bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

“Kill Bill: Vol.3” geliyor!

queennothing | 06 October 2009 17:42

Quentin Tarantino‘nun iki parçaya böldüğü başarılı yapımı “Kill Bill: Vol.1” ve devamı olan “Kill Bill: Vol.2“, Uma Thurman‘ın başarılı performansı sayesinde oldukça ses getirmişti. 2004 yılında gelen devam filminden sonra Tarantino, bir devam filminin gelmeyeceğini açıklamıştı. Ancak, şu sıralar “Inglourious Basterds“in başarısını kutalayan usta yönetmen, seriye üçüncü filmin de ekleneceğini duyurdu. 2014 yılında vizyona gireceğini belirten Tarantino, 10 yıllık arayı düşünme/yaratma payı olarak ayırdığını söylerken, senaryo hakkında bilgi vermedi.

15. Türkiye – Almanya Film Festivali

queennothing | 06 October 2009 13:05

Türkiye – Almanya arasındaki kültürel köprüyü sinema yoluyla güçlendirmeyi amaçlayan “Türkiye / Almanya Film Festivali“, 2010 yılında 15. yaşını kutluyor. 4 – 14 Mart tarihleri arasında gerçekleşecek olan festivalin jürisi hakkında henüz açıklama yapılmazken, festivale katılmayı bekleyen sinemacılar için üç kategori açıldı; ‘En Başarılı Uzun Metraj Film’ kategorisi (son başvuru 15 Aralık), ‘En Başarılı Kısa Metraj Film’ kategorisi (son başvuru 1 Kasım) ve ‘En Başarılı Belgesel Film’ kategorisi (son başvuru 1 Kasım). Festivalin gerçekleşeceği salonlara buradan ulaşabilirsiniz. Ayrıca, 2009 yılında gerçekleşen festival hakkındaki incelemelere ve fotoğraflara da buradan ulaşabilirsiniz.

Uma Thurman

queennothing | 06 October 2009 09:41

Uma Karuna Thurman, Nena Thurman ve Robert Alexander Farrar Thurman’ın ilk çocuğuydu. 29 Nisan 1970 tarihinde, Amerika’da dünyaya gelen Uma‘nın babası Hinduizm Felfesi’nin ilk Batılı temsilcilerindendi ve bu felsefeyi Kolombiya Üniversite’sinde ders olarak göstermekteydi. Anne Nena ise, baba Robert’ın ikinci eşiydi ve eski bir manken olmanın yanısıra, psikoterapist olarak çalışmaktaydı. Babasının ilk evliliğinden dünyaya gelen Taya’nın (1960) dışında, Ganden (1971), Dechen (1973) ve Mipam (1978) adında üç kardeşe sahip olan Uma, doğduğu Boston Eylaeti’nin Massachusetts Kasabası’nda ikamet eden Northfield Mount Herman School ve Amherst Regional Junior High School’da eğitim gördü. 15 yaşında mankenlik yapmaya başlayan Uma, Professional Children’s School’da gördüğü eğitimden sonra Hayao Miyazaki‘nin “Kaze No Tani No Naushika” (Nausicaä of the Valley of the Wind) adlı animasyon yapımında ‘Kushana’ karakterini seslendirerek, sinemaya ilk adını atmış oldu. 1987 yılında Avusturyalı yönetmen Peter Ily Huemer‘in ilk uzun metraj deneyimş olan “Kiss Daddy Goodnight” adlı gerilim filminde (Steve Buscemi ile birlikte) ‘Laura‘ karakterini canlandıran Uma, 1988 yılında Anthony Michael Hall, Robert Downey Jr. ve Seymour Cassel ile birlikte “Johnny Be Good” adlı spor filminde, “The Adventures of Baron Munchausen” adlı fantastik/komedi filminde ve Glenn Close, John Malkovich, Keanu Reeves ve Michelle Pfeiffer‘ın da bulunduğu “Dangerous Liaisons” (film, 3 dalda Oscar Ödülü kazanırken, 4 farklı dalda Oscar adayı oldu) adlı yapımda rol aldı.

Çağan Irmak’tan ‘Karanlıktakiler’

Pentimento | 05 October 2009 16:07

Karanlıktakiler
Karanlıktakiler

Issız Adam‘dan sonra arayı fazla soğutmayan Çağan Irmak, yine bir anne oğul ilişkisini masaya yatırıyor. Irmak‘ın Kuzguncuk’ta çektiği filmin ilk gösterimi Montreal Film Festivali‘nde gerçekleşti.
Psikolojik problemleri olan Gülseren (Meral Çetinkaya) için bir reklam ajansında ofis boy olarak çalışan 30’lu yaşlarını aşmış oğlu Egemen (Erdem Akakçe) herşeydir. Oğlunun kendisinden ayrılmasına dair en ufak bir düşünce bile çılgına dönmesine yetmektedir. Fakat Egemen için annesiyle aynı evde yaşamak artık cehennemde olmaya denk hale gelmiştir. Egemen’in patronu Umay’a (Derya Alabora) duyduğu ilgi ise onun için tam bir açmazdır. Annesinin varlığıyla Egemen iki kadın arasında kalmanın çaresizliğini yaşar.

