“Beni neden duymuyorsun anne?” dedi çocuk.
Ama içinden söyledi bunu. Çünkü sese dönüşseydi kelimeler, şimdikinden farklı olmayacaktı hiçbir şey, biliyordu.
Annesi misafirleriyle sohbet ederken ne kadar da farklı görünüyordu oysa! O’na bu noktadan bakan biri, ‘anne’ kavramının içini bu kadar dolduran bir kadın daha olamaz, derdi. Şefkat kokuyordu her şeyi.
En başta da sesi… Gülümsüyordu adeta. Karşısındakine ne söylerse söylesin, o gülümseyiş hep aynı şeyleri tekrarlayıp duruyordu geride: “Seviyorum seni… Onaylıyorum… Saygı duyuyorum düşüncelerine.”