bildirgec.org

uncategorized hakkında tüm yazılar

Nazım Hikmet’in Mezarı Türkiye’ye getirilecek mi?

xvolvox | 21 September 2007 18:52

Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran

Nazım Hikmet, Anadolu’nun bir köy mezarlığında mezarının başında da çınar ağacı olmasını vasiyet etmişti.Daha önce bu vasiyetini yerine getirmeye çalışan bakanlar oldu hatta Türkiye’de bazı şehirler,belediyeler,köyler de mezarının kendi bulundukları yerlere gelmesi için girişimlerde bulunmuşlardı ama sonuç alınamamıştı.Halen mezarı Rusya’da Kızlar Manastırı’nda bulunan Nazım Hikmet’in mezarının Türkiye’ye getirilmesi için Turizm ve Kültür Bakanlığı’nın harekete geçtiği ve Nazım Hikmet’in vasiyetini yerine getirmek istedikleri bildiriliyor.
Haberin devamı…

YAĞMURUN SESİ-1

suskunluk | 21 September 2007 16:12

Dün gece yağmur camımı vururken, sesi dinledim. Cama yaklaştım, sokak karanlıktı. Yanan lambanın ışığı, geceyi aydınlatmaya yetmedi. Lambanın altında bavuluyla bekleyen birilerini hayal ettim. Bu yağmurda üşürse, korkarsa, ıslanırsa sığanacak evi var mıdır? Yağmur ilk başta yavaş, sonra hızlı yağdı. Cama çarptıkça, sesler arttı. Camı başımı yaslayıp sokağın yalnızlığına baktım, baktım, baktım. Herkes perdelerini sımsıkı kapatmış, bakmaya korkuyordu. Benim gibi meraklı, hafif aralık perdeden bir yüz……Kime bakıyor? Ona el sallıyorum, içeri kaçıyor. Utanıp, perdeyi çekmeye çalıştım. Onu gördüm, geri geldi. Perdeyi iyice açtı ve karşılıklı uzun bir zaman bir birimize baktık. Buğulu cama nasılsın yazıyorum, el kol işaretleriyle anlatıyorum. Gülümseyen bir yüz çiziyor. Sonra kollarını soğuk dercesine kapatıyor. Hava sıcak, acaba evi mi soğuk?????

Bir dakika diyerek içeriye gidiyor. Uzun bir zaman gözükmüyor. Babam bu hallerimi görse, camdan cama gecenin bir vakti; bir erkekle konuştuğumu bilse beni öldürür. Uzun bir zaman aralığından sonra ortaya açıktı. Pencere camına elmaya benzeyen bir resim çizdi. Elinde meyva, onu yiyor. Başını eğerek cama yasladı, oradan bana bakıyor. Çok güzel bakıyor. Çok arkadaşça bakıyor. Çok içten……. Dakikalar geçtikten sonra, sesi birlikte dinledik. Başıyla yağmur sesiyle dans ediyor. Belki evinde müzik açık, onu dinliyor. Esneme işaretiyle, babamlara yakalanırım korkusuyla el sallıyorum. Karşı apartmanın 5. katındaki daire. Beynime kazıdım.

Büyük Birader

| 21 September 2007 15:45

bu kitabı sevmemişti işte. belki 30 sene önce veya 50 sene önce bir kıymeti olurdu. ama şimdi ne önemi vardı? başka sofralar kurulmuştu. herşey aleni ortalıkta yapılıyordu ve büyük birader dışında herkes izliyordu olanı biteni… büyük birader mi? ha o sıkılmıştı herşeyden artık. bütün bunları bile bile kitabı okumanın anlamı olmadığını düşündüğünden olsa gerek offffff çekerek attı yandaki koltuğun üzerine.farkında olmadan yavaş yavaş sahip oldular bize diye düşündü. eskiden fişlenmekten bahsederdi büyükler. ingilizceyi yeni öğrendiği yıllar fişlenmek denildiğinde balık gelirdi aklına. “bugünlerde büyük birader iyice sapıttı” dedi geçen gün biri kimdi?.. kimdi?.. boşver kimse kim yorma kafanı kızım bu geç saatte. adam uydu düzene baksana. ismini verdi programa. bu nasıl bir dünya dedi kendi kendine. inandığı herşey elinden bir bir kayıp gidiyordu.. birden içi daraldı. sesini yükseltmek haykırmak geldi içinden. olan bitene daha fazla sessiz kalamazdı.
seyredin ulan seyredin beni…
beni de seyredin,
yaptıklarınızı seyredin
insanlığı nasıl yok ettiğinizi seyredin diye bağırdı birden balkona fırladı…..
seyredin seyredin diye bağırdı tekrar.
seyredin seyredin…
olanı biteni seyredin…
seyirci kalın…
balık kafalılar seyredin… ve hıçkırıklara boğuldu…