bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

Vizyonda Bu Hafta ”8 Ocak 2009”

inanco | 09 January 2009 09:50

Vali
Vali

Vali
Türü : Dram
Ülke : Türkiye
Yönetmeni : M.Çağatay Tosun
Oyuncular ;
Erdal Beşikçioğlu
Uğur Polat
İsmail Hacıoğlu
Şemsi İnkaya
Senaryo : Batur Emin Akyel, M.Çağatay Tosun
Müzik : Nail Yurtsever
Görüntü Yönetmeni : Ferhan Akgün
Web sayfası, imdb

The Unborn
The Unborn

The Unborn – Doğmamış
Türü : Korku
Ülke : ABD
Yönetmeni : David S. Goyer
Oyuncular ;
Odette Yustman
Gary Oldman
Cam Gigandet
Meagan Good
Senaryo : David S. Goyer
Müzik : Ramin Djawadi
Görüntü Yönetmeni : James Hawkinson
Web sayfası, imdb

Ghost Town

mnc | 08 January 2009 17:43

Romantik denilebilecek hoş bir film Ghost Town. Kendisini izlememden 2 saat sonra yazdığım bir yazı bu, beğendim ve paylaşmak istiyorum. Hikaye şöyle;
Diş doktoru Dr. Pincus (Ricky Gervais) insanlardan pek te hoşlanmayan bir kişidir, en huzurlu olduğu an hastalarının ağzına pamuk tıkıp onları susturduğu andır. Aksi davranışlar sergiler hep, (evet biraz klasik gözüküyor) daha sonra kendisi ile ilgili bir sorun için laktoz içer, ertesi gün hastahaneye gider, mini bir operasyon geçirir, hastahaneden çıkışının ardından neredeyse yolda görüp gözgöze geldiği herkes peşine takılmaya başlar,kaçıp kurtulmayı dener.

Ardından hastahaneye geri dönüş yapar, sıkıştırmaları sonucunda operasyon sırasında bir kaç dakikalığına öldüğünü anlar.

Ustalar Geçidi; Hicran Sokağı

nazokiraze | 08 January 2009 14:16

Bu hafta sonu bir film izledik ismi Hicran Sokağı afişinde Türkan Şoray, Cüneyt Arkın vardı. Son dönem filmlerinden ama hiç duymadım diye söylenerek izlemeye başladım filmi. Filmin gerek senaryosu gerek yonculuklar beni hiç tatmin etmedi sanki acele çekilmiş dizi tadındaydı, yalnız dikkatimi çeken şey başrolden en küçük role, seyyar satıcıdan, filmin kahramanına kadar hepsi Türk sinemasının emektarlarıydı. Selda Alkor’dan Yusuf Sezgin’e, Süleyman Turan’dan Ahu Türkpençe‘ye, Selma Güneri’ye, Ayla Algan‘dan Pelin Batu’ya Hülya Koçyiğit’e insanı şaşırtacak derecede ünlü oyuncu vardı.Rutkay Aziz, Ezel Akay bile vardı yalnız Türkan Şoray ve Cüneyt Arkın hariç duyan gelmiş gibiydi. O kadar ustayı bir arada görünce vardır bir hikmet diye izledim filmi. Sonuna yakın süpriz olarak Türkan sultan ve Cüneyt Arkın’ıda görünce tadından yiyemedik bu kötü ama iyi filmi.

Film sonrası yaptıgım araştırmalarda dünyada senaryosu en çok film yapılan senarist olarak rekorlar kitabına geçen Sefa Önal‘ın jubile filmi olarak çekildiğini ögrendim. O yüzden di vasat konulu bir filmde bu kadar iyi ustaların oynaması.
Eski Yeşilçam günlerini hatırlatan fakir zengin aşkını, mahalle esnaflarını, yardımı, iyiliği, sevgiyi, ümidi anlatan bu film bir çok sanatçıyı bir arada görmek adına izlenebilir. Müzikler ise Gökhan Kırdar ve Cahit Berkay’ ait.

run fatboy run

schizophrenia13 | 08 January 2009 10:24

run fatboy run
run fatboy run

ingiliz alt sınıf filmlerinin fetiş oyuncusu simon pegg‘in başrolde boy gösterdiği run fatboy run, düğün günü hamile terk ettiği sevgilisi libby‘e geri dönmek için çabalayan dennis’in bir şekilde dahil olmak zorunda kaldığı maraton üzerine bir film. romantik komedi demenin ne derece doğru olacağı muallakta olan film meraklılarına hitap ediyor.

run fatboy run
run fatboy run

yönetmen koltuğuna ise friends’ten tanıdığımız david schwimmer oturmuş.

