bildirgec.org

nescafe hakkında tüm yazılar

Kahvemden Audi çıktı!

zmrzilinka | 08 January 2010 12:33

Nescafe, her zevke özel olarak sunduğu farklı çeşitlerdeki mükemmel karışımları 3ü1 arada orjinal, bol kahveli, bol kremalı ve 2si1 arada paketlerine Audi saklamış!
Paketlerin içerisindeki şifreleri cep telefonu ile veya websitesinden göndererek çekilişe katılabilir, kontor kazanabilir ve en çok hangi paketten şifre gönderildiğini görerek kendi seçiminizi başka kaç kişinin paylaştığını öğrenebilirsiniz.
Havaların soğuduğu bu dönemlerde sıcacık bir kahve içmek için başka bir bahaneye ihtiyacımız varmış gibi! 🙂

3ü1 arada nescafe

hobim | 24 August 2009 15:17

Nescafe 3ü1 arada kampanyasını sunan Çok Güzel Hareketler Bunlar ekibi bu sitede.

Faremizle yaptığımız gezide, buzdolabının üstündeki
esmerbomba, çoko loko, fındıkkıran gibi tarifleri
öğreniyoruz. Tabii çok sevilen kahramanlarımızın
çekilmiş tüm reklam filmleri de orada.

boğazın soluğu çınarlardaydı

aylakadamveben | 09 September 2008 17:11

emirgan çınaraltında,çaybahçesinde oturuyorum,yanımda insanlar..şimdi iyice zor..gerçi şu kızlar.leman falan okumuşlukları var onların.yine de genel düzeyin düşüklüğünden bahsedilebilir.bana göreliğini de ekliyelim.biraz komik görünüyolar.onlar farkında değiller tabii.kıyafetlerinin çizgisi hemen hemen aynı her zaman.bir tek renkleri.. biri ne renk giymişse,diğeri zıt renk giyiyo,giymeye çalışıyo.bu zıtlık bi tür bağımlılığı peşisıra getiriyo sanki.hissediyosun yani.bi kızkardeş ben şunu giyiyim dediyse,diğeri bakıp hee o bu renk giydiyse ben de şu renk giyiyim diyo.birbirine görelik.efe kucağımda bi sağa bi sola eğiliyoruz.bunu tekrarlıyoruz.çok hoşuna gidiyo efe’nin.annesini haberdar etmek istiyo bu hoşnutluktan.bi süre uğraşıyo bunun için.sonunda beceriyo.annesi bize dönüp gülümsüyo.ama yapmacık bi gülümseme bu.efe’nin kahkahalarla gülmeye devam etmesi..sonunda anlıyo anne efe’yi güldüren olayı.annenin bi süre durumu kavrayamamasına hak veriyorum.çünkü ben de pek ihtimal dahilinde diye düşünmüyodum efe’nin bu kadar hoşuna gideceğini bu sağa sola sallanmaların.sen de sallanarak oku bu yazıyı..nasıl okunuyo o ya.yani ingilizce mantığıyla çözmek gerekiyo heralde.yolda durup hangisine oturalım dediklerinde de ben bu ismi zor mekanı seçmiştim.bank benzeri tahta koltukların üzerine turuncu minderler koymuşlar hem kıçının altına hem sırtının yaslanacağı yere.çok rahatmış gibi duruyo ya.kıçımın aklı o koltuklarda kaldı valla.isim ve koltuklar değil yalnız fark.bir sosyal statü farkından da bahsedilebilir.tikimekanı diyo bizimkiler.koltuklardan üzerinde oturanlara çeviriyorum bakışlarımı.pek şaşırtıcı bi görüntüyle karşılaşmıyorum.hani söyledikleri doğru ama,bu tür mekanların genel profili budur ki..tavla oynayan yaşlı insanlar.işte bu görüntü asıl farkı yaratan ve bizim mekanın diğerinden ayrılığını vurgulamaya çalışırken ‘halk’ kavramını kullanmaya götüren bizi.yandaki mekanın adı mı ne..tamam söylüyorum.ama dikkat et çözmeye çalışırken moralin bozulmasın;sheesha..aynen böyle yazılmış..iki bardak çaydan sonra bi fincan da sütlü kahve geliyo.sütlü içerim ben.sütlü ve şekerli.o sabah baktım evde nescafe kalmamış.markete gitmeye de üşeniyorum.hızır gibi yetişen türk kahvesini buluyorum buzdolabında ve çocuklar gibi seviniyorum.içince farkediyorum ki bu türk kahvesinin tadı nescafeden daha hoş.yok üstüne içimi yumuşak falan yazmışlar da..hayır efendim,ne kadar yırtınarsan yırtın bu türk kahvesinin yerini tutmaz senin nescafen.ha duyanı ağzını bi karış açık bırakacak bi hayretle başbaşa bırakacak olan türk kahvesine süt katma durumu var..sen ne diyosun bilmiyorum ama ben pekala orjinallik diyebilirim ve diyorum buna..sen bunca öv türk kahvesini sonra ertesi sabah evde hala türk kahvesi bulunmasına rağmen markete yollan nescafe almak için..ne diyim..alışkanlık diyim mi..kafamı sağa çevirip,kucağımdaki ali efe’den uzakta tumaya çalıştığım elimdeki fincan sabit dudaklarımı fincana doğru uzatıyorum..biraz sonra tepsiyle yeni çaylar geliyo isteğimiz dışında,hiçbirimiz almıyoruz..bu zorla çay içirtme politikasından rahatsız söyleniyo içimizden bir kaçı..kimbilir belki de o an karar veriyoruz ortak bir içgüdüyle,bi daha gelirsek ismi zor sheesha’da oturmaya..

