Kuşadası’nda yaşayan bir arkadaşım (C) haber vermeksizin İstanbul’a gelerek beni bulduğunda, neden haber vermediğini sorgulamama gerek yoktu, çünkü 11 yıl önce cep telefonları bu kadar yaygın kullanılmıyordu ve insanlar normal telefonla aramak yerine şehirlerarası bir yolculuğu rahatlıkla göze alabiliyorlardı, hiç bir şey şu anki kadar karmaşık olmadığı gibi, ilişkiler de, durmaksızın didişmeye ve birbirini her anlamda iğdiş etmeye dayanmıyordu; fark etmiyordu, bir arkadaşın, dünyanın öbür ucundan bile habersiz gelebilir ve senin evinde istediği kadar kalabilirdi, ne gideceği zamanı önceden söyleme gereksinimi duyardı o, ne de sen sorardın… Senden yapmanı isteyebileceği şeyler için önceden her hangi bir yalakalık yapması ya da imada bulunması da gerekmezdi, normaldi şu: Yeşilköy’deki büyük fuar yerine açılan evcil hayvan fuarına gideceğiz, sonra İstanbul’daki bütün evcil hayvan dükkanlarını gezeceğiz, alacaklarımızı aldıktan sonra, sen beni Kuşadası’na götüreceksin, sonra ne yaparsan yaparsın… Rica ya da başka şeylere gerek olmaması, onunla aranda kaba bir üstünlük eksikliği varmış gibi algılanmazdı; arkadaşın bunu yapacağını düşünüyorsa sen de yapardın: öyleydi o zamanlar.
sosyal antropoloji hakkında tüm yazılar
okuyalım, okutalım…
Paga | 31 October 2005 00:19
Gerçek bir sanatçıya destek olma fırsatı
Paga | 25 October 2005 18:47
Sebebi sağlam…
Paga | 23 October 2005 20:41
hayırlara vesile…
Paga | 12 September 2005 23:34
Gel Bush, Gel Tony… Gel…
Paga | 12 April 2005 18:00
çember daralıyor
Paga | 12 April 2005 03:04
Hep söylüyorum: Ve yine… Hepimiz öleceğiz.