bildirgec.org

Site arşivi: sinepil

Geçmiş dönem Türk korku filmleri

nazokiraze | 14 November 2009 19:02

Drakula İstanbul’da pek çok festivalde oldukça ilgi görmüş bir filmdir. Azmi’nin Dracula’nın şatosuna gitmesiyle gelişen olayların konu edildiği filmde Dracula romanından pek çok farklı yönler var. Film sarmısak kokusundan bıkan ev ahalisinin eve bir daha sarmısak sokmama kararı ile bitiyor (Film Ali Rıza Seyfi’nin “Kazıklı Voyvoda” romanından uyarlandı). Dracula İstanbul’da filminde haç yoktur, onun yerine sarmısak kullanılır. Ayrıca müziğinin vampir filmlerine uymadığı da yapılan eleştiriler arasında yer alıyor. (Yönetmen:Mehmet Muhtar)

Mimar Sinan G.S. Üniversitesi: İspanyol Sineması Seçkisi

queennothing | 14 November 2009 14:57

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi‘nin Sinema – TV Bölümü, çok özel bir seçki düzenleyerek dünya sinemasının tanınmasına katkıda bulunmaya devam ediyor. 16 – 25 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek olan bu özel seçki, İspanyol Filmlerinden oluşuyor. 60lı yıllardan günümüze, toplam 9 başarılı yapımın gösterimini gerçekleştrecek olan MSGSÜ, İspanyol Sineması haftasına tüm sinemaseverleri bekliyor.

Gösterimi yapılacak filmler;

16 Kasım Pazartesi günü, saat 16:00
Otuzdan fazla yapıma senaristlik/ yönetmenlik yapan, 1983 senesinde hayatını kaybeden İspanyol sinemacı Luis Buñuel‘in 1961 senesinde tamamladığı draması “Viridiana“.

“Kick-Ass” karakterler ve ilk trailer

queennothing | 14 November 2009 12:28

2010’da vizyona girmesi beklenen çizgiroman uyarlaması “Kick-Ass“dan ilk trailer video yayınlandı. Bununla beraber, Nicolas Cage, Aaron Johnson, Christopher Mintz-Plasse, Chloe Moretz, Xander Berkeley gibi isimlerin yer aldığı yapımdan yepyeni posterler de yayınlandı. Oldukça iddialı gelen filmin yapımcıları arasında Brad Pitt de bulunmakta.

Trailer videoyu buradan ya da buradan izleyebilirsiniz.

Another “Brick” In The Wall *

ashg | 14 November 2009 10:02

Uyarı: Bu yazı filmin sürpriz gelişmelerini açığa çıkarmaktadır. Lütfen filmi seyretmeden yazıyı okumayınız.

Yaratcılıkla ilgili basit bir önerme vardır: Tersine düşünmek yaratıcılıktır. Ama bu önerme her yerde her zaman geçerli değil. Rian Johnson’ın “Brick” inde de olduğu gibi…

“Brick”

2005 yapımı “Brick” Rian Johnson yazıp yönettiği ilk uzun metrajlı film. “Brick” Güney Kaliforniya’ da bir lisede geçen aşk, cinayet ve uyuşturucu konuları üzerine kurulmuş. Yönetmen başlıca karakterlerini Amerikan gençlik filmlerinin klişeleşmiş tiplerinden farklı bir biçimde sunuyor: Sosyopatik seks düşkünü yerine tiyatro kulübünün kraliçesi, polis şefi yerine müdür yardımcısı, dedektif niyetine gözlüklü bir “inek”, kötü adam yerine adı çıkmış bir liseli uyuşturucu satıcısı, femme fatale olarak ise her Amerikan lise filminde mutlaka bulunan ponpon kız… Joseph Gordon-Levitt, kız arkadaşının öldürülmesinin ardından gerçeğe ulaşmaya çalışan ana karakter “inek dedektif” Brendan’ ı canlandırıyor.

Yönetmen bu ilk uzun metrajlı film deneyiminde bir kara film ekseninde türler karmasına beyazperdeye aktarmaya çalışmış. Oldukça zor bir işe girişen Johnson bana göre tüm filmi eline yüzüne bulaştırmış. Bunun nedenleri arasında öne çıkan ilk özellikler filmin bir bütünlükten uzak olan yapısı ve karmaşık bir olay örgüsüne sahip olması.

