bildirgec.org

orhan kemal hakkında tüm yazılar

banknotunuzda kim var?

kahramancayirli | 10 July 2009 15:27

Geçenlerde bir 10 TL’lik banknota dikkatle bakarken fark ettim kendisini. Cahit Arf’ı. İyi bir matematikçinin hayatını kaleme almaktansa, başka noktalar üzerine kafa yormak istedim önce. Bir banknotun üzerinde resminizin olduğunu düşünsenize, ilginç değil mi?
Tarih boyunca birçok büyük hükümdar paraların üzerindeki yerlerini aldı, ama bir matematikçiyi o kağıt parçasında görünce garip ve iyi hissettim kendimi. Devamı gelir mi ya da başka sanatçılar, ünlü isimler paralar üzerinde yer alırlar mı? Mesela üzerinde Sezen Aksu’nun resminin yer aldığı 5 TL’lik banknotlarımız olur mu gelecekte?
Ya da bir yazar, önemli bir müzisyen, başarılı bir diplomatımız?…Orhan Kemal’i görür müyüz bir para üzerinde?
Kış olsun istiyorum bir de, hava İzmir’de çok sıcak…

ÜÇ KEMAL

nacak | 12 June 2009 10:23

Yaşar Kemal ile tanışmam ortaokul yıllarında oldu.Yazarın Varlık roman ödülünü aldığı İnce Memed isimli romanını çok severek okumuştum.İnce Memed’in şu an kaç cilt olduğunu bilmiyorum ama o zaman 2 cilt halindeydi. 2 kalın cilt. 3. ve 4. ciltleri de var sanırım. İkisini de bir solukta okudum heyecanla. İnce Memed romanına felsefi bir bakış açısıyla yaklaşmak isterdim lakin sizi bunaltmaya hakkım olmadığını düşünmekteyim. Lisede edebiyat hocam 3 Kemal’i dilinden düşürmezdi. Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir. Ben de onların adını hiç unutmadım. Mıh gibi kazımış beynime demek . Kemal dedin mi başlarım saymaya. Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Kemal Tahir.İnternette dolaşırken bir gün bizim edebiyat hocasının adına rastladım. Yanında da öykücü yazıyordu. Yaşar Kemal’ e dair övgülerini bir bir sıralamış gene yazısında da. Kendisi de Yaşar Kemal’e çok benzerdi zaten. Akrabası mı acaba diye düşünmüşlüğüm çoktur. Tevekkeli değil körle yatan şaşı kalkar demişler. Bizim hocada Yaşar Kemal’ le yatıp Yaşar Kemal’le kalktığından olsa gerek ona benzedi belki. Konuyu daha fazla sulandırmadan başlayayım ben en iyisi.

Asıl adı Kemal Sadık Göğceli olan yazar Osmaniye’nin Hemite köyünde doğar.(1922.Bazı yerlerde 1923’e kadar çıktığı oluyor bu tarihin) Benim onu ortaokul sıralarında okumaya başlamam gibi o da yazmaya ortaokul sıralarında başlar. Ortaokul son sınıfta okulu bırakması gerekir. İlkokuldan sonra eğitim hayatını sürdürdüğüne dair bir kaynak bulamadım. Bu üzücü oldu. Kaynak bulamamak değil tabi üzücü olan. Gerçi ilk eşi Tilda’nın ölümünden sonra Harvardlı Ayşe Semiha Baban’la evlenmesi takdire şayan. Kimilerinin deyimiyle de Yaşar Kemal doğal Çukurova mezunu. Kanaatimce üniversite eğitimi olmazsa olmazlardan olsa dahi ilkokul mezunu olup da kendini gerçekten yetiştiren insanları da tebrik etmek gerekiyor. Üstelik yazar küçük yaşta gözünün birini kaybediyor. Ama gözünü yıldırmıyor hiçbir şey. Belli ki yaşadıkları onu hayata daha da bağlamış. İlk eşi Tilda’ nın ölümünden sonra kendisini yazarlığa verdiğini söyler zaten Kemal. Babasını ise 5 yaşında kaybetmiş. Camide namaz kılarken babasının öldürüldüğüne bizzat şahit olmuş. Gerçekten acı bir olay. Amelelikten öğretmenliğe uzanan bir meslek hayatı var yazarın. Amele lafını çok üzülerek, mecburen ve de Wiki’ den aşırarak kullandığımı burada açıklama lüzumu hissediyorum.