boğazın soluğu çınarlardaydı

aylakadamveben | 05 September 2008 13:25

emirgan çınaraltında,çaybahçesinde oturuyorum,yanımda insanlar..şimdi iyice zor..gerçi şu kızlar.leman falan okumuşlukları var onların.yine de genel düzeyin düşüklüğünden bahsedilebilir.bana göreliğini de ekliyelim.biraz komik görünüyolar.onlar farkında değiller tabii.kıyafetlerinin çizgisi hemen hemen aynı her zaman.bir tek renkleri.. biri ne renk giymişse,diğeri zıt renk giyiyo,giymeye çalışıyo.bu zıtlık bi tür bağımlılığı peşisıra getiriyo sanki.hissediyosun yani.bi kızkardeş ben şunu giyiyim dediyse,diğeri bakıp hee o bu renk giydiyse ben de şu renk giyiyim diyo.birbirine görelik.efe kucağımda bi sağa bi sola eğiliyoruz.bunu tekrarlıyoruz.çok hoşuna gidiyo efe’nin.annesini haberdar etmek istiyo bu hoşnutluktan.bi süre uğraşıyo bunun için.sonunda beceriyo.annesi bize dönüp gülümsüyo.ama yapmacık bi gülümseme bu.efe’nin kahkahalarla gülmeye devam etmesi..sonunda anlıyo anne efe’yi güldüren olayı.annenin bi süre durumu kavrayamamasına hak veriyorum.çünkü ben de pek ihtimal dahilinde diye düşünmüyodum efe’nin bu kadar hoşuna gideceğini bu sağa sola sallanmaların.sen de sallanarak oku bu yazıyı..nasıl okunuyo o ya.yani ingilizce mantığıyla çözmek gerekiyo heralde.yolda durup hangisine oturalım dediklerinde de ben bu ismi zor mekanı seçmiştim.bank benzeri tahta koltukların üzerine turuncu minderler koymuşlar hem kıçının altına hem sırtının yaslanacağı yere.çok rahatmış gibi duruyo ya.kıçımın aklı o koltuklarda kaldı valla.isim ve koltuklar değil yalnız fark.bir sosyal statü farkından da bahsedilebilir.tikimekanı diyo bizimkiler.koltuklardan üzerinde oturanlara çeviriyorum bakışlarımı.pek şaşırtıcı bi görüntüyle karşılaşmıyorum.hani söyledikleri doğru ama,bu tür mekanların genel profili budur ki..tavla oynayan yaşlı insanlar.işte bu görüntü asıl farkı yaratan ve bizim mekanın diğerinden ayrılığını vurgulamaya çalışırken ‘halk’ kavramını kullanmaya götüren bizi.yandaki mekanın adı mı ne..tamam söylüyorum.ama dikkat et çözmeye çalışırken moralin bozulmasın;sheesha..aynen böyle yazılmış..iki bardak çaydan sonra bi fincan da sütlü kahve geliyo.sütlü içerim ben.sütlü ve şekerli.o sabah baktım evde nescafe kalmamış.markete gitmeye de üşeniyorum.hızır gibi yetişen türk kahvesini buluyorum buzdolabında ve çocuklar gibi seviniyorum.içince farkediyorum ki bu türk kahvesinin tadı nescafeden daha hoş.yok üstüne içimi yumuşak falan yazmışlar da..hayır efendim,ne kadar yırtınarsan yırtın bu türk kahvesinin yerini tutmaz senin nescafen.ha duyanı ağzını bi karış açık bırakacak bi hayretle başbaşa bırakacak olan türk kahvesine süt katma durumu var..sen ne diyosun bilmiyorum ama ben pekala orjinallik diyebilirim ve diyorum buna..sen bunca öv türk kahvesini sonra ertesi sabah evde hala türk kahvesi bulunmasına rağmen markete yollan nescafe almak için..ne diyim..alışkanlık diyim mi..kafamı sağa çevirip,kucağımdaki ali efe’den uzakta tumaya çalıştığım elimdeki fincan sabit dudaklarımı fincana doğru uzatıyorum..biraz sonra tepsiyle yeni çaylar geliyo isteğimiz dışında,hiçbirimiz almıyoruz..bu zorla çay içirtme politikasından rahatsız söyleniyo içimizden bir kaçı..kimbilir belki de o an karar veriyoruz ortak bir içgüdüyle,bi daha gelirsek ismi zor sheesha’da oturmaya..