Hayatkurtaran yakın planlar
Hayat kurtaran yakın planlar

Filmin iki saate yaklaşan süresine rağmen sorduğu sorulara doyurucu cevap vermediğini düşünüyorum. Ayrıca filmin inandırıcılıktan uzak olan oyuncu seçimini ve canlandırdıkları karakterleri de ekleyebiliriz. Tüm bunlara rağmen “Brick” açılış sekansında öyküsünün en dramatik sahnesini seyircinin zihninde soru işaretleri uyandıran sürükleyici bir başlangıçla açılıyor.

C Blok (1994)

queennothing | 13 November 2009 17:23

1964, Isparta doğumlu yönetmen Zeki Demirkubuz‘un yazıp, yönettiği 1994 çıkışlı drama filmi “C Blok“da Fikret Kuşkan, Serap Aksoy, Selçuk Yöntem, Ülkü Duru ve Zuhal Gencer rol alıyor.

Anlayışlı ve samimi bir adam olan Selim ve sıkılgan ve bunalımlı bir yapıya sahip olan Tülay, evli bir çifttir. Orta yaşlı Tülay, ev işlerini görmesi için para ödediği yardımcı kadının lakayıt tavırlarından hoşlanmamasına karşın, onu kapıcının oğlu Halit ile cinsel ilişkiye girerken görünce, adını koyamadığı hisler içerisine girer.
Kocası Selim’e bir zamanlar duyduğu tutkuyu kaybettiğini farkeden Tülay, kendini kapıcı oğlu Halit’in kaba halini düşünmekten alıkoyamaz ve bunu bir fantezi haline getirir.
Yalnızlığı gerçek anlamda hissetmeye başlayan Tülay, uzun süredir yaşadığını hissettirecek bir heyecan tatmadığının da farkındadır ve bu eksiklik, genç kadının bir takım çılgınlıklar yapmasına sebep olacaktır.

28 Weeks Later (2007)

queennothing | 13 November 2009 13:29

2002 senesinde vizyona giren Danny Boyle’nin yönetmenliğini üstlendiği başarılı bir felaket hikayesi olan “28 Days Later…“ın (28 Gün Sonra) devamı olma niteliğini taşıyan “28 Weeks Later” (28 Hafta Sonra), İspanyol yönetmen Juan Carlos Fresnadillo tarafından çekildi. Robert Carlyle, Catherine McCormack, Imogen Poots, Emily Beecham, Rose Byrne, Jeremy Renner, Harold Perrineau, Garfield Morgan ve Mackintosh Muggleton‘un rol aldığı yapım, başarılı kurgusuyla dikkat çekiyor.

Britanya’nın tamamına yayılan öldürücü virüs, İngiltere nüfusunun büyük bir kısmını yoketmiş, hayatta kalanların ise ülkeyi terkederek mülteci hayatı yaşamalarına neden olmuştur.
Aradan 28 hafta (7 ay) sonra İngiltere, ülkenin virüsten tamamen temizlendiğini ve göç etmek zorunda kalan tüm İngilizler’in ülkelerine geri dönebilecekleri yönünde bir açıklama yapar.

güzel oyuncuların hayatlarının berbat senaryoları BÖLÜM 2

nazokiraze | 13 November 2009 09:47

Marilyn Monroe gibi güzel ve genç yaşta efsane olmuş bir sanatçının rakibi olarak görülmek elbetteki Jayne Mansfield‘ın çok hoşuna gidiyordu.Ancak bazı çevrelerce Monroe’nin ucuz bir kopyası olarak görülüyordu.(Aynı zamanda Mariska Hargitay‘ın annesidir)

Şeytan Kilisesi kurucusu Anton LaVey ile ilişkisi oldugu söylenen Mansfield kilisenin çırak üyelerinden biriydi.Ancak sonradan bu ilişki düşmanlığa dönüştü.

