Bilinmedik bir kararlılığın gece kaldırımlarına takılıp düşüyorum bir zaman,
Hiç görmediğim bu şehir
Kaçarken şakaklarıma vurulup yan yatıyor rüzgar..
Esiyor Esenlerden…

Yine korkaklığın sahur sofrasında kaçıyorum hep bir şeylerden..
Elimde titreyen mermisi sürülmüş bir 14’lü..
Kovalayan kurşunlara kaçarken bile verilemeyen cevaplar..
Oysa yüreğim Denizlerin , Mahirlerin anısına yiğitti bugün..
Yoldaşlarımla dizilmiş bir sokak ateş çalıyor
Düşmanla dizilmiş bir sokağa..
Bense seyrediyorum gözlerimde vicdanımın tarifsiz hesaplaşması..
Elim tetikte..
Bazen sert bazen değil..
Bir şehir gerillası yüreğim kaldıramıyor aşkının miladını..
Ölümsüzleşmek an ve an yakın..
Ama diorum ya ölümlü olmanın nesi var..
Varsın unutulsun son nefesini verir vermez nefesi veren..
Aldığım anlar sana olsun ya.. Gocunmam..
Ben yine kaçarım..
Romantik devrimcileri okurum kitaplardan..
Ne unuturum İsmail’i karısının koynundan çıkartıp
Akyazı ‘ya ölüme süreni..
Ne de bir İsmail olurum ilerde okunacak kitaplara..
Bir kitap eksik çıksın yeterki tamamla sen beni..
Ben yine kaçarım içgüdülerimle beni sana uzandıracak güvenilir sokaklara..
Duvarlara yağan kurşunlar değmesin bana..
Bir kaç nefes daha alayım isterim gözlerinde
Bir dokunayım ya ellerine..
Bir bakayım
öpeyim bir bir
Açlıktan ölen , dişleri dökülen , etleri çürüyen dünya halkaları biraz daha bekleyebilir.
Darılmazlar bana ya..
Sen böyle bir güneş parçası iken..
Sen böyle bir ateş
Sen böyle sen iken..
Sığınırım liberalizme köle olmuş oportunist palavralara..
Anlamam uzun sürebilir marksizmin derin felsefesini..
Aynı hedefe farklı yollardan gidenlere benzerim..
Troçki’ye Mao’ya sonra Stalin beni ihanetle suçlar..
Benim devrimim çoktan başlangıcını yapmış..
Anlayamazlar.
Yüreğimdeki devlet mekanizmasını yukardan aşşağıya parçaladım
şimdi aşşağından yukarı tekrar örerim..
Biraz daha nefes alayım bir…
Hele bekle bir kaç kurşun daha aldatayım..
Che’ye inanmadığımdan değil..
Ama izin versin bana
Ben biraz daha Tristan olayım..

İki yol uzanır önümde
Ya sen,
Ya sen.