uykusuz kalmak, bilerek ve isteyerek. elekrolit dengesi, gözde kasılmalar, yarı halüsüle hal. karşımda sandalye, sarı saçlı, kırıtkan, biraz önce bana göz kırptı. tv’de buffy var. hani anti-vampir hatun. odunla ruh kovayan kız. bu kaçıncı sigara, bilmiyorum. sabaha kanserim, o kesin! tablada önemsiz yangınlar, küller. küller beni yutmak üzere. yanımda bir tepsi. üstünde reklamlar, nutella, cafi meyt süt tozu. süt yok. dolap çalışmıyor. çalışınca kriz geçiriyor, sonra geçirtiyor. özellikle durduğunda. depremle arasındaki tek fark dolap olması. geceleri fişini çekiyorum. rahat dursun diye. ama gene de titriyorum. nefesimi tutuyorum bilinçsiz. takılıyor sanki. bir an farkına varıyorum, beynim bana ‘oksijen lazım’ diye bağırdığında. beynim zavallı. ruhum ve bedenim; farklı fabrikalarda üretilmiş, soketler uymuyor. ruhum yaşamak istiyor, titreyerek, inleye inleye, vücudum yakuza, gözleri karşıda, bakışları donuk, dingin zazen duruşuyla ölüp gitmek istiyor. sanki böyle oluyor. ama dünyada sponge bob varken buradan gidilmez. yazıktır.