bildirgec.org

türk filmi hakkında tüm yazılar

Adını Sen Koy

Beerluvr | 23 August 2009 17:32

Adını Sen Koy
Adını Sen Koy

Tuna Kiremitçi‘nin ilk uzun metraj filmi olan Adını Sen Koy 4 Aralık 2009 tarihinde vizyona giriyor.

Başrollerinde, Issız Adam filmi ile tanınan Melis Birkan, Cemal Toktaş ve Ali İl’in olduğu filmde, aynı zamanda Itır Esen, Burhan Şeşen gibi isimler de var.

Tuna Kiremitçi, filmi için şunları söylemiş: “Özünde bir aşk filmi… Aynı zamanda dostluk, hayat , ölüm ve biraz da delilik üzerine bir film olmasını istedim. Bütün bunlara aşkın aynasından bakmaya çalıştım.”

Fragmandaki müziği de Demet Sağıroğlu seslendiriyor. Fragmanı izlemek için tıklayın.

Gemide (1998)

gorcun | 11 August 2009 10:07

Gemide
Gemide

Serdar Akar’ın başını çektiği ”Yeni Sinemacılar”ın ve aynı zamanda yönetmenin ilk uzun metrajlı filmi olan ”Gemide” 1998 yılında çekilmiş. Film bir kum kosterindeki kaptan ve 3 kişiden oluşan tayfasının hikayesini anlatıyor. Esrar ve içki içip, geyik muhabbetleri yaparak zaman geçiren tayfa yine bir muhabbetin döndüğü gecede beklemedikleri bir olayla karşılaşırlar. Tayfadan boksör diye bilinen kişi dayak yemiş, kaptanın paralarını çaldırmış ve beklenilen yemekleri getirmemiş halde gemiye gelir. Hem aç hem kafası güzel olan kaptan tayfayla birlikte Laleli’ye paralarını çalan kişileri bulmak için giderler. Kısa bir gezinti sonrasında aradıklarını bulan tayfa yanlarında bir kız da olan grubu döverler ve alacaklarını alıp gemiye kızı da alarak dönerler. Sabah olduğunda hiç bir şey hatırlamayan kaptan gün içinde yavaş yavaş olanları hatırlamaya başlar.

Gemide
Gemide

Gece esrarlı kafasının etkisiyle adam öldürdüğünü ve Rus bir fahişeyi (üstelik bakire!) kaçırdıklarını hatırlayan kaptan durumun vahimiyetinin farkına vardığında her şey daha kötüye gidecektir. Üstelik olaylar çığrından çıktıkça tayfa, birbirlerine ve kaptana karşı daha isyankar ve güvensiz hareketlerde bulunurlar. Kaptan bir an önce kafasını toparlayıp kendilerini temize çıkaracak bir plan yapmaya karar verir. Ama artık hem mürettebat hem iş çığrından çıkmıştır. Oyuncu kadrosunda Erkan Can, Haldun Boysan, Yıldıray Şahinler, Naci Taşdöğen gibi isimlerin yanı sıra rus kızı Ella Manea adlı oyuncu oynamıştır.

Van Gölü Canavarı Beyazperdeye Taşınıyor

goddrawme | 06 August 2009 14:17

Yönetmenliğini Bünyamin Yaşar‘ın üstlendiği Van Gölü Canavarı‘nın çekimleri Erçiş Sahili‘nde başladı. Küçük bütçeyle çekilen filmin gişe iddiası taşımadığı, daha çok festival filmi olacağı söyleniyor.

30 kişilik teknik ekip ve 15 kişilik oyuncu kadrosuyla çekilen filmde aşk ve komedi de işlenecek. Amatör oyuncuların yanısıra İlhan Şeşen, Turgay Tanülkü ve Levent Aras gibi tanınmış kişiler de bulunuyor. 3 çoban arkadaşın Van Gölü’nde sahte canavar yapıp gündem yaratarak para kazanmaya çalışmaları ve haber için gelen bayan gazetecilere aşık olmalarını anlatan film, eylül ayında sinemalarda olacak.

