bildirgec.org

türk sineması hakkında tüm yazılar

Yeşilçamın yıldızlarını biraraya getiren filmler

gorcun | 30 March 2010 09:55

Mavi Boncuk
Mavi Boncuk

Türk sinemasının altın çağı geçmişte kaldı. Özellikle 60’larla yükselen ve 70’lerde zirveye ulaşan böyle bir dönem bir daha yaşanır mı bilinmez ya da yaşanırsa geçmiş dönemdeki kadar samimi olur mu? Öyle ya, o dönemde çekilen yüzlerce hatta binlerce filmin teknik, kurgu, senaryo, oyunculuk gibi sinemasal özelliklerinin yanı sıra en önemli unsurlarından biri de izleyeni ilk bakışta içine çeken ve bir daha asla bırakmayan sıcaklığı ve samimi duruşlarıdır. Özellikle günümüzdeki film ve dizilere genel olarak baktığımızda asla yakalanamayan bu samimiyet, o dönemdeki filmlerin hala neden defalarca izlendiğini gösterir niteliktedir. İşte bu, okullarda okuyarak öğrenilemeyecek, teknolojiyle yansıtılamayacak insani duyguların en önemli sebebi de oyunculardır. Dönemin özel etkisinin bir nedeni de kuşkusuz işini severek ve ciddiyetle yapan birbirinden değerli oyunculardır. Yazıda bahsedeceğim bir çoğu tiyatro geçmişli oyuncular herkesin tanıdığı isimler olmakla beraber, kariyerlerinin başındaki filmlerle sinemada eşi benzeri bulunmayan bir uyum yakalamış ve daha sonra her biri kendi yolunda da ayrı ayrı ilerlemiş ustalar. Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Tarık Akan, Metin Akpınar ve Zeki Alasya gibi bugün baktığımızda her biri ayrı değerli olan isimlerin birlikte oynadığı filmlerden bahsetmek istiyorum. Ertem Eğilmez’in biraraya getirdiği ekibin ilk birlikte göründükleri film ”Tatlı Dillim” (1972), ardından gelen ”Yalancı Yarim” (1973), ”Oh Olsun” (1973), ağır dramatik yapısıyla farkı bir yerde duran ”Canım Kardeşim” (1973), birlikteliklerinin zirveye çıktığı ”Köyden İndim Şehire” (1974), ”Salak Milyoner” (1974) ve nihayetinde sona eren ”Mavi Boncuk” (1974) filmleridir.

Başka Dilde Aşk

exorientelux | 26 March 2010 09:26

Başka Dilde Aşk, yönetmen İlksen Başarır‘ın ilk filmi olmasına rağmen, ilk filmlerde rastlayabileceğimiz çoğu aksaklıkları/aksamaları bertafar edebilmiş son dönemlerde çekilmiş güzel Türk filmlerinden birisi.

Konusu şimdiye kadar çoğumuzun malumu olmuştur, ben yine de temelde işitme engelli bir genç olan Onur ile işitme engelsiz Zeynep adında bir genç kızın ilişkisini anlattığını, bunun yanında normal insan-anormal insan kavramlarına değindiğini, insan ilişkilerini özellikle de arkadaşlık ve aşk ilişkilerini incelediğini, bunları yaparken de toplumsal sağırlığı da ele aldığını söyleyeyim.

Başka Dilde Aşk‘ın ele aldığı bu kavramları sinema sanatı bazında anlatmada başarılı olduğunu düşünüyorum (tabii sinemadan anladığım kadarıyla). İşi acındırma boyutuna taşımadan, işitme engelli birinin kendi ayakları üstünde durma çabasını izlerken, Onur’un bu işi nice engelsiz insandan daha iyi yaptığını görüyoruz, aynı zamanda ilişkilerinde de “normal” (!) insanlardan daha sağlıklı bir anlayışı var. Zeynep’in Onur’u sahiplenme ve ona ayak uydurma çabası da nice insana ders verecek nitelikte.

Türk sineması dönüm noktaları, önemli olaylar

nazokiraze | 25 March 2010 09:17

Sinema her ne kadar ülkemize 1908 yılında getirilmek istendiyse de hayata hemen geçmemiştir, 1910’da Milli Sinema ve Ali Efendi Sinemaları açılmıştır.

Türk Sineması’nın ilk ortak filmi İstanbul Sokaklarında ‘dır. Türk-Mısır ve Yunan ortak yapımıdır. Yurt dışına satılan ilk afişli Türk filmi Binnaz‘dır.

Türk Sineması Cemiyeti organizasyonu olan film yarışması sinema tarihimizin ilk yarışmasıdır, ikincisi ise İstanbul Yerli Film Yarışması adıyla yapılmıştır.