Filmin türü Dram/Gerilim olarak belirlenmiş. Çağan Irmak filmin senaryosunu İstanbul’daki komşularından esinlenerek yazmış. Film 2 Ekim 2009‘da Türkiye’de vizyona girdi. Filmle ilgili daha fazla bilgiye ise filmin resmi sitesinden ulaşabilirsiniz.

1. Uluslararası Antakya Çevre Belgeselleri Festivali

queennothing | 05 October 2009 13:35

Antakya, bu sene yepyeni bir projeye imza atıyor; “Uluslarası Antakya Çevre Belgeselleri Festivali“. Antakya Kültür Merkezi‘nin evsahipliği yapacağı etkinlikte tam 20 farklı belgesel gösterilecek. Belgesel sinema severleri için ücretsiz olacak olan bu festivalde gösterimi yapılacak yerli belgesellerden bazıları şöyle; “Caretta Caretta – Hayata Dair”, “Keşfin Kıyısında”, “Göç”, “Son Kumsal”, “İstanbul’a Yolculuk: Dünya Yazarlarının Gözüyle”.
Etkinlik çerçevesi etrafında gösterimi yapılacak yabancı kısa metraj / kısa metraj animasyon filmleri arasında da “Notebook”, “Reef”, “Bick-Buck Bunny” gibi yapımar bulunmakta. Festival, 11 – 17 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek.

Gamer (2009)

plisuko | 05 October 2009 09:41

Oyuncu -
Oyuncu – “Sizi Kim Oynuyor?”

Crank (Tetikçi), Crank: High Voltage (Tetikçi 2: Yüksek Gerilim) ve Pathology (Kadavra) gibi filmlere imza atan Mark Neveldine ve Brian Taylor ikilisinin yeni çalışması olan Gamer, yakın gelecekte geçen bir bir bilimkurgu-aksiyon hikayesini beyazperdeye getiriyor. Filmin oyuncu kadrosu ise gerçekten çok etkileyici: Gerard Butler, Amber Valletta, Michael C. Hall, Kyra Sedgwick ve Ludacris.

Gamer, bilimkurgu olarak, son yılların belki de en iyi hikayesine ve işlenişine sahip. Çünkü filmde gerçekten kısa vadede hayatımızda görebilme ihtimalimiz olan birçok şeyle karşılaşmamız mümkün.

Hikaye 2034 dünyasında geçmektedir. Ken Castle (Michael C. Hall) gerçek insanların yönetildiği iki dev online oyunun sahibidir. Bunlardan biri Society’dir. Society (Toplum), günümüzdeki Second Life’la birçok açıdan benzerlik gösteren bir oyundur. Tek farkı oyuncuların gerçekten insan ve oyun alanının dünya üzerinde olmasıdır.

Ken Castle (Michael C. Hall)
Ken Castle (Michael C. Hall)

The Sound Of Music (1965)

queennothing | 04 October 2009 15:44

West Side Story” (Jerome Robbins ile beraber), “I Want To Live!“, “Star Trek: The Motion Picture“, “Somebody Up There Likes Me“, “Star!” gibi başarılı filmlerin yönetmenliğini yapan, 2005 yılında kalp yetmezliği dolyısıyla hayatını kaybeden 4 Oscarlı Amerikan sinemacı Robert Wise‘ın yönetmenliğini üstlendiği “The Sound Of Music” (Neşeli Günler), müzikal sinemanın önde gelen yapımlarından biri.
Oscar Ödüllü İngiliz aktris Julie Andrews‘in, Kanadalı aktör Christopher Plummer ile başrollerini paylaştığı filmde Eleanor Parker, Anna Lee, Nicholas Hammond, Angela Cartwright gibi isimler de rol alıyor.

Maria, yatılı rahibelik okulunda kalan, bir rahibeye göre fazla hareketli, coşkulu ve güzelliğine düşkün bir kızdır. Müziğe; şarkı söylemeye aşık olan Maria, içindeki iyi niyeti görebilen başrahibe tarafından 7 çocuklu bir babanın yanına bakıcı olarak gönderilir. Başrahibe, genç kızın rahine olmaya hazır olmadığını, bu sebeple gerçekten olmak istediği şeyi keşfetmesi gerektiğine inanarak, genç kadına 7 çocuğun sorumluluğunu vermiştir.