2. El Kısa Film Festivali 3

queennothing | 07 January 2009 15:33

Türkiye’de ‘sinema‘ kavramı ve sinemaya bakış açısının gelişmesiyle birlikte her yıl onlarca film festivali ve film gösterim etkinlikleri yapılıyor. Son yıllarda Sinema Sanatı‘nın en önemli dallarından biri haline gelen kısa metraj filmler de, film festivallerinin vazgeçilmezi oldu.
Özellikle son zamanlarda kısa filmlerden oluşan ‘destek ve geliştirme – paylaşma’ amacı güden etkinlikler, yönetmen ve yönetmen adayları için büyük önem taşıyor.

Bu festivallerden biri, ve şüphesiz en ilginci “2. El Kısa Film Festivali“. Festivalin kuralı, daha önce film festivallerinden birine katılmış ve elenmiş olan kısa filmler katılabiliyor. Amaç, daha önce festivallarde hiç bir derece elde edememiş filmlere ‘hakettiği değeri vermek’.

voksne mennesker

schizophrenia13 | 07 January 2009 12:40

voksne mennesker
voksne mennesker

tek işi duvarlara stencil icra etmek olan daniel‘in hayata dair tek umursadığı şey hiç birşeyi umursamadığıdır, en az kendisi kadar hayalperest bir uyku kliniği gözetmeni ve hakem adayı morfar bu konuda kendisine film boyunca yardım eder. ikilinin hayatına ise tesadüfen pastanede tanışılan franc, en az onlar kadar umursamaz olmasıyla kısa bir süreliğine de olsa renk katar.

voksne mennesker
voksne mennesker

bu kadar umursamaz bir biçimde bahsettiğim film bir dagur kári eseri, 2005 yılında cannes film festivalinde gösterilen voksne mennesker insanlardan birşeyler beklenilmesinden çok o insanların aslında beklentiye gerçekten sahip olup olmadıklarını ya da ne zaman bekleyeceklerini deşeliyor.
slowblow imzalı müziklerine ise kulak kabartmakta fayda var.

dünyanın en yeteneksiz erotik oyuncularından biri

nazokiraze | 07 January 2009 10:03

Ergenlik dönemimden adını duydugum ama hiç filmini izlemediğim bir dönemin erotik film yıldızından bahsetmek istiyorum.Bo Derek yönetmen eşi John Derek sayesinde onun çektigi düşük bütçeli erotik filmlerde oynayan Bo Derek 2006 yılından beri dizi ve film teklifi almıyor ve bu yıl ülkemize Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne gelerek nedense dünyanın en büyük sanatçısıymış gibi muamele gördü.

rushmore

schizophrenia13 | 06 January 2009 17:32

rushmore
rushmore

wes anderson‘ın komedi olarak tasvir ettiği filmi rushmore tipik bir anderson örneği.
filme adını veren rushmore, burslu ve zengin öğrencilerden oluşan bir garip mabet olarak karşımıza çıkıyor, mabetin müridi ise rushmore’a burslu kabul edilen ve araçtan çok bir amaç olarak bellediği her halinden belli max fischer ise baş kahramanımız.

rushmore
rushmore

dersleriyle başı dertte olan diğer taraftan kurduğu ve kurmaya devam ettiği kulüpleriyle sürekli faal fischer, bir piyes sayesinde girdiği tapınağından akademik başarısızlık yüzünden kanatlanmak üzereyken -ki rushmore onun için herşeyin üzerindedir- yeni bir yaşam kaynağını keşfeder.

swimming pool

schizophrenia13 | 06 January 2009 12:35

swimming pool
swimming pool

françois ozon‘un ülkemizde en çok bilinen filmi swimming pool, cinayet romanı yazarı sarah morton‘ın son kitabını yazarken çıkmaza düşmesi üzerine, yayımcısı yazlık evine gitmesini ve kitabını orada tamamlamasını ister. bu arada kasabanın ufaklığından ve kızının da ona eşlik edeceğinden bahsederek konuyu kapatır.

swimming pool
swimming pool

ergenlik çağındaki julie ve arkadaşlarının sık sık ziyaret ettiği evde, yazdığı roman ve gerçek hayat arasında gelgitler yaşayan sarah bize bol gerilimli bir kurgu sunar.

Men Behind The Sun

emrextreme | 06 January 2009 10:02

Men Behind the Sun

Yönetmen: Tun Fei Mou
Oyuncular: Hsu Gou, Tie Long Jin, Zhaohua Mei, Zhe Quan, Gang Wang, Runsheng Wang

Özet

2. dünya savaşı sırasında Japonya, ele geçirirdikleri savaş esirlerini canlı kobay olarak kullanmak için 731 nolu bir birim kurmuşlardı. Çinli ve Rus esirlere burada türlü işkenceler yaparak, insan vücudunun ne kadar acıya dayanabileceğini test etmek ve ürettikleri bakteri ve virüsleri insanlar üzerinde kullanarak biyojik savaş silahı geliştiriyorlardı. Film, bu birimin yaptıklarını ve nasıl ortadan kaldırıldığını anlatıyor.