24: Redemption (2008)

queennothing | 12 November 2009 16:29

24” adlı TV dizisinin 6 ile 7. sezonu arasındaki uzun sessizlikten sonra, dizinin sadık izleyicileri için sadece TV’de yayınlanmak üzere “24: Redemption” adında bir film çeken yapımcılar, bir buçuk saatlik yapımda ‘Jack Bauer’ karakterinin Amerika topraklarını terketmek zorunda kaldıktan sonra Güney Afrika’da yaşadığı süreci ve o esnada gerçekleşen çocuk katliamını konu alıyor.
Kiefer Sutherland‘in başrolünde yer aldığı filmde Robert Carlyle, Jon Voight, Cherry Jones, Bob Gunton, Peter MacNicol gibi isimler de rol alıyor

Daha önce işlediği suçlar yüzünden (işkence, zorla alıkoyma, tehdit, devlet kurumlarına ve emirlere karşı gelme) Amerika Birleşik Devletleri tarafından yargılanmak üzere tutuklanacak olan Jack Bauer, ülkesine yıllarca hizmet verdikten sonra teslim olmayı reddederek, kaçak olarak ülke ülke dolaşır. Son durağı Güney Afrika olan ve yerleşik hayat kavramını aklından tamamen silen Jack, yaşadığı kasabada eski arkadaşı Carl Benton’un kurduğu okula da yardım etmektedir. Kasaba yaşayan çocuklarla yakın ilişki kuran Jack, kurduğu düzenin Amerika’dan gelen bir görevlinin elindeki teslim olma çağrısıyla bozulması karşısında, çareyi ülkeyi terketmekte bulur ve toparlanmaya başlar.

Gezici Festival 15 yaşında!

queennothing | 12 November 2009 14:14

Sinemayı paylaşmak bağlamında oldukça başarılı olan film festivallerine yepyeni bir boyut kazandıran Gezici Festival, bu sene 15. yaşını kutluyor. 1998 senesinde kurulan Ankara Sinema Derneği‘nin gerçekleştirdiği festival, bu sene bir çok seçkiyi de bünyesinde barındırarak 4 – 10 Aralık tarihleri arasında Ankara’ya, 11 – 17 Aralık tarihleri arasında Artvin’e, 18 – 20 Aralık tarihleri arasında da Makedonya’ya (Üsküp) uğrayacak.

Gezici Festival, bugüne kadar Yunanistan, Gürcistan, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Malatya, İzmir, Samsun, Kayseri, Mersin, Eskişehir, Gaziantep gibi bir çok yere sanat taşıdı.

güzel oyuncuların hayatlarının berbat senaryoları 1

nazokiraze | 12 November 2009 12:38

Romy Schneider ,İmparatoriçe Sisi‘nin hayatını içeren filmlerle dünya sinemasında yer alan, Avusturya’lı (sonradan Fransa vatandaşlığına geçti) film oyuncusudur. Fransızların Oscar’ı sayılan Cesar’ı iki kere alma başarısını gösteren Schneider Alain Delon ile yaşadığı ve yüzyılın aşkı olarak tasvir edilen birlikteligi ile o dönem oldukça akıllara kazınmıştır. Ancak bu başarılı ve güzel film yıldızının hayatı parlayan yıldızlar kadar güzel değildi.(Romy Schneider :senaryo gibi hayat)

Önce Alain Delon‘a aşık oldugu için Fransa’ya yerleşmesi yüzünden ülkesinde hain ilan edilen Schneider, sonra onu terkettiğini açıklama zahmetinde bile bulunmayan, bunu bir notla geçiştiren Alain Delon tarafından terkedildi. İki kere evlenen oyuncunun ilk eşi intihar etti, ikinci eşinden ise boşandı, başarısız aşklarına ek olarak 14 yaşındaki oğlunun ölümüyle yıkılan ve ruhsal bunalıma giren kadın alkole ve yatıştırıcılara teslim bir vaziyette insanlardan kaçarak bir köye yerleşti.

Sevgilisi tarafından masada yığılmış halde bulundugu zaman hekimler kalp krizi dedi ama aldıgı ilaçlardan dolayı öldügü aşikardı ve öldüğünde sadece 43 yaşındaydı.