Geldin nihayet. Kapıyı açtın anahtarınla… İçeri girdin. Aynı koridorda ilerledin ağır ağır.

Hiç şaşırmadın her şeyin bu kadar aynı olmasına. İstediğin an kaldığın yerden devam edebilirdin çünkü. Onca zaman hiç geçmemiş gibi aradan, daha dün ayrılmışsın gibi açıp kapıyı girebilirdin içeri.

Odanın kapısından girdin. Fasulye ayıklıyordum ben. Televizyon açık… Bir kadın feryat figan bağırıyor ekrandan. Canını acıtan biri var çünkü. Susmak bilmiyor.

Ben hiçbir şey söylemiyorum ama. “O kadar zaman nerdeydin?!” bile demiyorum. Sen kapıda dikilmiş, benden bir şeyler söylememi bekliyorsun. “Onca gün hiç yaşanmadı.” dememi… “Çocuklar her zamanki gibi kavga ettiler kahvaltıda. Okula geç kalacaklardı nerdeyse. Küçüğün ayakkabısı delinmiş. Bütün gün top koşturmaya ayakkabı mı dayanır?” Böyle şeyler söylememi istiyorsun sana. Henüz dün kapıdan çıkmışsın gibi…