Taking Chance (2009)

queennothing | 04 October 2009 10:17

In The Bedroom“, “Marie Antoinette“, “Lost In Translation” gibi başarılı filmlerin yapımcısı olan Amerikan sinemacı Ross Katz‘ın ilk senaristlik/yönetmenlik deneyimi olan TV filmi “Taking Chance“, başarılı aktör Kevin Bacon‘ın etkileyici performansı sayesinde sinemaseverlerden tam not alarak, Emmy Ödülü’ne layık görüldü.
Amerika – Irak Savaşı esnasında, bir Amerikan askerinin şehit naaşını ailesine teslim ederken içinde bulunduğu psikolojik durumu konu alan film, 2009 yılının en başarılı yapımlarından biri olmasına karşın, yeteri kadar öne çıkmadı.

Amerika – Irak Savaşı esnasında şehit düşen bir asker, Amerikan askerlerince kendi ülkesine; ailesine teslim edilmek üzere, kendisini götüren Mike Strobl için psikolojik değer taşıyan uzun bir yolculuğa çıkıyor. Strobl, askeri evine taşırkeen, savaştaki konumunu da sorgulamaktadır ve bu iç hesaplaşma, Amerika – Irak Savaşı’nın bir başka boyutunu; önyargıyla yaklaşılan Amerikan askerlerinin psikolojisine giden ağır kapıları da aralamaktadır.

Bill & Ted’s Excellent Adventure (1989)

queennothing | 03 October 2009 14:08

Daha önce bir çok yapımın senaryosuna katkıda bulunan Kaliforniyalı sinemacı Ed Solomon ve Chris Matheson‘un senaryosunu yazdığı, “The Three Musketeers“, “Rock Star“, “101 Dalmations“, “Life Or Something Like It” gibi filmlerin yönetmeni olan Stephen Herek‘in yönetmenliğini üstlendiği 1989 yapımı komedi/bilim-kurgu filmi “Bill & Ted’s Excellent Adventure“, Lübnanlı aktör Keanu Reeves ve İngiliz aktör Alex Winter ile izleyicilerini “Back To The Future” tadında bir zaman yolculuğuna davet ediyor.

Ted ve en yakın arkadaşı Bill, kötü birer öğrenci olmalarının dışında, rock müzik aşığı iki çılgın gençtir. Bir sonraki gün gerçekleşecek olan tarih dersi sözlüsünden kalmaları durumunda hem aileleri tarafından baskı altına alınacak, hem de müzik grubu kurma hayalleri suya düşecektir.
Evlerine girer girmez tarih çalışmaya başlayan iki genç, o akşam inanılmaz bir durumla karşı karşıya kalacaklardır; gökten inen telefon kulübesi şeklindeki zaman makinası, Ted ve Bill’i istedikleri yere ve istedikleri zamana götürecektir.

P.S. I Love You (2007)

queennothing | 03 October 2009 09:47

1981, İrlanda doğumlu yazar Cecelia Ahern‘in romanından uyarlanan “P.S. I Love You“, “Paris, Je T’aime“in New Yorklu yönetmeni Richard LaGravenese tarafından çekildi. 2 Oscarlı aktris Hilary Swank‘ın, İngiliz aktör Gerard Butler ile başrollerini paylaştığı başarılı romantik/komedi filmi “P.S. I Love You“da “Friends” dizisinden tanıdığımız Lisa Kudrow, Kaliforniyalı aktör James Marsters, Gina Gershon, Seattle doğumlu aktör Jeffrey Dean Morgan, Oscar Ödüllü aktris Kathy Bates ve Dean Winters gibi isimler de yer alıyor.

Holly ve Gerry, bol kavgalı ve aşk dolu 9 yılı birlikte geçirmiş, evliliğin acı – tatlı her yönünü yaşamış sevimli bir çifttir. Çocuk yapmak için maddi durumlarının yetersiz olduğunu söyleyen Holly, beyin tümörü sebebiyle hayatını kaybeden Gerry’den sonra derin bir bunalıma girer. Günlerce evden çıkmayan, banyo bile yapmayan Holly, ailesinin evine yaptığı doğumgünü baaskınında, ölmüş kocasından bir pasta ve ses kaydının bulunduğu bir hediye paketi alır.
Şaşkına dönen Holly, çok geçmeden Gerry’nin hastalığı esnasında karısının acısını düşünerek, O’nun yalnızlığını alacak yol gösterici mektuplar yazdığını öğrenir. Bu mektuplar, zaman zaman Holly’nin eline ulaşacaktır.