herhangi birini
öldürebilirim bilmeden
etim hiç acımaz….
grafik tabletim ve tarayıcım yeterli yükseklikten düşüp, yedek parça kariyerine başlayınca gözlerim buğulandı. hesaba katılmayan boşluk oluştu, klavyeye sarıldı.
esasen pek de y/etkin olamadığım çiziktirme mecrası bu oluşlara hazırlıklıdır.
her daim bir bahaneye tutunulabilir .
airbrush ile ekolin soluya soluya ertesi güne yetişecek afişteki balık pullarını hacimlendirirken kompresör motoru yanar. ya da masada, yerlerde, elinde, taktığın bir konuda okuma yaparken kapı yumruklanır, pencere tırnaklanır, elde nevâle kimi arsız, kimi şımarık ifadeyle ahbaplar dayanır, o kadar tembihe umarsız. teslim alınmışsındır.
çekiştirmeye heveskârların koşullandırmasıyla edindiğin filmi izlemeden dergi sayfaları arasında kaybettiğini altı ay sonra, birinin “a aa böyle dividileri sayfa kaybolmasın diye mi kullanıyosun?” ünlemesi ve mel mel bakışlarının eşliğinde öğrenirsin. benden bi bok olmaz dersin.
herkesi kovarsın hayatından. bi cesaret gelene, tüm birikmişinle yüklenip, hâliyle abandone eder, yeterli tepkime göremeyince de kendince götünü kaldırırsın. arada iki üç işleyen beyin ve bünyeyle karşılaşıp, mahcup olur, bu hezimetinden dolayı yine kapıları kapatır, herkesi kovarsın.
bir biçimde hardware-software uyumun tutar yeniden. yeni ve kaçırdığın filmleri izler, albümleri dinler, insanları buyur edersin. seks hayatındaki patenaj ve istepnesizliğine hava koşullarını harmanlayıp, ön koltukta krikoyla oynarsın.
zaten bu sanatta yetersizlikli yazar çizer cenâhının ota boka kıl kapıp, kaptıkları kıllarla kendilerine mabetlerinde saç-bıyık tanzimiyle yeni çehre düzdükleri kabullenişin vardır elde. bira hemen iyi gelir. bilhassa tuborg. mayası oturuyor mübareğin. az tüketildiğinden. monitör başı periferi arayışları da gereksiz kalır bu ahvâlde.
bak, şimdi de tavan pervanesi kendi kendine hızlandı. çarpar bu beni yav.