bildirgec.org

İzlediğim filmler arasında, sonunu tahmin edemediğim filmleri paylaşmak istedim. İzlemek isteyenler olabileceği için, bunların arasında en beğendiğim filmleri kısaca anlatmak istiyorum.

ORPHAN (EVDEKİ DÜŞMAN)

ORPHAN (2009) ABD, Almanya, Fransa, Kanada

Film, şimdiye kadar izlediğim filmler arasında, sonuna en çok şaşırdığım filmdi. Filmi izlerken sonunun bu şekilde biteceğini tahmin etmek çok zor. Konusuna gelince; Kate (Vera Farmiga) ve John (Peter Sarsgaard), doğmamış çocuklarının ölümü nedeniyle sorunlar yaşamaktadır. Bu sorunları aşmak için bir çocuk evlat edinmeye karar verirler. Gittikleri yetimhanede Esther (Isabella Fhurman) adındaki küçük bir kız onları çok etkiler ve onu yanlarına almaya karar verirler. Ama filmin afişinde de yazdığı gibi Esther’de bir sorun vardır. Zamanla Kate, Esther’in sevimli maskesi’nin altındaki gerçeği görür. Eşine ve çevresindekilere onun gerçek yüzünü göstermeye çalışır. Eğer izlemediyseniz gerçekten tavsiye edeceğim bir film.

Casino Royale, Edge Of Darkness, The Mask of Zorro gibi yapımlardan tanıdığımız 1940 doğumlu Yeni Zelandalı yönetmen Martin Campbell‘ın yönetmenliğini üstlendiği bilim-kurgu filmi “Green Lantern“, ülkemizde 2011, Temmuz ayında vizyona girecek. Green Lantern adlı çizgiroman serisinden uyarlanan filmin senaryosu Grerg Berlanti, Michael Goldenberg, Marc Guggenheim ve Michael Green tarafından yazıldı. 150 Milyon Dolar gibi bir bütçeyle çekilen filmde Kanadalı aktör Ryan Reynolds, “Gossip Girl” dizisi ile tanınan Blake Lively, Peter Sarsgaard, Temuera Morrison, Mark Strong, Jon Tenney ve Mike Doyle giibi isimler yer alıyor.

60’lı yıllarda büyümeye yüz tutmuş bir genç kızın kadınlığa geçiş döneminde gerçek hayatla karşılaşmasının hikayesi “Aşk dersi”. Yönetmenliğini Loney Scherfig’in yaptığı “An Education“un başrollerini sinemanın yeni yüzlerinden biri olan Carrey Mulligan ve Peter Sarsgaard paylaşıyor. Ben ikisini de çok beğendım ve rollere yakıştırdım.

Konu şöyle ki; jenny (yani carrey) gayet başarılı lise öğrencisidir ta ki yagmurlu bir günde David’le tanışana kadar. David, kendisinden bir hayli büyük, yahudi, ne idüğü belirsiz bir tip olmasına ragmen kolayca jenny’i kendisine aşık edip, ailesine kendisini kabul ettirmeyi başarıyor.
Başlarda “peri masalı” gibi olan, sevdiği adamla Paris’e gitmeyi, dünyayı dolaşmayı planlayan jenny kolayca okul hayallerinden vazgeçiyor ve Oxford’u elinin tersiyle itiyor. Fakat bu rüyadan uyanması fazla uzun sürmüyor.
Aslına bakarsanız klasik bir konu, fakat işlenişi yine de güzel.
Ders verici bir yan var filmde, bakın hayat toz pembe değil gibilerinden.
Ben en çok kostümleri ve müzikleri sevdim.
Sonuc olarak sizi doyuracak bir film, olaganustu dıyemem ama yıne de seveceksınız.

• 

  1971 yapımı Willy Wonka and the Chocolate Factory adlı filmi biliyor musunuz? – Hatırlamayanlar için Johnny Depp‘in Charlie and the Chocolate Factory adlı filminin adresini verelim –

• Bu hafta vizyona girecek filmlerin fragmanları -üzerine tıklayınız-:
1. Despicable Me – Predators – The Kids Are All Righto – Winnebago Man

• James Cameron‘un nacizane filmi Avatar‘ı 350 Milyon $’a yapmış.

• Batman 3, 2011 Nisan’ında start alıyor.

• Nicolas Cage‘ın yeni filmi The Sorcerer’s Apprentice‘ın yeni bir posteri yayınlandı.

• Başrollerini Gossip Girl‘den tanıdığımız Blake Lively, Peter Sarsgaard ve Ryan Reynolds‘un paylaştığı ve çekimleri süren Green Lantern filminin set görüntülerini izleyebilirsiniz.

• Matrix‘ten tanıdığımız Laurence Fishburne, Contagion adlı filmin kadrosuna dahil oldu. -Rolü Dr. Ellis Cheever-

– ^ – Önceki Haberler – ^ –

Orphan

İspanyol Jaume Collet-Serra’nın yönetmenliğini yaptığı 2009 tarihli Amerikan yapımı ”Orphan” (Evdeki Düşman) filminin başrollerini Vera Farmiga, Peter Sarsgaard ve Isabelle Fuhrman gibi isimler paylaşıyor. Senaryo ve hikaye ise David Johnson ve Alex Mace’a ait. Genç bir çift olan Kate ve John, yeni doğacak olan bebeklerinin doğum sırasında beklenmedik ölümüyle sarsılırlar. Bir süre sonra normal hayatlarına geri dönmek ve doğmamış çocuklarının yerini doldurmak için evlat edinmeye karar verirler. Yetimhanede diğer çocuklardan ayrı bir odada resim çizen, şarkı söyleyen ilgi çekici ve son derece akıllı görünen Esther’den etkilenirler. Ve onu evlat edinmeye karar verirler. Garip giyimi ve farklı duruşuyla daha en başta çiftin diğer çocukları tarafından dışlanan Esther zamanla evdeki herkesi etkisi altına almaya başlar. Esther’in bulunduğu çevrede olan garip olayların artmasıyla Kate, küçük kızda doğru olmayan bir şeylerin olduğunu farkeder. Ancak bu durumu kocasına inandırmakta zorluk çeker. Olaylar daha ciddi boyutlara varıp ailedeki herkesin hayatını tehlikeye soktuğunda Esther’in göründüğünden farklı olduğu anlaşılacaktır.

Orphan

garden state

dizilerden aşina olduğumuz zach braff‘ın ilk defa yönetmen koltuğuna oturduğu filmi garden state‘in senaryosu da kendisine ait. braff ilk filmi olmasının da etkisiyle olsa gerek müzikleri de kendi oluşturduğu seçkiyle kotarmış.

garden state

restoranda çalışarak oyuncu olmaya çalışan ve metropolde steril bir hayat yaşayan andrew, annesinin cenazesi için kasabasına kısa bir süreliğine de olsa geri döner. aile ilişkilerinin zayıf olduğunu babasından gelen telefonla filmin başında kavradığımız andrew’ın hikayesini ise kasabada babasıyla olan münasebetlerinden kavrarız. evden niye koptuğunu ise bu zorunlu ve kısa ziyarette bize aktaran film, andrew’un şehre dönünceye kadar kasabadaki arkadaşları, katıldığı bir parti ve edindiği yeni arkadaşıyla atıldığı macerayı bize aktarıyor.