Bugün gibi hatırlıyorum, çocukluğumda bir mutfak marifetini takdir eden en güzel ve ortak tespitlerden “Ohh, mis gibi tereyağı kokuyor.” idi. Başkalarının daha özel uzmanlık alanları da vardı: Sade yağı, baklava veya yemeklerin içinde hissetmedikleri sürece burun kıvıranlara bugun hala rastlanabiliyor. Kurban Bayramı’nda kuyruk yağını ziyan etmeyen bu “yağ rayihası düşkünlerini”, önce sıhhatleri sonra tarihe tanıklık ettikleri korumamız lazım. Gerçekten de mutfak kültürü tarihimizin “canlı” etnografik arşivlerinin önemine inanıyorum. En azından herşeyin kayda geçmesi açısından.