bildirgec.org

roman hakkında tüm yazılar

Kimler bu ateşte yanmak isteyecek?

kahramancayirli | 09 September 2009 08:48

Ahmet Ümit, şu sıralar bir İstanbul romanı yazıyor. Ayşe Kulin yeni romanını bir yıl içinde yayımlıyor. İnci Aral ise Sadakat adındaki yeni romanını yazmakta şu sıralar. Mario Levi’nin yeni İstanbul kitabı şimdilik çalışma aşamasında. Daha önce de haberini verdiğim Murathan Mungan’ın yeni hikaye kitabı Eldivenler, Hikayeler iki gün sonra kitapçı raflarında olacak (Dünya Kitap – 04.09.2009)…

Çok sade; çok derin

kahramancayirli | 08 September 2009 09:37

Çok sade; çok derin

Kahraman Çayırlı

doganyayincilik.com adresinden eklenmiştir.
doganyayincilik.com adresinden eklenmiştir.

Kül Öykü dergisinde yayımlanan öykülerini ilgiyle takip ederdim. Ardından diğer edebiyat dergilerinde de sıklıkla ismini görmeye başladım. Tüm yazınsal türler içinde en çok öyküye yakışan sade bir üslubu var, Yavuz Ekinci’nin. 2005 Haldun Taner Öykü Ödülü’nü kazanan “Sırtımdaki Ölüler” 2007 yılı sonlarında Doğan Kitap’tan çıktı.

ilknokta.com adresinden eklenmiştir.
ilknokta.com adresinden eklenmiştir.

“Aynalar”, özgün konusuyla mutlaka ilginizi çekecek. “Yazgının Kitabı”, yaşadıklarımızla kaderi örtüştürüyor. Kitaba ismini veren “Sırtımdaki Ölüler” öyküsü, güçlü detaylarla beslenmiş; usta işi. “Dile Gelen Duvar”, adı üzerinde 202 yıllık bir duvarın tanıklıkları üzerine kurulu. “Silah”ta ise, iç açıcı olmayan anıları olan bir silah, öykü kahramanı. “Her Şey Bitti”, on iki senenin ardından hapisten çıkan bir adamı anlatıyor.”Bir An!”ı okumaya başlar başlamaz tanıdım, Ekinci geçen sene bir öykü gazetesinde yayımlatmıştı bu öyküsünü. Karşı cinsi başarıyla anlatabilmesi, o zaman da dikkatimi çekmişti.

Sait Faik’in ayak sesleri

2009 yılının kitabı

kahramancayirli | 27 August 2009 15:57

bilkent.edu.tr adresinden alınmıştır.
bilkent.edu.tr adresinden alınmıştır.

Yazın şarkısı bir geyikse, yılın kitabı, yılın en çok satan yirmi kitabı vb seçmeler de ilgilendiğim, ilgiden gebererek okuduğum, yaptığım diğer geyiklerdir. Ama bana 2009 yılında Türk Edebiyatı’nda pek bir hareket olmadı gibi geldi. Yaz hele, edebiyat ve yeni kitaplar için bomboş bir arsa. Verimsiz.

wowturkey.com adresinden alınmıştır.
wowturkey.com adresinden alınmıştır.

Ama ağustosu lanetlediğim kadar varmış, bakın eylül nasıl geliyor.
Murathan Mungan yeni öykü kitabı “Eldivenler, Hikayeler”i ile geliyor, ne mutlu.
Çok başarılı bir edebiyat kişisi, Sema Kaygusuz’un ikinci romanı, “Yüzünde Bir Yer”in, eli kulağında..
Hakan Günday, askerlik yapan erkekleri konu aldığı yeni romanıyla eminim listelerde üst sıralarda bulunacak. Kara edebiyatseverlere güzel bir haber.
Oya Baydar’ın yeni romanı Çöplüğün Generali, kitapevlerindeki yerini aldı ama ben onu da eylül kitapları arasına almak istiyorum. Haberimiz olsun.
Ayşe Kulin ise Türkan Saylan biyografisi üzerine uğraşıyormuş, Aralık ayında Everest Yayınları’ndan çıkacakmış..

Kitaplar da olmasa.

kahramancayirli | 26 August 2009 17:10

ages.caglar.ca adresinden alınmıştır.
ages.caglar.ca adresinden alınmıştır.

Hafta sonu ile iki gün yıllık izni birleştirdim ve bilinen netice: Yine işyerindeyim. Hiç para birikmiyor, hayatımı yazarak kazanamıyorum; bir mucize olmuyor. Ne yapabilirim diye düşünüp duruyorum. Ünlü birilerine öylesine çatmak işe yarayabilir belki. Hakikaten herkesin yapabileceği, sevebileceği işler var, keşke herkes bunları yaparak hayatını sürdürebilse. Benim bu evrakların içinde ne işim var mesela? Neyse her şeyde, her şerde bir hayır vardır diyelim şimdilik, başka bir şey yapamıyorum.

pis ağustos

kahramancayirli | 18 August 2009 16:13

photosmarval.org adresinden alınmıştır: Tabii ki ve sadece Dali.
photosmarval.org adresinden alınmıştır: Tabii ki ve sadece Dali.