Türk sinemasındaki unutulmayan kötü adamlar

gorcun | 13 March 2010 10:44

Türk sineması ve seyircisi genelde iyi karakterleri sever, ödüllendirir. Göreceli olarak tartışmaya açık bu ‘iyi’ karakterler genelde düzgün görünümlü, duyarlı, güçlü, çevresine saygılı ama gerektiğinde herkesten kötü olabilen, tabiri caizse hayranlık uyandıran ideal tiplerdir. En son Oscar ödüllerinde de gördüğümüz üzere akademi başta olmak kaydıyla bir çok sinemasever yabancı kötü karakterlere de büyük hayranlık besliyor. Hatta (olması gerektiği gibi) onları ödüllendiriyor. Bu sayede Amerikan sinemasındaki etkileyici kötü karakterlerin popüler kültüre yansımasının yanı sıra çoğu kişi onları kendilerine idol belirliyor. Ama bu yazıda kötülüğüyle ün salmış Türk karakterleri ve özdeşleşmiş isimleri incelemek istediğimden başka bir yazıda değinmek üzere Amerikan sinemasından uzaklaşmak ve ülkemizde çoğu, idol olmaktan nasibini alamamış hatta zamanında başarılı oyunculuklarından dolayı hor görülmüş isimleri sinepil’de anmak niyetindeyim. Türk sinemasında etkili rollerden, figüranlara kadar yüzlerce filmde oynamış bir çok kötü adam bulunduğundan hepsini bir yazıda ayrı ayrı incelemek mümkün değil ama en çok bilinenlerden arka planda kalanlara kadar bir çok ismi anmaya çalışacağım.

Erol Taş
Erol Taş

1- Erol Taş: 1928 yılında doğmuştur. Türk sinemasında kötü adam denilince adeta sözlük anlamında kullanılan bir isim olan oyuncu tesadüfen bir kavga sayesinde başladığı oyunculuk kariyeri boyuncu iyi ve kötü bir çok karakteri başarıyla canlandırmasına rağmen ‘kötü adam’ olarak ün salmıştır. Bu duruma iri yapısının yanı sıra sert yüz hatları ve bakışları da neden olmuştur kuşkusuz. Oyunculuk yeteneği fiziksel avantajlarının ötesine geçerek onu gerçek kötü adam sanılma sanrısını yaratmış dönem dönem seyirciden ciddi tepkiler de görmüştür. Ancak zamanla değeri anlaşılmış olumsuz tepkiler olumlu eleştirilere dönüşmüş. Kariyeri boyunca aldığı bir çok ödül ve önemli filmlerini buradan görebilirsiniz.

Güneşi Gördüm (2009)

queennothing | 11 March 2010 11:11

Mahsun Kırmızıgül‘ün “Beyaz Melek“ten sonra çektiği 2009 çıkışlı sinema filmi “Güneşi Gördüm” (I Saw The Sun), yaşanmış olayların da etkisiyle tamamen hayatın içinden vizyona giriveren başarılı bir yapım. ‘En İyi Yabancı Film’ dalında Oscar adayı olmasına ramak kala Akademi’ye giremeyen film, yurtiçi ve yurtdışında yoğun ilgiyle karşılandı.
Kentlere, şehirlere dağıtılan köy insanlarından en inatçıları, en umutlularından genişçe bir aile. Zorunlu göçe mecbur bırakılan Altun Ailesi, Doğu’nun bağrından kopup İstanbul’a, ‘her şeyin başı’ Tarlabaşı’na gelir.İki oğlundan biri asker, diğeri terörist olan yaşlı bir baba; oğlunun işlevsiz bacaklarının acısını diliyle, suskunluğuyla yaşayan bir anne.
Öte yanda, senelerden beri özlemini çektiği erkek evladına kavuşan genç bir baba ve hastalığı sebebiyle çocuklarından ayrı düşen sevgi dolu bir anne. Acının, sevginin, şefkat ve affetme ve gururun, farklılığın ortasında kendini yaşamaya çalışan, içindeki kadınlığı yaşamak için saflığını İstanbul’a teslim eden ”farklı’ bir genç adam.

Unutulmayanlar (2006)

queennothing | 03 March 2010 11:28

Adanalı sinemacı Ayhan Sonyürek‘in yazıp, yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Unutulmayanlar“, 2006 senesinde vizyona girdi. Filmde Altan Erkekli, Nevra Serezli, Haldun Dormen, Gökhan Mete, Cezmi Baskın, Göksel Arsoy, Bahri Beyat gibi isimler rol alıyor.
Türk Sineması’nın başarılı yönetmenlerinden biri olan Aziz, İstanbul’u terk etmiş, tam 30 sene boyunca tanıdıklarından uzak, yalnız bir hayat yaşamıştır. Aradan geçen 30 sene sonrasında kendinde İstanbul’a dönme cesareti bulan Aziz, film çekme niyetiyle geldiği şehirde eski arkadaşlarını arar. Seneler önce yedikleri ayrı gitmeyen bu arkadaşlardan her biri, kendi yoluna gitmiştir ve hepsini tekrar biraraya getirmek Aziz için oldukça zor olacaktır. Eski mahalleye dönen Aziz, arkadaşları bir yana, aşırı cinsel içerikli filmlerde oynadı diye terk ettiği eski sevgilisi Leyla ile de bir yüzleşme yaşayacaktır.

