Ryan Rodney ReynoldsDoğum Günü : 23-10-1976Bazı oyuncular vardır yetenekleri ya da yüzlerine çok fazla dikkat etmezsiniz ama işini düzgün yaptığı için bir teşekkürü hak ederler sizden. Onun oynadığı rol aklınızda kalır; ama kim olduğu umurunuzda değildir, 5 yıl sonra karşınıza harika bir filmle çıkar, başrol oynamaya başlar ve herkesin ilgisi bir anda ona çevrilir, çok büyüklerle kıyaslanır ve yavaş yavaş onlardan biri olur. Kariyerinin zirvesine ulaşır. Çok fazla belaya bulaşmazsa, özel hayatında çok büyük hatalar yapmazsa, örneğin kokain ile yakalanmak gibi, o zaman kimse onu yerinden indiremez, Bradd Pitt bu kıyasa uygun düşer Herkes bir “Fight Club” daha bekliyor olsa da o “Babel” ile işini yürütüyor, yorgun rollere, pasif kahramanlara kendini hazırlıyor. Belki eski ilahlardan olmayacak ama yinede kimse ona “sen bittin” diyemeyecek,İşte Ryan Reynolds‘ın kariyerinin tamda bu aşamasında olduğuna inanıyorum, İleride belki bir süper kahramanı oynayacak ve biz ona ben bu adamı “Just Friends” filmden hatırlıyorum kendisi tombul bir şişkoyu oynuyordu diyeceğiz. Zaten biraz biraz ilk bahsettiğim rollerde oynamaya başladı Blade: Trinity (2004)deki Hannibal King karakteri buna örnek olarak gösterilebilir, ayrıca 2009 yılında “X-Men Origins: Wolverine” filminde Wade Wilson / Deadpool rollerini canlandıracak. Yani Gümbür gümbür ilerliyor yaşıda müsait bir ara yıldızı parlayan yok yeni Brad Pitt bu dedirten Jude Law’dan daha etkili bir ilerleme seziyorum, onun gibi verimsizleşmedi çünkü.Kendine has bir oyunculuk tekniği olan bir oyuncu “Chaos Theory”deki Frank Allen karakteri ile döktüren özellikle kromozom testi sonuçlarını doktordan dinlediği sahnedeki tepkileri oyunculuğunun derinliğini göstermesi açısından harika bir sahne, kusursuz rahatlık sunuyor size.

Kendini çok kolay değiştirebiliyor “The Amityville Horror” filmindeki kötü adam benzeri oyunculukları ile sönük filmlerde bile onun rolünü yine biraz parlıyor.Bir solukluk filmler vardır hani onları DVD ve televizyonda izlemeye bayılırız, işte öyle rolleri çok oynamış ve bu filmleri öyle iyi seçmiş ki ileride “bay mükemmelleri” oynadığında kimse geçmişten bir çamur atarak onu rahatsız edemeyecek. Belki abartı olabilir ama “Just Friends” ile Eddie Murphy’e bile meydan okuyabilecek seviyede oyunculuk göstermiş.Onun izlediğim filmlerindeki rollerden biraz bahsedersem sanırım beni anlarsınız. çünkü karşınıza sürekli farklı bir tip olarak çıkacak ve üst üste 3 filmini bile izleseniz (ben izledim) aynı adam olduğunu anlamayacağınız değişiklikler yapıyor ve sizi sıkmadan filmlerini izletiyor.Karizmatik rollerinin en etkilisi ve dramatik olanı Smokin’ Aces (2006) (Tehlikeli As’lar.) Richard Messner” filmdeki seyirciyle Ajitasyon kurabilen tek karakterdi, bu harika filmin, en harika oyuncusu oydu, güvenebileceğiniz bir polis arıyorsanız o benim dedi. Filmdeki kargaşa ve aksiyon onun yüzündeki gerilimle veriliyor işlerin ters gideceğini ifadesiyle çok iyi bir şekilde açıklıyordu.Foolproof2003 (Kusursuz),şimdiye kadar izlediğiniz en güzel banka filmi olabilir, üstelik adam mükemmel banka soyguncusu size bir sigortacı kimliğiyle sunar. Sinsi bir zekâ ve “aslında böyle oldu finallerinin” filminde bay muhteşem kendini gösterir.Romantik komedilerde ise iki filmi öne çıkıyor bence bunlardan ilki:Definitely, Maybe (2008) Film Romantizme başlamadan önce kendinizi Amerika siyasi tarihinde Bill Clinton’un seçim dönemi içinde bulursunuz. Daha Sonra Little Miss Sunshine filmindeki muhteşem çocuk “Abigail Breslin” ile baba-kız rollerinden beklide en sıcak ve samimi diyaloglarına hayat verirler, dramatik adamı oynar ve komedi isteyenlere de hazinesindeki pırlantalardan bir kaçını sunar, aslında film de hüzünlü biri olduğunu anlamanızı ister.

Çok yumuşak ve naif bir filmdir. Liseli bir Erkek birlikte bu filmi izlediği bir bayanla etkileşime kolayca geçebilir. İlk film randevuları için iyi bir filmdir.İkinci romantik komedisi ise “Chaos Theory”diyebiliriz. Ona eşlik eden oyuncuların rollerini oynama kabiliyetlerinin çok düşük seviyede olması filmi biraz düşürse de Ryan gerçekten güzel bir iş çıkarıyor, akılda kalacak şekilde güzel sahneler üretip oyunculuğunu coşturuyor. Filmin sonunda bayanlar ve erkekler haraletli bir şeilde kadın-erkek ilişkilerini sorgulayabilirler.Sıralamanın dışında bahsetmek istediğim son film ise;“The Nines” Hani şizofren filmleri vardır, çoğu büyük aktörler bu rollerde kendini denemiştir çoğu başarısız olmuştur ama kariyerlerinde sırıtmaz, ben özellikle Johnny Depp’in şizofren filmini (isim vermiyorum yoksa hangi filmde şizofren olduğu anlaşılır.bilenler tıklasın ???) en kötü performans olarak hafızama yazdım, hatta ondan sonra “Robert de Niro”nun *****filmi gelir. The Nines filmi sizi bu sıkıntılardan kurtarır ve ne işlediği belli olmayan yerlere sizi götürür.Bir şizofren filmi değildir ama onlara benzer,sonu kestirilemez,şaşırtır ve film daha önce izleyen biriyle izleseniz bile izleyen filmin sonunu siz izlemeden size anlatamaz.Ryan Reynolds sizi garip yerlerde dolaştırır ve vermesi gerekeni verdiğini düşünüp filmi tamamlamanızı sağlar.fena bir film değildir.

Özel hayatınla ilgili temel bilgi bizim kuşağımızın Starlarından (80 kuşağı)biri olan Alanis Morissette bacımızla yaşadığı ilişkidir.Karın kasları ve karizmatik yüzü ile yeterince ilgi gören biri olduğunu söylememe gerek yok heralde,gerçekten güçlü bir fiziğe sahip;fakat onda da Brad Pitt kanı var gibi. Oyunculuğunun hiçbir zaman önüne yakışıklılığını çıkarmayacak gibi.

Ayrıca “Two guys and a girl in a pizza place (1998-2001)” Berg karakteriyle çok iyi işler çıkardığını ve kariyerindeki önemli işlerden birininde bu olduğunu belirtmek gerekir.