Tabutta Rövaşata (1996)

queennothing | 04 August 2009 13:48

1964 doğumlu yöneetmen Derviş Zaim’in ilk sinema filmi olan, 1996 yapımı “Tabutta Rövaşata“, Ahmet Uğurlu ve Tuncel Kurtiz‘i bünyesinde barındırmakta. 33. Antalya Film Şenlikleri’nde ‘En İyi Senaryo’ dalında ödül alan film, Türk Sineması’nın yüz aklarından biri.
Gemide, gündelikçi olarak çalışan Mahsun, gece, gemilerde ve inşaatlerde uyuyan, evsiz bir adamdır. Parası ve düzenli bir işi olmayan Mahsuın, usta bir araba hırsızıdır. Defalarca araba çalmasına ve polisin hemen her defasında kendisini yakalayıp, işkence etmesine rağmen bir şekilde kurtulmayı başaran Mahsun, gece kapanana kadar kaldığı kahvede, bir kadın görür. Hergün aynı masada, aynı giysiyle, aynı kitabı okuyan kadın, eroin bağımlısıdır.
Birkaç gün sonra, tekrar araba çalan Mahsun, polislerin kendisiyle uğraşmak istememesinden faydalanarak, kahvenin tuvaletine bakmakla görevlendirilir. Düzenli olarak para kazanmaya başlayan Mahsun, ölen arkadaşı Sarı’nın mezarını da düzenli olarak ziyaret etmekte, mezara şarap ve rakı dökerek, kendi dilinde vefa borcunu ödemektedir.

Polis (2007)

yunus93 | 31 July 2009 18:06

Filmin yönetmenliğini Onur Ünlü yapmaktadır.

Musa Rami, teşkilatın en başarılı polislerinden biridir. Ancak Musa Rami’nin hayatı, İzmitli bir mafya ile başı belaya girince aniden değişir. Kendisine ve ailesine yönelik sürekli tehdit altındadır. Bu arada Musa, yanına üniversite tezi için gelen Funda’ya aşık olur. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Musa bir de beyin tümörüne yakalanmıştır ve sadece 2 aylık ömrü kalmıştır.

Çağan Irmak’tan büyüklere masallar : Kabuslar Evi (3)

gorcun | 24 July 2009 13:31

Çarşamba Karısı
Çarşamba Karısı

”Kabuslar Evi” serisinin ilk ve ikincisinden sonra son bölümünde tamamı televizyon kanallarında yayınlanmış bölümleri tanıtacağım. 9. Hikaye Çarşamba Karısı

9-Kabuslar Evi – Çarşamba Karısı : Bu bölümde evli, iş sahibi oğlu ve ailesiyle birlikte dinlenmek için gittikleri büyük bir evde zihninin karanlık bölgelerinde korkutucu şeyler yaşayan Sacide’nin hikayesini izliyoruz. Yaşlı kadın çocukluğundan aklına yerleşmiş Çarşamba Karısı hikayesini hayalle gerçeğin karıştığı bir dünyada yeniden yaşıyor. Üstelik bu korkutucu durumdan ailesini korumak zorunda kalarak. Bu hikaye belkide gerilim ve gizemin üst noktalara çıktığı son bölüm olarak görülebilir. Bölüm oyuncuları Yurdaer Okur, Füsun Kostak ve Rüçhan Çalışkur gibi isimler. Yönetmen ise Uluç Bayraktar.

