Arife günüydü. kuzguncuk mezarığına gitmişken, eski zaman güzeli çamlıcaya da uğrayayım dedim.
buralarda pek hatıralarım yok ama genede o muhteşem güzellikte kendi kendimle kalmanın zevkini yaşamak istedim..
ilahi bir manzara ve manalı manalı bakan bir boğaziçi; geçmişte, buralarda sevişip koklaşan, birbirlerine vefa ve sadakat yeminleri eden aşıklara bu dekorun verdiği hazzı başka ne verebilir ki? yaşmaklı, feraceli, yeldirmeli kadın selinin akın ettiği çamlıca.. erkeklerinin felekten nasiplerini alabildiği serin, berrak, şifalı aşkların aşk toprağı , ölmeyen hasret masallarının ve şarkılarının mekanı.. Bizler için geç kalınmış bir lezzetti, tadımlık… bu lezzet tepesinden mahrum olmak bütün hayat nazlarından yoksun kalmak gibi birşey olmalı..
Buradan ayrılmak, kendinizi beton yığını şehir girdabının içine yeniden yollamak, ölmeden ölmek gibi bir kasavet ve umutsuzluk veriyor insana..