Nescafe: Kupaları kaldırın!

nzright | 01 August 2008 10:03

Kahve üreticisi Nescafe Lift Your Cups isimli bir oyun hazırlamış sitesinde.
Süreli olarak tasarlanan oyunda kaşığı kupaların içine atmaya çalışıyorsunuz. tıkladığınız farklı nesneler de size ekstra zaman kazandırıyor. el-göz koordinasyonu gerektiren oyun bana biraz sıkıcı gelse de; müzikler ve tasarım eğlenceli olmuş. siteyi ziyaret etmeye değer.

Cafe Crown Frenchise veriyor

NLPMaster | 03 June 2008 14:27

Ülker Cafe Crown Frenchise veriyor
Ülker Cafe Crown Frenchise veriyor

Ülker‘in hazır kahveve kahve mağaza zinciri martkası Cafe Crown frenchise veriyor.
Nescafe‘nin yıllardır lider olduğu pazarda özellikle fındık aromalı kahve ile iyi bir çıkış yapan ve hatta nescafe’ye bile fındık aromalı kahve hazırlama mecburiyeti hissettiren ÜlkerCafe Crown, mağazalarından siz de frenchise alarak kendi mağzanızı açmak isterseniz burayabakabilirsiniz.
Eğer Ülker Cafe Crown’a iş başvurusunda bulunmak isterseniz burayabakabilirsiniz.

Fındıklı Nescafe 3ü1 Arada ile Fıngırda

vil | 27 March 2008 09:09

Digital McCann ekibinin Nescafe Fındık Aromalı 3ü1 Arada kampanyası için hazırladığı oyun çok eğlenceli; adı da “Fıngırda”. Baştan sona renkli grafiklerle donatılmış oyunda karakterini oluşturup tarzını yaratıyorsun; makyajını tamamlayıp kostümünü de beğendikten sonra seçtiğin eğlenceli figürlerle dans etmeye başlıyorsun. Şovunu arkadaşlarınla paylaştıkça işin eğlencesi daha da artıyor. Dansına güvenen piste gelsin!

bardakta soğuyan kahveler tekrar ısınsın

pamukdoktor | 09 June 2007 16:26

tam büyük bir hevesle hazırladığınız kahveyi içmeye koyulacakken aniden bir telefon gelir ve gözünüz kahvede kalır, istemeyerek karşı tarafın telefonda anlatacaklarının bitmesini beklersiniz… bu elektronik bardak ise böyle durumlarda tam bir cankurtaran. üzerindeki derece ile kahveyi istediğiniz sıcaklığa getirebiliyorsunuz..

Şarap, Çay veya Nescafe içinde yüz !

hypn0s | 15 January 2007 21:31

kırmızı şarap havuzu
kırmızı şarap havuzu

Japonya’daki Yunessun Spa Resort da aralarında türk saunası, roma hamamı gibi seçeneklerinde bulunduğu tam 25 havuz içinde yüzme şansımız varmış. İsterseniz aşağıdaki gibi bir çay havuzunda yüzebilir

çay havuzu
çay havuzu

yada nescafe içinde yüzebilirsiniz.

nescafe havuzu
nescafe havuzu

eger japonların piriçten yapılan o meşhur rakısı içinde yüzmek istiyorsanız böyle bir seçenekte mevcutmuş

sake havuzu
sake havuzu

Hazır Kahvenin Tadı İğrençtir

| 14 January 2007 20:26

Kupa & Kahve Çekirdeği

Arapça “keyif verici içecek” yani Qahhwa olarak ismini alan kahve, esasında doğada çekirdek halde bulunur. Eğer ki doğadan ham olarak aldığınız kahve çekirdeğini sıcak suya atıp, 10 dakika gezinin geri gelirseniz, o kahve çekirdeğini halen tek parça olarak çözülmemiş olarak bulursunuz. O kahveyi kavurun, öğütün, tekrar sıcak suya atın yine çözülmemiş olarak bulursunuz. Demek ki neymiş? Kahve, esasında suda çözülmeyen bir nimetmiş.
1901’de keşfedilen daha sonra 1930’larda Neste tarafından üretimi başlanan, bütün dünyada “az zahmetli” hazırlanışı nedeniyle ünü yayılan, hatta bu ünü ve pazarlama politikaları nedeniyle “orijinal hali”nin “bir kısım ülkeler” tarafından keşfedilme imkanını önleyen hazır kahve, hazırlanış prosedüründe, kahvenin esas aromasını veren yağözlerini yitirdiği için tadı iğrençtir.