Sabah acelen vardır, kahvaltı bile edemeden atarsın kendini sokaklara, işe yetişeceksindir. Basarsın gaza, haydaaaa, önündeki adam (aslında büyük ihtimalle, hatta yüzde yüz kadındır) sol şeritten milim şaşmamacasına durmakta! pardon gitmektedir. Selektör yaparsın olmaz, korna çalarsın ı-ıh… Sol şerit onun egemenlik alanıdır. (*) OLMAAAAZZZ , kat’iyen yol vermez…
Yaşam koşturmacasına erken düştüğün sabahlarda on metre önünden yürüyen adam (insan müsveddesi) genzinden dolu dolu, zorlayarak, kanırtarak çıkardığı balgamı ağzındaki birikmiş tükürükle iyice şişirip senin duyacağını bile bile asfalta fırlatır (**):
HAAAAK TUUUUU
Zor bela zaman ayırıp (müdürünün sirke satan suratını çekmeyi göze alarak) saat dörtte Milli Kütüphanedeki söyleşiye katılırsın. Mustafa Şerif Onaran sözü bırakır, Rüşdü Asyalı, Metin Altıok’un o muhteşem şiirini okumaya başlar, aynı anda da önündeki iki salak kadın yüksek sesle ağdalı bir sohbete girişirler.
Siz de mi tanırsınız Mustafa Beyi?
-Üst komşumuz ayol, bak şu da hanımıdır.