
6- şeriat kelimesiyle açıkça; kur’ana, hadise ve icmaya dayanan hükümler kastedilmiş olur.
yine en önemli müfessirlerimizden elmalılı hamdi efendinin “hak dini kur!an dili” adlı eserinde;
1-şeriatı Allah koymuş ve kullarını sorumlu tutmuştur.
Allah şeriatı, kullarının ebedi hayata ve hakiki saadete ulaşmaları için gönderilmiştir.
ve yine çağımızın en büyük alimi ve önemli düşünürlerinden olan BEDİÜZZAMAN’da şeriatı ikiye ayırarak şöyle ifade eder;
1- “küçük alem” olan insanın fiillerini ve işlerini düzenleyen ve Allah’ın “kelam” sıfatından gelen bildiğimiz şeriat.
2-“büyük insan” olan alemin hareketlerini ve durumlarını düzenleyen şeriat.
ve devamındaki açıklamada;
maddi alemdeki kanunlara “tabiat” demek yanlış. çünkü, bu kavram insanın hatırına Allah’ı getirmiyor. oysa bu “fıtri” kanunları koyan ve tatbik eden şüphesiz Odur. bu izah başka bir manayı daha doğuruyor: kainattaki bütün varlıklar, Allah’ın “fıtri” kanunlarına İSYANSIZ itaat ettikleri için bu alem muntazam ve mükemmel. Hiç bir yerde en küçük bir karışıklık yok. DEMEK İNSANLARDA YAŞAYIŞLARINDA İLAHİ KANUNLARA İSYANSIZ İTAAT ETSELER, ÖZLENEN AHENGE KAVUŞACAK VE ARADIKLARI SAADETE ERECEKLERDİR. UYUMSUZLUĞUN VE HUZURSUZLUĞUN SEBEBİ, İSYAN VE TUĞYANDIR. AHİRET SAADETİ GİBİ, DÜNYEVİ HUZURUN DA ÇARESİ İSLAMDIR.
bütün bu tanımlara göre şeriat demek “din kuralları” demektir. günümüze baktığımızda bizim manayı bilmememizden dolayı bazı islam düşmanı kişilerce şeriat bize yanlış lanse edilip ona karşı bir düşmanlık yaratılmıştır. bu önemli hususu herkesle paylaşma gereğini bir müslüman olarak üzerimde farz bildim.
insan ise, hür bir varlıktır.
kabul de edebilir, ret de…
“DİNDE ZORLAMA YOKTUR”
saygılarımla…