bildirgec.org

slnyrm hakkında tüm yazılar

HAFİF’TEN İÇMEDEN İÇERLEDİM İÇKİLERE!

| 26 September 2007 14:49

RAKI: absurd masallardan ödünç alınmış bir öcü gibiydi yüzün.
uzun uzadıya ve uzaya savrulurken teyellenmiş hüznüm aşkla tarandı tarator ömrüm.

ŞARAP: ahşap bir masada maşrapayla içerken
içerledim aşka ve sana ve hayta aylak hayata…
boyuna posuna ve çocukluğumu dağıtan
o kaba postuluna…
kalbimdeki kırık ukde hep aşşaa…

CİN: ecinni bir buluta tutunurken çatlamış damarlarım,
lifleri lif lif lamelif alaturka ihtirasıma sırnaşırdın.
meyvelerin aftos piyosu cin’sel, tin’sel ve feri alınmış
bir can’sel yıpranmışlığındaydı cin ayetlere kazıdığım masum
cinayetlerim…

KELEK HAYATIM

| 25 September 2007 13:47

rahibini arayan bir haç gibi geçtim sokaklardan müslüman mahallesinde.
bir ipekböceği yürüyor damarlarımda şimdi.
damarlarım atmıyor sen yokken bu kasabada,
labada toplayan haminnem elimden tutarken…

yalan, doğruların ıssız kalbi değil mi?
yalan, doğrunun üvey evladı değil miydi, yuvaları kerpiçten yapılmış çocukları esir/geyen yuvalarda?…

altına aldığın kezzaplı bir azaptı hislerim, yara bere ve tere içinde sereserpe uzanmaya çalışırken pirinç bakraçlara…
jules verne bir gecede john steinbeck sabahını yere düşürdüm kafka eskilerini afaki bir balmumuna kiralarken
yok pahasına…

MEFKUD, NE AYAKSIN OLM SEN?!

| 18 September 2007 13:06

dün hafif’e iki adet yazı gönderdikten sonra, ofisimin büro çalışanlarına göre dizayn edilmiş sert plastikten mamul zift karası sandalyesine kaykıldım ve düşündüm:
ne ayaksın olm sen mefkud?!
niçin yazıyorsun?
niçin hafif’e yazıyorsun?
yazmasan olmaz mı?
kime yazıyorsun?
yazmaktaki amacın ne?
kime hizmet ediyorsun?

pop-alaturka bir abdal mısın?
cemaat duygusu eksikliği mi seni boğan?
sanal cemaatlerin o tılsımlı, müphem çekiciliği mi?
sorular, sorulara tecavüz ede ede beynimde yol alıyordu.
ta ki, bir “beyin fırtınası” için gelen dahili telefona kadar…

ELLER DİVÂN’A, BİZİMKİLER…

| 17 September 2007 17:10

on dördünde bir divan şairi gibi şakımıştır ta uzak diyarlardan…
1842 doğumludur Charles Verne.
aşk şehri diye paris’i turlayanlar, eyfel’e çıkarken tur operatörleriyle, Verne’nin dudak uçuklatan şiir serüveninden haberdar mıdırlar?

tam anlamıyla deha olan bu “sıradışı” insan on bir yaşında fransızca şiirlerini yayınlattı.
şarkiyata duyduğu ilgi yakasına yapışmış, bırakmıyordu.
osmanlı’nın kuvvetli ayak sesi avrupa’yı inletirken Verne bu sesin tılsımına fazla direnemedi.
farsça şiirleriyle ışıldadı paris’ten…

H/İÇTEN H/İÇE MONOLOG

| 13 September 2007 16:52

yapay, yapmacık sade suya tirit ilişki biçimlerinin yorucu ve boğucu havasında soluk almaktan gına geldi artık!

gereksiz insanlar ayrımını ne zaman yapacağız?
herkese, her şeyin söylenmediğinin, yazılmadığının farkında değil miyiz?

ruhumun en karanlık ve loş kısımlarını açtığım biri olmamı küçümseyenler, hey!…

dinlerken ruhsal bir miraç yaşadığım, vücudumun derilerinin soyulduğu anları tatlı bir acıyla yudumladığım notaları sararken sararan saralı mevcudiyetime kayıtsız kalanlar…
kalamar suratlı ukalâlar!