İnsan birçok durum arasında gidip gelebiliyor. Sıkıyorsa işi bırakayım. Cevap: Cesaretim yok. Tayin iste, İstanbul’a git. İzmir’de mi kalacaksın İstanbul’a mı göçeceksin? Cesaret. Yok. Hadi bir hareket edeyim. Yok, masamdan kıpırdayamıyorum işte, biraz içsesler konuşsun değil mi?
Sonra millete akıl ver, sevmediğin işi yapma diye. Ben ne yapıyorum madem. Di mi?
Otur evinde yazını yaz. Öykünü yaz, şiirini yaz, birilerinin seni keşfetmesini bekle. Bir gün ben de sadece yazarak para kazanacağım nasılsa. Ömrüm yeter umarım.
Kendini işten attıracak bir şeyler yap. Ne yapabilirim? Bir düşünelim. Otuz sene düşün. İçsesler savaşsın. Ben bir tatile gidip geleyim yine yeni müzakere ederiz.
Otur not al. Öykün için, diyelim yazacağın büyük, kırmızı romanın için. Bu gidişle kırk seneye bitirirsin, mezarına koyarlar, kuşe kapaklı, kağıtlı. Öbür tarafta okurlarınla buluşursun.
İnsanlara hayallerini anlatırsın. Evrak aralarında roman okumaya çalışır ve tabii ki yakalanırsın, olur olmaz herkesle edebiyat sohbeti yapmaya çalış. Olmaz.
Bir noktada kırılmak gerek. Kırmak gerek. Nerede ve hangi parayla. Para yok.
Kısa zamanda çok para edinebileceğin bir şey düşün. Düşünmem lazım.
Allahtan radyolar, şarkılar, görüntüler, benzetmeler var. Hafifletiyor. Neyse ki.
Bu pis ağustos bitsin artık. Güz gelsin iş bitsin.

Aşk renk değiştirdi

kahramancayirli | 14 July 2009 16:55

Aşk renk değiştirdi
Kahraman Çayırlı

Olayın özü şu: Elif Şafak’ın pespembe Aşk’ı şimdi gri. Neden? Çünkü erkek okurlar yanlarında pembe roman taşıyamıyorlarmış. Rahatsız oluyorlarmış. Şafak ne yapmış, yayıncısıyla birlikte aldığı karar dahilinde “erkekler de yanlarında rahatça taşıyabilsinler” diye romanın gri kapakla yeniden basımına izin vermiş. Aklım almıyor.

gazeteturka.com adresinden alınmıştır
gazeteturka.com adresinden alınmıştır

Bir sanat eseri halkın önünde eğilip bükülmemeli. Sanat eseri insanlara yol göstermeli. Bu hataya Elif Şafak nasıl düşer? Bunca çok okunan bir yazarın “biraz tiraj kaybı”nı göze alıp, kitabın renk değiştirmesine engel olması gerekmez miydi?Şehrin Aynaları ve Siyah Süt hariç tüm romanlarını büyük bir hayranlıkla okuduğum bir edebiyatçı, Elif Şafak. Romanlarında onca karakteriyle toplumsal kalıplara hayır dedikten, toplumsal cinsiyet meselelerine dair güzel ve önemli cümleler kurduktan sonra oldu mu şimdi bu? Sanatçının bir adım önde durması gerekmiyor mu?Diyelim yeni bir roman daha yazdı, Şafak. Romandaki karakterlerin kimi diyalogları bazı kadınları ya da bazı çocukları utandırdı, onları da mı değiştirecek “okurlarını kırmamak adına”? Bu, romana çok büyük bir saygısızlık değil mi?Yazarın canı ister, kitabın kapağı, rengi değiştirilir, ona lafım yok. Ama siz bir romanı piyasaya sunduktan sonra, erkek okurlarım dışarıda yanlarında taşıyamıyorlarmış diye bir kitabın kapağını değiştirmemelisiniz. Bu çok kırıcı. Bırakın yanlarında pembe kitap taşımaya çekinen adamlar okumasınlar kitaplarınızı, ne çıkar?Pinhan, Araf gibi nefis, derinlikli romanların kalemine bu renk değişimini, sadık bir okuru olarak, hiç yakıştıramadım. Aşk renk mi değiştirdi şimdi?

domatessuyu.com adresinden alınmıştır
domatessuyu.com adresinden alınmıştır

Renkler çok önemlidir. Okuyabilene öyle ince şeyler söylerler ki..Çok fena ve derin bir taviz bu. Toplumsal cinsiyet mevzusu her yere elini, kolunu uzatmışken, şimdiye dek romanlarında kalıplarla mücadele eden bu büyük ve genç romancımızın düştüğü hatayı fark etmesini dilerim. Erkek gri, kadın pembe olmasın bu topraklarda artık. Yeter.

kinyas da bitti kayra da..

kahramancayirli | 13 July 2009 12:13

sacmodelleri.de adresinden alınmıştır
sacmodelleri.de adresinden alınmıştır
at.blogcu.com adresinden alınmıştır
at.blogcu.com adresinden alınmıştır