11’e 10 kala (2009)

Anuseth | 12 July 2009 12:34

11'e 10 kala
11’e 10 kala

Türk-Alman-Fransız ortak yapımı olan filmi Pelin Esmer yönetiyor. Filmin oyuncu kadrosunda Nejat İşler, Mithat Esmer, Tayanç Ayaydın, Laçin Ceylan, Savaş Akova, Sinan Düğmeci gibi isimler bulunuyor. Film 16. Uluslararası Altın Koza Film Festivali‘nde en iyi Film ve en iyi senaryo ödüllerini aldı. Film “Oyun” isimli belgesel ile üne kavuşan Pelin Esmer’in bu türde ilk çalışması.
Filmin konusuna gelince, bir apartmanda emekli memur Mithat Bey ile apartman kapısı Ali deprem yüzünden eskimiş binayı yıktırmak isteyen apartman sakinlerini caydırmaya karar verirler. Mithat Bey yalnızlığını koleksiyon tutkusuyla doldurmaya çalışan biridir. Mithat Bey koleksiyonunu, Ali de işini kaybetmemek için işbirliği yaparlar. Fakat olaylar öyle gelişir ki ikili, bu işbirliği sayesinde birbirlerinin kaderlerini de gayri ihtiyari değiştirirler.

11'e 10 kala

SUSUZ YAZ’DA BİREYCİLİK VE YALNIZLIK

admin | 06 July 2009 11:55

1960’LAR METİN ERKSAN SİNEMASINDAN MODERNLİK GÖRÜNTÜLERİ: SUSUZ YAZ’DA BİREYCİLİK VE YALNIZLIK
Kahraman Çayırlı

Yardımlarından dolayı Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü Sinema Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doçent Dr. S. Ruken Öztürk’e çok teşekkür ederim..

1990’lı yıllarda Türkiye’de bir toplumsal/kültürel aktivite olarak film izlemenin anlamı ve izleyici profili kökten değişime uğramıştır. Eğitimli, orta sınıflara hizmet eden bir sanat biçimine dönüşen sinema, özellikle 1960’larda alt ve orta sınıf ailelere hitap eden bir eğlence türüdür. Artık yılda iki elin parmağını geçen sayıda film yapılamazken, bahsettiğim Yeşilçam döneminde bu rakam 200’ü, hatta 70’lerin başında 300’ü bile bulmuştur. Fakat nicelik gözümüzü boyamamalı, zira bol bol çekilen bu filmlerin büyük kısmı birbirlerinin kopyası gibidir ve sinemamıza yeni hiçbir şey getirmemişlerdir.Yeşilçam, 1950’li ve 60’lı yıllarda tam anlamıyla altın çağını yaşamış; 70’li yılların ilk yarısına dek “aile eğlencesi” olma özelliğini korumuştur. Salon komedilerinin, genellikle kan davası temalı köy filmlerinin ve melodramların yaygınlaştığı 1950’li yılları, Gecelerin Ötesi (Metin Erksan,1960) filminin öncülüğünü yaptığı “toplumsal gerçekçilik” akımına mensup filmler izler. Bu akımın filmleri, sinemanın eğlendirici işlevine hizmet etmek yerine halkın yaşadıklarını olduğu gibi, sade bir üslupla beyazperdeye yansıtır.Bu makalenin temel iddiası ağırlıklı olarak 1960–65 yılları arasında varlığından söz edilen toplumsal gerçekçi sinema akımının bir parçası olarak Metin Erksan sinemasının “bireycilik” ve “modern bireyin yalnızlığı” temaları etrafında biçimlenmiş olduğudur. Bu çerçevede makale, Metin Erksan’ın 1963 yapımı Susuz Yaz’ının modernlik ve modernliğin görünen sonuçları temelinde kültürel çözümlemesini yapmayı hedeflemektedir. Yazının ilk bölümü, “modernlik” ve “bireycilik” kavramlarının Türkiye’de geçtiğimiz yüzyılda yaşanan toplumsal dönüşüm bağlamında tartışılmasına ve 1960’lı yıllardaki Metin Erksan Sinemasının bu bağlantı çerçevesinde genel hatlarıyla tanımlanmasına ayrılmıştır. Susuz Yaz’da suyu ve tarladaki korkuluğu “bireycilik” kavramı etrafında irdeleyen ikinci bölümün ardından son bölüm bir toplumsal kurum olarak aileyi tanımlamakta, modernliğin mahremiyeti ve aileyi nasıl dönüştürdüğünü ele almaktadır.