bildirgec.org

yağmurlu bir gün hakkında tüm yazılar

sigaramın dumanı-3

lorienn | 08 May 2007 11:51

Annem arkamdan sesleniyor; “kahvaltı yapmadın yine!”. Evet kahvaltı yapmadım. Okula gitmeliyim biran önce bizim kızları bulup her şeyi bir solukla anlatmalıyım. Bahçeden koşar adımlarla çıkıyorum. Gözüm onun penceresini şöyle bir yalayıp geçiyor. Dün ne yaptım ben? Yine ikilem içindeyim. Okula doğru hızlı adımlarla yöneliyorum. Bahçede tanıdık yüzler arasında bizimkileri arıyorum. Emel orada işte! Diğerleri gelince mi anlatsam yoksa hemen çıtlatsam mı dün olanları? En iyisi beklemek. Biraz da gizemli bir ifadem olmalı. Günaydınlaşıyoruz Emel’le. Ne haber, ne yaptın, nasılsın faslı. Yüzünden düşen bin parça. “Ne oldu bir sorun mu var?” diye soruyorum “yok” deyip geçiştiriyor. Umur etmiyorum. Benim hikayem daha orijinal. Diğer kızlar geliyor. Fatma ve Nursel arka sıradan dürtüklüyorlar hafta sonu çalıştın mı diye. “Ya evet bir çalıştım ki sormayın” diyorum. Offf… Sabrım kalmadı, hoca sınıfa gelmeden iki satır olsun konuşmalıyım. Anlatacaklarım yarım kalırsa daha iyi olur, acayip merak ederler…

sarı ay-lorienn
sarı ay-lorienn

Arkamı dönüp Emel, Fatma ve Nursel üçlüsünün dikkatini üzerime topluyorum. Cilveli cilveli “dün ne oldu biliyor musunuz?” diyorum. Bir anda olağan dışı bir durum olduğunu çakıyorlar, üçü birden neredeyse üzerime abanıyorlar. Makineli tüfek gibi takır takır anlatmaya başlıyorum. Daha işaretleşme faslını anlatıyorum ki hoca içeri giriyor. Son cümlemi Emel’e fısıldayarak tamamlıyorum. O çok şanslı, yanımda oturuyor çünkü. Arada “e hadi anlat kızım sonra?” diye soruyor. Arkadaki ikili sıkıntılı, meraklı kıpırdanıp duruyorlar. Hoca ikaz ediyor. Teneffüse kadar sabredilecek başka yolu yok….
Dersi dinlemediğimi fark ediyorum. Sıranın üzerine “Yüksel” yazmışım hiç fark etmeden. Kalemle harflerin üzerinden geçip duruyoum. Daha da özenli yapmalıyım bu işi. Kalp çizsem mi? Olmaz! Ne öyle hemen aşk meşk. Hem ben ondan ürktüm. Yaşı büyük benden. Tipimde değil üstelik. Ağır oturaklı biri. Niye anlattım ki kızlara? Şimdi işin gücün yoksa hep ondan bahset dur. Kaşındın sen kızım kaşındın!
Teneffüste hem bizim ekip hem de diğer kızlardan birkaç kişi çevremi sarıyor. Anlatıyorum bire bin katmadan. Sadece ondan çok hoşlandığımı söyleyerek abartıyorum. Ders yine ağır geçiyor. İkinci teneffüs kızlar nedendir bilinmez birden ortadan kayboluyorlar. Kıskandılar mı acaba? Kendi kendime gülüyorum. Niye kıskansınlar canım diye iç geçiriyorum. Sınıfta birkaç kişi bir de ben… Sırama dirseklerimi koyup, başımı ellerimin arasına alıyorum. Yazdığım isme bakıyorum…