on yedi ilinti

kahramancayirli | 06 June 2009 11:31

1-Haziran da geldi. Haziranda yılandan, ramazanda imamdan korkacaksın, der eskiler. Çok sıcak, hava.
2-2006 Cemal Süreya Şiir Ödülü’nü kazanan “Çok Tanrılı Sular” adlı şiir dosyası, Komşu Yayınları’nca yayımlandı. Kitabın yazarı Kaan Koç, 86 İstanbul doğumlu. Ve halen Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğrenci. Epeydir dergilerde ismine rastladığım bir genç. Bir an önce okumalı.
3-Şu ana dek okuduğum kitapların arasında en güzeli hangisiydi? Bu soruyu çok defa sordum kendime. İlk sorduğumda içimdeki yanıt: Orhan Kemal – El Kızı idi. Belki de insan küçük yaşlarında kitaplardan daha fazla etkileniyordur. El Kızı’ndan gerçekten çok etkilenmiştim, belki bir de yanında Yaşar Kemal – Karıncanın Su İçtiği (Bir Ada Hikayesi 2)’nin ismi anılabilir. Yaşar Kemal’in dili su gibi hakikaten. İnsan o kalın kalın, karınca duası gibi küçücük harflerle basılan romanları nasıl bitirdiğini çözemiyor. Edebiyatın büyüsü de bu.
4-İhsan Oktay Anar’ın bir internet sitesi var artık. Yeni açılmış olmalı, çünkü ben google’da sık sık Anar’ı arattırıyordum. Belki yeni bir gelişme, bir kitap vs. Anar’ın tavrı çok hoş. Beş güzel kitap yazdı, tek röportaj yok. Edebiyat büyülü kalmalı. Bir de diğer yazarlara bakın, aynı soruları aynı yanıtları tekrar tekrar tekrar… İnsanda kitap okuma heyecanı kalmıyor. Allahtan şairler böyle değil. Yoksa şiir de okunmazdı.
5-Aylin Aslım’ın yeni albümünün ilk klibi “Sen mi” şarkısına geldi. Daha sert bir müzik, ama sözleri sevmedim (sözleri bayat bence şarkının). Şarkıya da alışamadım daha. Mtv Türkiye’nin sitesinde var, klip.
6-Metis Yayınları’nın internet sitesinde gezerken Ahmet Güntan’ın bir şiirine rastladım. Bence çok etkileyici ve çok öz. Buraya alıntılamak istemedim, isteyen adresten okur, diyerek. Epeydir hiçbir şiirden bu denli etkilenmemiştim.
7-Dün gece yağmur yağdı. Evin tüm pencerelerini açtım, yağmur kokusu içeri doluştu. Yağmur kokusuyla uyudum.

Çok zor, çok despot: Yavuz Turgul

kahramancayirli | 27 April 2009 17:35

züğürt ağa
züğürt ağa

Çok zor, çok despot: Yavuz Turgul

Kahraman Çayırlı

Ne kadar da sert! Bozar etrafındakileri. Hatta ağlatır. Kimselere röportaj vermez. “Vay be, konuştuk onunla, konuştuk işte” diye çığrınırlar onunla röportaj yapabilenler. Zor adamdır vesselam.

