Avrupa Orta çağı’ında insanlık, bulaşıcı hastalık, açlık ve bitip tükenmeyen savaşlarla kırılıyordu. Hem sıradan insanlar hem de aristokrasi için durum aynıydı. Bütün kötülüklerin şeytandan ve intikam alan tanrı’dan geldiğine inanılıyordu. Her şey aleni, kaba ve doğrudan meydana geliyordu. Ölüm her yerdeydi, işkence ve vahşet de. Genç kızlar cadı diye yakılıyordu felaketlerin önüne geçmek için. Milyonlarca genç kızın yanan eti bile durduramıyordu felaketleri. Gelecek duygusu kalmamıştı. Halkın gözleri önünde infazlar, linçler, ateşe vermeler. Başkalarına ders olsun diye bedenlerin çürümeye bırakılması. İnsanları acı çekerken görme zevki.Hayvanlara işkence yapma. ”İnsanları, duygusal zevkleri ve duygusal ifade ediş bakımından kendilerini kısıtlamaya çalışmaya iten pek az düzenleme vardı.” (Lupton)