Slagonu: ‘Bazı hikayeler hiç yazılmamalıdır’ olan, izleyebileceğiniz en yavaş ilerleyen psikolojik korku filmi. Dawson’s Creek dizisinden aşina olduğumuz James Van Der Beek rolünün hakkını verebilmiş ancak senaryo biraz karışık ve filmi anlamak için sonuna kadar beklemeniz gerekiyor.Kız arkadaşı tarafından terkedilmiş yazar Paul Twist, kariyerinin en önemli senaryosunu tamamlayabilmek için kendini 18 günlüğüne eve kilitler.Buna yakın arkadaşı David Hockin ile karar vermişlerdir. Ona ne olursa olsun kapıyı açmamasını, kendisini arayıp sormamasını söyler.
David Hockin’e anlattığı hikaye ilgi çekicidir. Uyurken sürekli gördüğü bir palyaçonun bir gösteri esnasında elindeki yanan çubuğa üfledikten sonra havaya yayılan alevin geri dönerek yüzünü yakmasına çocukların tepkisinin tıpkı diğer gösterilerinde olduğu gibi bunada güldüklerini gördüğünü söyler ve arkadaşına kendisini o palyaço gibi hissettiğini söyler.Bana böyle gülselerdi ne yapardım diye sorar? O gülen çocukların büyümesini bekleyeceğini ve her birini öldürübileceğini söyler. Bu sürekli gördüğü olayı yazmaya karar verir ve tüm film boyunca bu hikayeyi bitirmeye çalışır.Hayal gücününde etkisiyle yaşadığı duygusal durumu, yalnızlığının onu kendisiyle konuşmaya zorlamasını, günden güne aklını yitirmesine şayit olursunuz. Yazdığı hikayenin sonunu kendi sonu yapmak ister.Kabusuna odaklanarak yazdığı hikayeyi bitirmiş olur.