SERBEST-İ SERENCAM THE HEADBEST!

| 15 August 2007 09:16

şehrin kanlı gürültüsü paçalarımdan akıyordu.
içine çekmeye çalışsa da şehir beni, jimi hendrix’in yırtıcı sololarını sümkürüyordum her tarafa.
sahtekar bir dilencinin önündeki plastik kaseye elli kuruş attım aletimin glansının sadakası niyetine…
iç bayan bir dua repertuarına başlarken topukladım.
ciğerine osurduumun dünyası!

kentli, meslek sahibi, batı kültürüyle donanmış sözde elit
tabakanın kasıntı karılarıyla bindim vapura…
işe gidiyorlar…
ikinci sınıf mevkiye girdim. orası tenha.
kanepeler tahta.
elit tabakaya mensup olduğuna iman etmiş bir hatun da girdi ikinci mevkiye.
belli ki, yeni ayakkabısının arkası topuğuna jilet atmış…
koyu güneş gözlüklerinin ardına sakladığı gözlerindeki
acıyı göremedim ama diet yapan vücudu
s.o.s. veriyordu.
çaprazıma, cam kenarına oturdu. başını kokmuş, rengi bok rengine dönmeye azimli denize çevirdi.
bütün bakışların üzerinde olduğunu sanıyordu besbelli.
en azından ben dikmiştim bütün organlarımı üzerine.
bir aydır cins-i latif tatmamış vücudum ufak bir dalga
hareketinde testisten boşalırcasına sulu semen yağacaktı…
bizimki, bacak bacak üstüne atmasın mı…
yırtmaçlar kırlangıç olmasın mı…
sivri uçlu tornavida ayakkabısının altında beyaz fiyat
etiketi görünmesin mi…
bu da yeni bir moda mı ne! etiketler sökülmüyor…
göstergeler imparatorluğu…
mishima barthes el ele!

TERKRAR!

| 13 June 2007 18:42

terk et, terkisine aldığın cüzzamlı hayatları
kurtul izbe ruhundan
ver kütür kütür kültürünü kiralık masalarda
mudileri sıska, apışaraları etli şu çakal patronalara
macunculara roman denmezdi ora’larda
roman, nobel’e sırnaşırken düzülen havalarda
çingene palamutu fingirdeşirdi fiyordlarda
amerika, salata olurken filolarla rusya’ya
cemil bey tam burada kanatıyordu melâli
terk etmeye can verdiğimiz köhne genelevi

RECAİ

| 21 May 2007 18:46

önce dişlerimi söktüm babamdan kalma kir pas içindeki kerpetenle…
sağ üstteki gemi azıya alan dişlerimi çekmekten garip bir zevk aldım. kanımın rengi bordo şarabı gibiymiş…
hidrofil pamuklarla tıkadım açtığım boşukları.
bir süre sonra yapış yapış oldu kanla…
çıkarıp attım klozete. birkaç yudum viskiyle oto-gargara yaptım. koydum dvd’ye!

dişlerimden yüzük yaptırmak için, bir akşam üzeri 250 gram kıyma isteyen müşterinin gözlerini oyan kuyumcu çıraklığı da yapmış kankam murat’ın ellerine teslim ettim alkole yatırıp temizlediğim dişlerimi.
sıkı bir muşta yaptı bana özel…

İNCİR ÇEKİRDEĞİ AYIKLAMA MAKİNASI!

| 18 April 2007 21:20

telefon çalar. Kadın ağzını açamadan Adam sinirden çıldırmış halde başlar haykırmaya…

A- kasa hesabı ha babam açık veriyor senin kıçımı başımı açıkta bıraktıran abuk sabuk harcamalarından!
üç kuruş para alıyorum zaten şu muhasebecide, bir de senin
reklam manyağı halinle olmadık ekstrelerle duman oluyoruz!

n’apıcan çikolata yapma makinasını yahu! pastacı mıyız anasını satayım!

gecenin birinde basınçlı araba yıkama makinesi siparişi vermek de neyin nesi ulan!
duyan da son moda bi arabamız var sanacak!
yokuşlarda aksıran tıksıran bir “serçe” için o makina alınır mı be kadın! neyse, elemanlara rezil ettin beni zaten!

GÖSTERECEĞİM CÜMLE ALEME!

| 13 April 2007 19:39

fodlamı almıştım. ufak ufak parçalar kopartıp kemiklerime yapışan mideme bir ıyd neşesi tattırmak istiyordum.
fodla katibinin işi kıyaktı. seferden yeni döndük.
halimiz perperişan.
şu fertute ne de anama benziyor…

sultan süleyman han daha ne yapacaktı yani!
elçiye zeval olmazdı ya… islama davet etti kefereleri. reddettiler.
cizyeye de burun kıvırdılar. kanlarınızda yıkanmak mı istersüz, deyu gürledi. aldırmadılar.

edirne’den estergon üç aydan fazla bir vakit aldı.
avusturya kefereleri muhkem bir kale inşa ettilerse de,
on iki günlük muhasarada işi bitirdik.
bense falya açmaktan bitap düşmüştüm. ellerim şerha şerha…