bildirgec.org

seks işçiliği hakkında tüm yazılar

Fahişelik

fool | 20 April 2010 15:30

Eflatun: “Fahişeler erkeğin içindeki doymayan hayvanı besler.”

Fahişelik hiç kuşkusuz dünyanın en eski mesleklerinden biridir. Fahişeler tarih boyunca aşağılanmış, dışlanmış ve aynı ölçüde de vazgeçilmez olmuşlardır. Bu yönüyle bu kesinlikle ikiyüzlülükten başka bir şey değildir.

İlk önce; fahişelik nedir? Cinsel zevk için değil, karşılığında para gözeterek ve çoğunlukla hiçbir seçicilik göstermeden insan vücudunun kiralanması veya satılmasıyla cinsel ilişkinin gerçekleştirilmesine fahişelik denir. “Fahiş” arapça toplumsal ahlaka uygun olmayan demektir.

Fahişeliği suç olarak gören Fransız avukat Jean-Gabriel Mancini‘ye göre ise bir cinsel ilişkinin suç sayılabilmesi için bunun bazı koşullar altında olup bitmesi gerekir: zorlama, süreklilik, her önüne geleni kabul ediş, dolayısıyla seçim yapma yasağı, başla hiçbir geçim kaynağı bulunmamak ve son olarak da Justinyen yasasının sine delectu’su (zevk almama).

Toplumların kökeninde bugünkü anlamıyla fuhuş varolmamıştır. Fuhuş yapmak alışveriş yapmaktır. Oysa eski çağlarda kadın bu alışverişte akit yapan taraflardan biri olmadığı gibi, bu alışverişin bedelini alıp muhafaza eden de değildir. Aslında fuhuş tarihi, muhabbet tellalığının tarihiyle atbaşı gider.

Erkekten daha erkek; kadından daha kadın

kahramancayirli | 08 March 2007 09:13

Gece yarısını geride bırakalı neredeyse bir saat olmuş. Derece kesinlikle sıfırın altında, Cinnah Caddesi buz içinde. Çoğu insanın rahat yataklarında mışıl mışıl uyuduğu saatlerde, caddelerde müşteri bekleyen seks işçilerinden M.S.(28), A.T.(27) ve S.B.(34) ile bu işe neden mecbur olduklarını, yaptıkları işin zorluklarını ve geleceklerini konuştuk.
M.S.(28)
-Kaç yıldır bu işi yapıyorsun?
-Gaziantep’ten geldiğimden beri yani 6 yıldır. Kendimi bildim bileli kadın gibi hissediyordum ama asıl kararımı askerden döndükten sonra verdim. Bu işleri yapan, mahalleden bir tanıdığım vardı, sağolsun bana çok yardım etti.
-Yaptığın işten memnunmuş gibi konuşuyorsun…
-Ameliyat olduktan sonra bütün kapılar suratınıza kapanıyor. Bu işi yapıyorum yoksa aç kalırım. Kimsenin kimseye faydası yok.
-Ailen yaptığın işi biliyor mu?
-Evden kaçtıktan sonra babamla hiç görüşmedim, annemle ara sıra telefonda konuşuyorum. Fakat yaptığım işi bilmiyor ikisi de.
-Ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsun burada?
-En önemlisi can güvenliğimiz yok. Adam işini bitirdikten sonra basıyor tekmeyi. Kimin ne çıkacağını bilemiyorsun ki. İki hafta olmadı daha, bir arkadaşımı bıçakladılar. Polise, karakola gidince yarım insan muamelesi yapıyorlar bize. Onun için her birimiz kendimizin polisi olmak zorundayız.
Bir de müşteriler prezervatif kullanmayı genellikle reddediyorlar. Sırf bunun için normal fiyatın iki-üç mislini teklif edenler var. Bu işe başladığımda para daha tatlı gelirdi, tekliflerini kabul ederdim ama şimdi pazarlığımı baştan yapıyorum, şartlarımı söylüyorum.
-Bu işi kaç yıl daha yapabilirsin peki?
-En fazla on yıl çünkü 35-40 yaşını geçince müşteri bulmak, para kazanmak zor. Bak şurada 19-20 yaşında çıtırlar gelmiş, ben bile kartladım (gülüyor). Bir ev parası biriktirebildiğim an bırakmak istiyorum bu hayatı.
A.T.(27)
-Gelecekten beklentilerin neler?
-Hayatta kimseye güvenim kalmadı. Bana sahip çıkan, beni koruyan, kol-kanat geren birisi olsun isterdim. Dertlerimi anlatıp, omzunda ağlayabileceğim biri.
-Nerede kalıyorsun?
-Benim gibi çalışan iki arkadaşımla oturuyorum. Bak, çok pişmanım ben döndüğüme, gündüzleri yolda rahat yürüyemez oldum. Böyle pişman olacağımı bilsem asla cinsiyetimi değiştirmezdim.
-Ailen nerede şimdi?
-Doğma büyüme İstanbulluyum. Hayat şartlarının insanı nereye getireceği belli olmuyor. Dört yıldır anamın babamın yüzünü görmüyorum. Annem babam vaktinde benimle yeterince ilgilenselerdi, belki de buralara düşmezdim.
S.B.(34)
-Kaç yıldır buralardasın?
-Ankara’daki on ikinci yılım sayılır. Kaç sefer intihara kalkıştım da, son anda kurtardılar.
-Birikim yapabildin mi?
-Yok be, ne birikimi! Hala otel köşelerinde sürünüyorum, değişen bir şey yok. Biri benden küçük, diğeri büyük iki kardeşim var, zor bir yaşamım olduğunu, yaptığım işi biliyorlar. Onlar evlendiler, çoluk çocuğa karıştılar. Her akşam gidecekleri sıcak yuvaları, bekleyenleri var. Onlara çok imreniyorum.
-Bu işi bırakma şansın yok mu?
-Allah aşkına, bu saatten sonra kim ne yapsın beni! Gözaltlarım inmiş, basbayağı kırışmışım…Hem bıraksam, nereye döneceğim sanki, aç kalırım.