Yılmaz Duru hayatını kaybetti

queennothing | 03 March 2010 09:43

“İnce Cumali”, “Zalimler”, “Bin Yıllık Yol”, “Büyük Öç”, “Kara Doğan” gibi yapımlarla Altın Portakal Ödülü’ne sahip olan, onlarca filmde rol alan ve yönetmen, yapımcı, senaristlik yaparak Türk Sineması’na büyük katkıda bulunan 1933 doğumlu sinemacımız Yılmaz Duru, 2 Mart Salı günü hayatını kaybetti. Bir süredir hastahanede tedavi gören Duru’nun cenaze töreni, 3 Mart Çarşamba günü yapılacak.

Balans ve Manevra (2005)

queennothing | 20 February 2010 13:21

Müzisyen Teoman‘ın yazıp, yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Balans ve Manevra“, 2005 senesinde vizyona girdi. Gerek yönetmeni, gerek oyuncuları, gerekse cesur sahneleriyle uzun süre medyayı meşgul eden film, sinemaseverlerce pek başarılı bulunmadı. Teoman’ın başrolünde yer aldığı yapımda Burak Sergen, Seda Akman, Bülent Kayabaş, Erol Günaydın, Erol Demiröz gibi isimler rol almakta.
Ayrıca filmde Müslüm Gürses ve Sinan Çetin’i de görmekteyiz.

Timur, uzun zaman önce babası tarafından yalnız bırakılmış genç bir adamdır. Sorunlu kişiliğiyle sürekli bunalım halinde olan genç adam, içinden gelenin aksine davranmakta, gününü gün eden, geçimsiz biri gibi olmaya çalışmaktadır. Öte yandan, Timur’un kızarkadaşı Zeynep, en az Timur kadar yalnız ve psikolojik anlamda yorgundur. Çok sevdiği Timur tarafından sürekli hor görülen genç kadın, sabrı sayesinde hayata tutunabilmektedir.

Kısık Ateşte 15 Dakika (2006)

queennothing | 14 February 2010 16:40

Neco Çelik‘in yönetmenliğini yaptığı 2006 çıkışlı sinema filmi “Kısık Ateşte 15 Dakika“nın senaryosu Haluk Özenç tarafından yazıldı. Filmde Haluk Bilginer, Metin Akpınar, Özkan Uğur, Cezmi Baskın, Ata Demirer, Eyşan Özhim, Ali Sunal, Janset, Aysun Kayacı‘nın rol aldığı yapım, bir restoranda, 15 dakika içinde geçen olayları konu alıyor.

Kader Sayan, sosyetede yüksek bir konuma sahip, medyanın ilgi odağı ve yönetmenler tarafından aranan bir oyuncudur. İstanbu’daki en ünlü restoranlardan Le Chic’in ortaklarından biri olan genç kadın, her akşam olduğu gibi olayların olduğu akşam da restoranda olacaktır. İşe yeni alınan sanatçı ruhlu bir katil, şarkıcı olabilmek için Le Chic’e gelen torpilli bir genç, kötü sesi ve üstüne oturtmaya çalıştığı ‘Fransız’lığıyla göz dolduran genç bir kız, o akşam restoranda biraz gerilimli bir ortam yaratmış olsa da, saatler 21:00’ı gösterdiğinde esas olaylar bir bir kendini gösterecektir.

Her İnsan Bir Dünya: Mart ayında Erol Günaydın’layız!

queennothing | 10 February 2010 09:36

16 Nisan 1933 tarihinde dünyaya gelen Türk Sinema ve Tiyatrosu’nun usta ismi Erol Günaydın, sanat hayatının 50. yılını kutluyor. Rol aldığı her yapıma farklı bir hava getiren, canlandırdığı her tiplemeyle adeta oyunculuk ve hayat dersi veren aktörümüz, Akbank Sanat etkinliklerinin Mart ayağına ‘Onur Konuğu’ oluyor. 17 Mart günü Akbank Sanat‘ta, kariyerinin en mutlu, en hüzünlü anlarını ve hayat deneyimlerini paylaşacak olan Günaydın, Türrkiye’de sinema ve tiyatronun önemi ve konumu hakkında da konuşacak.