Sultan filmini izlemeye başlayıp da bırakabileniniz var mı? Türkan Şoray’ı, Bulut Aras ve Şener Şenle buluşturan mükemmel öyküyü, o sert adam yazdı işte… Derken Çiçek Abbas’ı da yazar, ilk kez yönetmenlik koltuğuna oturduğu “Fahriye Abla” gelir sonra, “Züğürt Ağa” (senaryosunu yazdı-Nesli Çölgeçen yönetti), “Muhsin Bey“, “Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni“, “Gölge Oyunu“, “Eşkıya” , “Gönül Yarası” ve nihayet “Kabadayı”…

fadik sevin atasoy- zeynepin sekiz günü

kahramancayirli | 20 November 2008 11:42

çok başarılı bir genç oyuncumuz
çok başarılı bir genç oyuncumuz

ilk olarak o şimdi mahkum’da ismini bilerek izlemiştim onu. hakikaten iyi oynuyordu. altın portakal jürisinin gözünden kaçmadı neyse ki. ve daha ilk filmiyle prestijli bir sinema ödülünü evine götürdü.
ama esas burada övmek istediğim performansı zeynepin sekiz günü ile ilgili. fadik sevin atasoy gerçekten döktürmüş. çok iyi. çok abartısız. altın portakalda adaydı yine en iyi kadın oyuncu dalında ama muhtemelen üstüste gitmesin diye ödül bir başkasına verilmiş olabilir. 19. Ankara Uluslararası Film Festivali 2008 En iyi Kadın oyuncu ödülünü kazandı neyse ki. sonuçta ödül bir oyuncunun, sanatçının iyi ya da kötü olduğunu göstermez ama sanatçıya şevk verir, yaptığı işin önemli olduğu hissini pekiştirir. bu açıdan önemli.
a bir de aklıma geldi. orhan pamuk’un nobel ödülü alması için “erken aldı” vb yorumlar var. oysa tam aksine. tam vaktinde bence. ama türk edebiyatında pamuktan daha fazla nobel edebiyat ödülünü hak edenler yok mu, var elbet. şair seçimlerim kendime kalsın ama yaşar kemal ve orhan kemal, şimdi bir anda aklıma gelmeyen başka iyi isimler. ama olay, yurtdışında da okunmak sanırım biraz (hoş ödülü bu yıl kazanan le clezio’yu amerikada birçok köşebaşı eleştirmen dahi okumamış ama bilemeyeceğim artık). konu dağılmadan nobel tartışmasını burada yarıda keselim. bu yazının odağı fadik sevin atasoy’u zeynep’in sekiz günü performansı ile övmekti çünkü. uzatmadan. atasoy çok çok iyi. sırf bu başarılı genç oyuncumuzun nasıl iyi oynadığını izlemek için bile tekrar tekrar izlenmeyi hak ediyor, film.

BEREKETLİ TOPRAKLAR ÜZERİNDE

Ahmetcandemir | 07 May 2008 09:42

30 Yıl Sonra Gelen Bir Film “Bereketli Topraklar Üzerinde”

Bereketli Topraklar Üzerinde 30 yıl önce çekildi ama yasaklandığı için bu hafta seyirciyle buluşuyor. Etkili bir doğu hikayesi olarak karşımıza çıkan film gerçekten ilgi çekici. Filmin 30 yıl boyunca yasaklı olmasının bence hiçbir anlamı yok çünkü bu tür yasaklarla düşüncenin önüne geçemezsin, sanatın önüne geçer yeni cevherlerin çıkmasını öldürmüş olursun.

murathan mungan büyümenin türkçe tarihi

kahramancayirli | 23 January 2008 16:22

insanı ne büyütür? edebiyat, biraz sinema, iyi müzik az biraz da…tabii bir de bu büyüme listesine “acı”yı eklemek gerek…

murathan mungan’ın seçkisi “büyümenin türkçe tarihi”nden bahsetmenin tam sırası..

