bildirgec.org

şeyh hakkında tüm yazılar

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ATATÜRKÇÜLÜK

| 24 July 2009 12:32

porttakal.com/haberim
porttakal.com/haberim
Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Atatürk

Ülkemizde yer alan şeriatçı ya da anti laik kısmın dışındakiler Atatürkçülük ekseninde toplanır.Şeriatçılar Atatürk,Atatürkçülük gibi kavramlara uzaktan uzağa bakarken Atatürk’ün gazilik sıfatına takmışlardır nedense ve bundan kendilerine pay çıkarmak isterler. Gerek şeriatçıların bu yönde tutumları gerekse aydın ve filozofzarın Atatürkçülük tanımıyla Atatürkçülük bir ideoloji olarak toplumda yerini almıştır.Bununla birlilkte bir örgütlenme de kendini göstermiştir. Atatürkçülüğün temeli 19 Mayıs 1989’da Muammer Aksoy tarafından Atatürkçü düşünce derneğinin kurulmasıyla başladı.Bu dernek kurulduktan çok kısa süre sonra Muammer Aksoy faili meçhul bir cinayete kurban gitmiştir. Ardından Çetin Emeç, Turan Dursun,Bahriye Üçok’da aynı biçimde öldürüldüler.Devam eden yıllarda 1993’te Uğur Mumcu, 1999’da Ahmet Taner Kışlalı,2002’de Necip Hablemitoğlu suikaste uğradılar.Yıllar sonra bazı tetikçiler teslim olsa da bu cinayetlerin kimliği hala belirlenemedi. Çünkü suikastçilerin arkasında derin devletin parmağı olduğu düşünüldüğünden kimlikleri henüz ortaya çıkmamıştır. Bu bakımdan şeriatçılar Atatürkçülüğü kendileri için hayati tehlike arzeden organ olarak görmüşlerdir.Bu nedenle kısmi Atatürkçüler yani yarı şeriatçiler farklı bir Atatürkçülük modeli benimsediler. Gerçek devrimler rafa kaldırıldı .Yıllar sonra aydınlarımız bunun gizliliği için yani devrimci ruhun yok edilişini saklamak için tören Atatürkçülüğünü benimsediler. Biliyoruz ki cumhuriyet mitingleri yapıldı. Binlerce insan sokaklara döküldü. Ancak sonuç ne?? Bunu nasıl adlandıracağımı bilmiyorum ama halkımız kanıyor .Oy almak uğruna herşey yapılıyor bu ülkede. Derin devler parmağı her yerde. Her istediğini kolayca yapıyor göz yumuyor olmadık yerlerden çıkıyor. Ama halkımız gene uyuyor. Bir bakıyorsun mafyayla ahbab, bir bakyorsun şeyhlerle dervişlerle.. Son kötü anlayacağınız…sON’ a yaklaştık. Uluslararası arenada Türkiye’nin bu imajı aleyhinedir ayrıca Türkiye mafya,çete ,suiskastlar ülkesi olarak lanse edilmektedir. Oysa biz ne öğrenmiştik.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE…..

Tarikatların Oluşumu

redstar | 11 July 2007 11:03

Tarikatların oluşumu İbn Arabi döneminde başlamıştır. İbn arabi gibi insanlar (el Cili hocası) Hint ve Yunan felsefelerinden etkilenerek yaşadığı topluma kendi inançlarını yaymaya çalışmışlardır. bınu da İslam ile bağdaştırmaya çalışarak islam dışı tasavvuf ve tarikatların oluşımuna zemin hazırlamışlardır. maaalesef bunuda islam dinin bir gereği, inanışı gibi göstererek topluma yaymaya çalışmışlardır. Özellikle kendilerini keramet sahibi insanlar gibi göstererek (gaybı bilme,aynı anda iki yerde bulunma, insanın kalbini okuma vb.) tamamen İslam’a ters düşen hatta küfre kadar götüren söz ve eylem içinde olmuşlardır. özellikle Vahdedi Vücud anlayışı yani herşeyin Tanrı oluşu gibi felsefi düşünceleri tamamen küfür içermektedir. bu anlayışla neye ibadet ederseniz edin tanrıya ibadet etmiş sayılacağından Firavun’un dahi mümin (inanan) olduğu gibi Kuran’a zıt bir düşünceye sahip olmuşlardır.Bu nedenle bütün dinler onlar için aynıdır.tanrıya ibadet ederler ve cehennemde azap görmüyeceklerdir.Bunların uzantısı olarak bazı şehler peygamberliğini ilan etmişler bazılarıda daha da aşırıya giderek gaybi bilgileri direk Allah’tan aldıklarını, gece rüyalarında peygamberle görüştüklerini, namaz kılarken aynı anda iki yerde olduklarını söylemişlerdi. hatta daha da ileri giderek peygamberlerden daha üstün olduklarını söyleyip gaybi bilgileri Allah’tan aracızız olarak aldıklarını peygamberler ise Cebrail (as) aracılığıyla aldıklarını söylemişlerdir.

Günümüzün şeh ve şıhlarıda Allah’u alem pek farklı değillerdir. İslam adına hareket ettiklerini söyleyenler İslam’a en büyük haksızlığı yapanlardır.bu nedenle oluşumlarına ve eylemlerine pek bazı güçlerce dokunulmaz. onlara göre zaten pasifleştirlmiş ve yönlendirilmişlerdir. Şeh veya Şıhhı kontrol altına almak demek ona bağlı olan birçok insanı kontrol etmek demektir. (wikipedia’dan alıntıdır) İster Nurcusu olsun, ister Nakşisi, dertleri ortaktır.. Şeriat.. şeriat ne demek derseniz ; anayasa yerine Kuran’ın “rehber” olarak bellenmesi, bilimin verileri ve hukukun ilkeleri yerine dinsel kuralların geçerli olması, din ve devlet işlerinin ayrı değil bir olması, yani her yerde dinsel kuralların geçerli olması, aklın ve bilimin öncülüğünde sınırsız araştırma ve eleştirme özgürlüğü yerine, İslami öğretiler gereği sorgulamadan-araştırmadan kayıtsız koşulsuz iman etme, farklı görüşleri yok sayma, özgür bireyler yerine “kul” olma, yani Arap ülkelerinde olduğu gibi, bilimsel hiçbir keşfin olmadığı bir ortamda yaşamaya mahkum olma, herkesin ve özellikle de kadınların katı baskılar altında tutulması demektir, yani bilimsel karanlık, kültürel karanlık demektir..

Günümüzde pek çok vakıf aracılığı ile gizliden bu yolda neferler yetiştirmek üzere insanlar etki altına alınıyor.. devlet üniversitelerinin içine kadar işlemişler..Ticari operasyonları olduğu için ürünleri bile satılmaktadır