bildirgec.org

lost in translation hakkında tüm yazılar

Scarlett Johansson

queennothing | 08 June 2009 15:14

Danimarka asıllı iç mimar Karsten Johansson ve Polonya asıllı, New York doğumlu Aşkenaz Yahudisi film yapımcısı Melanie Sloan‘ın evliliklerinden, dört çocuk dünyaya geldi; Vanessa Johansson, Adrian Johansson ve ikizler Hunter ile Scarlett Johansson.
22 Kasım 1984 tarihinde New York’ta dünyaya gelen Scarlett Johansson, film yapımcısı olan annesinden ve ailesinin de sinemaya olan ilgisinden etkilenerek, ‘oyuncu’ olmaya karar verdi. Henüz 10. yaşını kutlayan Scarlett, New Yorklu yönetmen Rob Reiner‘in prodüktör / yazar Alan Zweibel‘in kitabından uyarlanan “North” adlı komedi filminde ‘Laura Nelson‘ karakterini canlandırdı. Bu yapım, Scarlett’in yaşamındaki en büyük şanslardan biri olmuştu, çünkü filmde “Seinfeld” dizisinin iki yıldızı Julia Louis-Dreyfus ve Jason Alexander da yer alıyordu. Ayrıca Elijah Wood da başrolde yer almaktaydı.
1995 yılında Scarlett, yine bir sinema filminde rol aldı; “Just Cause“. John Katzenbach‘ın kitabından uyarlanan filmde Sean Connery, Ed Harris, Laurence Fishburne yer alıyordu ve Scarlett, filmde ‘Katie Armstrong‘ karakterini canlandırdı. Aynı yıl, sadece 20 bölüm hayatta kalabilen “The Client” adlı dizinin pilot bölümünde yer aldı.
1996 yılında Sarah Jessica Parker, Ben Stiller, Dominic Chianese gibi isimlerin yer aldığı, Eric Schaeffer‘ın yönetmenliğini üstlendiği “If Lucy Fell“de ‘Emily‘ karakterini canlandırdı. Aynı yıl Lisa Krueger‘in yazıp, yönettiği “Manny & Lo” adlı yapımda, ilk başrolünü oynadı.
1997 yılında oyuncu / yönetmen Eric Schaeffer ve İngiliz aktris Amanda De Cadenet‘in başrollerini paylaştığı “Fall“da rol aldı. Aynı yıl “Home Alone” serisinin 3. filmi “Home Alone 3“te ‘Molly Pruitt‘ karakterini canlandırdı.

lost in translation

schizophrenia13 | 01 January 2009 14:17

lost in translation
lost in translation

sofia coppola‘nın yazıp yönettiği lost in translation, fotoğrafçı olan kocasının işi dolayısıyla japonya’ya gelen ve kocasının yine işleri nedeniyle yapayalnız kalan kalan charlotte‘un, reklam filmi çekmek üzere hiç istemediği halde para için japonya’ya gelen eski popülerliğini sinema endüstrisinde kaybetmiş ama japonlar tarafından biraz karıştırılsa da oldukça sevilen bob‘la aynı otelde kalmaları nedeniyle karşılaşmalarını oldukça sade bir dille aktarıyor.

lost in translation
lost in translation

hikayenin geri kalan kısmında da bu sadeliği koruyan coppola, eşleriyle olan ilişkilerinden bir şekilde mutlu olamasa da birlikteliklerini sürdürmeye çalışan bu iki insanın, milyonlarca insanla dolu bir şehirdeki yalnızlıklarını soğuk ama bir şekilde renkli olarak çekmiş.