Dediğim kadar varmış. Heves Şiir Dergisi’nin yeni sayısında yayımlanan Birhan Keskin şiiri muazzam, çok hoş, çok zehir. Haberiniz olsun.
Turistas adlı bir korku filmi izledim. İnsanın yeni ülkeler görme hevesini kırıyor, korkutuyor. Epeydir korku-gerilim filmi izlemiyordum, özlemişim. Josh Duhamel arz-ı endam ediyor filmin başrolünde. 2006 yılının filmi, Brezilya ormanlarıyla tanıştıracak sizi..
Kinyas da bitti, Kayra da. Yaklaşık 600 sayfalık yer altı kültümüz. Helal olsun yazarına. 10 sayfa kısa öykü yazmaya gözüm korkuyor benim, aynı şeyleri tekrarlarım yeni bir şey yazamayacağım paniğine kapılırım vs diye, adam yazmış tuğlayı oturmuş. Hikayesi keyifli, dilindeki şiir keyifli. Tek itirazım kitabın kalın oluşu. 100-200 sayfayı geçti mi korkuyorum artık. Hakan Günday’ın ellerine sağlık. Kinyas ve Kayra’yı hiddetle öneriyorum. Tatile giderken alın yanınıza. Beğenmezseniz tatil dönüşü gelin kafama atın.
Geçenlerde bir arkadaşımla konuşurken söz Funda Arar’a geldi. Ben sıkıcı buluyorum Arar’ın yorumunu. Çok hareketli bir pop şarkısını bile ağdalı ağdalı söyleyiverecek gibi. Gözüm korkuyor. Kadın, insan olarak iyidir hoştur, orası ayrı. Ama ben Arar şarkısı duyunca kaçıyorum. Köşe bucak.
Sizin etrafınızda da milyon tane uyuz olduğunuz insan var mı? Benim var. İnsanın aklına kötü şeyler geliyor.
İnsanın yıldız olabilmesi için bir ışıltıya ihtiyacı var. Bir parıltıya. Ve bence bu ışık, Bengü’de yok. O yüzden isterse dünyanın en iyi şarkısını alsın parayla Serdar Ortaçtan. Bengü hiçbir zaman yıldız olamayacak. İyi bir pop şarkıcısı olabilir, sesi, yorumu iyi olabilir, ayrı. Ama kitleleri peşinden sürükleyemeyecek.

Kinyas ve Kayra

kahramancayirli | 09 July 2009 15:56

İsterim ki parıltılı kitap eklerimiz bilinmedik tanınmadık yayınevlerinden genç şairleri kapak yapsın. Yoksa hep aynı isimler kapaklarda, aynı isimlerle röportajlar.. Hep aynı “kitap”ı okumamızı istiyorlar aslında. Maalesef kitap ve edebiyat da paranın çevirdiği bir sektör..
Herkesin internet sitesi var. Bir ben eksik kaldım.
Aldığım ilk kaset Emel’in Faka Bastın albümüydü. Sonra kasedi kaybettim üstüne üstlük. Herhalde bin kez dinlemişimdir baştan sona sondan başa kasedi.
Her yıl kitap ekleri, dergileri okurlarına “yazın okunacak kitap listeleri” sunarlar. Daha düşük entelektüel düzeyli, kısa cümleli az edebiyatlı bu kitaplar güneş altında daha kolay okunurlar.
Hakan Günday’ın Kinyas ve Kayra isimli ilk romanını okuyorum şu an, epey kalın bir roman olmasına rağmen birkaç gün içinde yarıladım, müthiş akıcı, müthiş yaratıcı bir roman. Gündayla tanışmayanlar varsa özellikle öneririm. Sizin bu yaz ilk kitabınız Kinyas ve Kayra olsun mesela. Türk Edebiyatında yer altına bakan eserler pek okunmaz pek sevilmez, türü sevenler yabancı kült yazarların peşinden giderler. Günday iyi bir yer altı yazarına benziyor. Diğer kitaplarına da bakmalı..

asiller de o biçim aşık olur barbara cartland

nazokiraze | 09 June 2009 12:47

Kısmetse bu cumartesi taşınıyorum, ev değiştirme sebebiyle elden geçirme işleminden kitaplarım da nasiplendi, kimisi eşe dosta kimisi ihtiyacı olanlara çoğuda benim yanımda gelmek üzere kolilerin içinde yer buldu kendine. Her tür okurum ben Aziz Nesin’den Hüseyin Rahmi’ye kadar pembe dizi bulsam onu da okurum. Kitaplarımı toparlarken ciltli renk renk kitapları ne yapacagımı bilemedim, annemden kalma o kitaplar. Yıllar önce ya Kerime Nadir ya Barbara Cartland okurmuş onlar.

Evet Barbara Cartland kitaplarımı ne yapacagımı bilemedim hani şu her romanda lordlarla konteslerin, kontlarla mürebbiyelerin aşk yaşadığı, aristokratların at üstünde dünya güzeli leydilerle kesiştiği romanlar. Kimi insanın asla sevmediği, seveninin ise bambaşka dünyalara gittigini iddia ettiği soylu aşk romanları.