Refik Halit Karay, Ömer Seyfettin, Sait Faik, Sabahattin Ali, İlhan Tarus, Orhan Kemal, Cihat Burak, Vüs’at O. Bener, Oğuz Atay, Osman Şahin’in öyküleri hakkında Füsun Akatlı, Selim İleri, Fatih Özgüven, Cemil Kavukçu, Ayfer Tunç, Hasan Ali Toptaş, Sırma Köksal, Sema Kaygusuz, Faruk Duman, Necati Güngör, Jaklin Çelik ve Nurdan Gürbilek yazmışlar.

Gelin Başı-Seray Şahiner

kahramancayirli | 24 October 2007 13:46

tüm edebiyat çevreleri aynı ismi konuşuyor bu sıralar hep..

çok, çok genç bir öykücü o. henüz 23 yaşında.

Seray Şahiner

Can Yayınlarından çıkan ilk kitabı Gelin Başı ile onlarca olumlu eleştiri topluyor edebiyat eleştirmenlerinden..

hayatınızın kitabı hangisi?

kahramancayirli | 24 September 2007 13:48

hayatınızın kitabı hangisi?

en çok etkilendiğiniz, kendinizi karakterleriyle özdeşleştirdiğiniz kitap var mı? Hangisi?

mesela benim El Kızı-Orhan Kemal’dir.

Küçük insanların büyük öyküleri

kahramancayirli | 16 March 2007 15:52

Kocakafa Sait’i, Makara Hasan’ı, Hidayet’i özlemişim. Üçünün annesi de işçi, üçü de babasız; beş, altı, yedi yaşında bu üç kafadarın ortak paydalarından biri de Sütlüce’den bıkmış olmaları. En son ortaokuldaki Türkçe kitabımda bıraktığım “Üç Arkadaş”la yıllar sonra yeniden karşılaşıyorum. Senelerdir görmediğiniz eski bir dostunuzun aniden karşınıza çıkıvermesinde olduğu gibi heyecanlanıyorum.Epsilon Yayınevi, Orhan Kemal’in öykü ve romanlarını yeniden yayımlamaya devam ediyor. 1958 Sait Faik Hikâye Ödüllü “Kardeş Payı”nı sundular bu kez okurlara. On yedi kısa öyküden oluşan “Kardeş Payı”, kitaba ismini veren, hamalların dünyasında gezindiğimiz öyküyle açılıyor. Ekmek parası peşindeki hamalların en aptalı Siverekli, nefes nefese girer kahveye. Kahvede oturan hamalbaşından depoda yadırgı hamallara iş başı yaptırmalarının hesabını sorar. Oysa tonu iki buçuk liradan pazarlık edilmiş, ertesi gün iş başı yapılacak. Var mı böyle oyun bozmak!…Karınlarını doyurmaya çabalayan hamalları anlatarak başlayan kitap, dünya kadar eşya yüklü kocaman bir kamyonun seyrüseferiyle sürüyor. İri burunlu kamyon sahibiyle yirmi beşlik şoför, kel dağlar arasında yol alıyorlar. Eczane kızları, gece gizlice mutfağa sızmaya çalışan büyükbabalar, kırmızı mantolu kadınlar, kenar mahallenin birbirlerini çekemeyen dedikoducu hanımları… Velhasıl, küçük insanlar ve işçileri anlatıyor yine, Orhan Kemal. İçerden yani mahpustan öyküler de var ayrıca.Kızına toz kondurmayan Fehime Hanım’ın kızını anlattığı “Çirkin”, kitabın öne çıkan bir başka öyküsü. Her genç kız gibi her sabah ayna karşısında uzun uzadıya boyanan kıza sokaktaki delikanlılar “yoğurtlu patlıcan” benzetmesini yapıyorlarsa, o kızın halet-i ruhiyesi nasıl olur tahmin edebiliyor musunuz? Birçok yazarın karşı cinsi kendi cinsi kadar başarıyla anlatamamasına inat Orhan Kemal’in ustalığı bu noktada da belli ediyor kendini. Siverekli hamalı anlatırkenki yetkinliği, bakkalın sarı saçlı, mavi gözlü karısını anlatırken hiç eksilmiyor.