Kardeşler arası çekememezlik, kıskançlık, kin duyma gibi insani hisler, bir çok aile de varolan sorundur. Aile içerisinde ebeveyn tarafından sergilenen, ayrıcalıklı evlatlara ayrıcalıklı tutumlar, çocuklar arasında rekabete meyil vermektedir.

Türk örf ve adetlerinde kesim olarak ayırmak istemesem de doğuya doğru gidildikçe erkek çocuklarına daha imtiyazlı davranılmaktadır. Erkek çocukları yaşlılıklarının garantisi olarak görülmekte, kız çocuklarına karşı ”bugün yanımızda, yarın elde olur.” zihniyetiyle hareket edilmektedir. Kızın düşünceyi ifade etme, kendini ispat etme gibi çabaları yanıtsız kalır. Yurdumun genellikle kırsal kesimlerinde kızlar, annelerinin yüküne ortak olmak, iş adına rahatlatmak, erkek egemen dünyada kendilerine çizilen yolda ilerlemek zorunda bırakılıyorlar.

Bazı kesimler de aşırı disiplin, katı kurallar çocuğu hayatın kötülüklerinden korumak adına konulan yasaklar da itaatsizliğe ve kardeşler arası huzursuzluğa sebeb olmaktadır. Çevremize bakıldığın da ebeveynlerin ağızlarından ”asi çocuk, uyumlu evlat” diye kelimeler dökülür. Birbirleri arasında olan farklar alenen ortalığa saçılır. Anne baba ve çocuk üçgenin de kalması gereken uygunsuz fiiller ”aman utansın bir daha yapmasın” diyerek diğer üçüncü ve dördüncü derece akrabalara abartılı şekilde aktarılır. Diğer itaatkar,olması gereken gibi davranan evlat ise çocuğun gözüne sokulur. Tüm bu çabalar, ters etki yapar çocuk azdıkça azar.