Uzun uzun bakıyorum.
Başımı kaldırıyorum birden, kapıya doğru kayıyor gözlerim. Necmi kapıda bana bakıyor. Bahtışen’i soruyor. Göçmen güzeli sarışın kız Bahtışen… Bir anda ona bağırmak geliyor içimden. Hani sen benim için geliyordun sınıfa? Hani bana seni seviyorum diye bakıyordu gözlerin? Yanlış mı anlamışım seni ben? Nereden çıktı bu Bahtışen? Bakışlarım soruyor ona bütün bu soruları dilim sorabilir mi? Anlamıyor tabii. “Görmedim, bilmiyorum” diyerek başımı pencereye doğru hızla çeviriyorum. Gitti galiba? Yoksa hala orada durup bana mı bakıyor? Kapıya doğru yavaşça bakıyorum. Yok! Gitmiş…
“Evet git, git ve bir daha görünme! Sana çok kızgınım! Benimle oynadın! Ümitlendirdin”… Bahtışen… Onun bahtı şen benimki kara… İçim burkuluyor. Ağlamak istiyorum. Gözlerime yaşlar bir anda birikiyor. Yine sıraya yazdığım isime takılıyorum. Ben yapacağımı bilirim Necmi efendi… Ben bilirim…

sigaramın dumanı-2

lorienn | 23 March 2007 13:25

Yağmur ince ince yağmaya devam ediyor. Bahçeden koşar adımlarla çıkıyorum. Sanki az önce işaretle beraber yürümeyi teklif eden ben değilim. Göz ucuyla bakıyorum ama sanki gözlerime perde inmiş. Bu o mu? Emin miyim? İyice hızlanıyorum. Meyilli yoldan aşağı doğru koşturmak daha kolay. Arkama bakamıyorum geliyor mu acaba? Ama çok büyük bir kabalık bu yaptığın diyorum kendime. Ne yaptım ben? Ah Nemci ah! Senin yüzünden bütün bunlar…

Gideceğim yer birkaç mahalle uzakta. Ancak kanat takmam lazım gözden kaybolmak için. Yaklaşıyor sanırım. Evet! “Merhaba” deyip beni durduruyor. Arkamı dönüyorum. “Ben Yüksel” deyip elini uzatıyor sıcacık bir gülüşle. Dikkatli bakamıyorum yüzüne, gözlerimi kaçırıp elimi uzatıyorum. “Merhaba, ben de Seda” diyorum ama karşıdan gelen tepki kanımı donduruyor. “Ebru değil miydi?” diyor. Kulaklarım tıkanıyor, nefesim kesiliyor birden. “iki ismim var diyorum. Yüzüm kızardı mı acaba? Allah kahretsin! Yalanın sonu bu işte. “Hiç tecrübem yok ama kurnazlık yapıp adımı değiştirecek kadar cin takılıyorum akıllıyım ya” diye düşünüyorum. Kendime küfrediyorum. Durumu toparlamak lazım. Camdan cama işaretleşme bir oyunmuş meğer, şimdi daha bir gerçekle karşı karşıyayım. Benim amacım bu muydu? Göçmen kızını beğenenlere inat. Flörtmüş. Ne flörtü.? Korkuyorum. Sanki bütün mahalle camlara üşüşmüş beni izliyor.

sigaramın dumanı-1

lorienn | 20 March 2007 15:55

Yaşamımda dönüm noktası, sisli puslu mart ayında bir Pazar günü. Günümüzden 28 yıl önce. O gün annem canciğer
kuzu sarması arkadaşı Nemide teyzeye ev oturmasına giderken bana “sen de akşamüzeri dört gibi gel, geç kalma. Akşam ağabeyin de oraya gelecek beraber döneriz. Yağmur yağarsa bahçedeki çamaşırları içeri al. Oyalanma derslerini bitir” diye sesleniyor.

Oh!.. evde yalnızım. Sigara?.. Sigara yaksam bir tane… ağzım kokar mı acaba anneme? Yok canım… niye koksun? Hem bak kaç saat var daha dörde.

Yakıyorum… İlk koku muhteşem. Kibritte mi keramet bilemiyorum. Şöyle elimi ileri doğru uzatıp yanan sigaranın ucundan çıkan büyülü dumanı izliyorum. Bu sefer içime çekiyorum dumanı tedirgin oluyorum aynı zamanda. İki nefes daha… Pişman oluyorum. Çünkü geçen sefer Leyla ile denemiştik bu dumanı içimize çekmeyi. Sonuç berbattı. Ne yaptım diye hayıflanıyorum.