Tarihte öyle çok örneği vardır ki; olağan durumlarda suç teşkil eden bir eylem, “vatan için” yapılıyorsa kutsal bir hizmettir. Mehmed Muzaffer’in öyküsü bu örneklerden biridir işte.

1. Dünya Savaşı başlayalı bir yıl olmuştur. Emperyalist Avrupa’nın birleşik orduları, Osmanlı’nın ipini çekmek için Çanakkale‘ye dayanmış, ama hiç ummadıkları bir direniş karşısında 250.000 ölü vererek geri çekilmek zorunda kalmıştır. Böylece Çanakkale’de ilk perde kapanmıştır.

Mehmed Muzaffer, öğretim gördüğü okulda ( Mekteb-i Sultani – günümüzün Galatasaray lisesi- Osmanlı’nın en önemli öğretim kurumu) bir gece ansızın bir karar vererek orduya yazılmak ister. Bu kararı verirken yalnız değildir. Mehmed Muzaffer ve bazı sınıf arkadaşları,
hocalarının “yapmayın, etmeyin, vatanın size başka alanlarda ihtiyacı var” şeklindeki yalvarma, yakarmalarına karşın okuldan kaçarlar.

Yıl 1916 Mart. Üç aylık talimden sonra “zabit namzedi” olarak Çanakkale’ye varır Mehmed Muzaffer.