Rezil bir rüzgar esiyor, silip süpürüyor ne var ise önünde; Manyak esiyor, rotasını çizmiş sağa sola yalpalasa da yalnızca gideceği yola kilitli.. Virajlı yol önce mora, sonra gecenin karanlığına bürünüyor; hayat karanlıktan önce gençliğine dönüyor, dünyanın bütün hanımellerini kollarına alıp bu yoldan geçerek, âşığının aşık olduğu şehre gidiyor.. hayat karanlıktan önce gençliğine dönüyor, dünyanın bütün duaları dudaklarında, İstanbul’una gidiyor..

istanbul seni bekliyor
Gel ısıt..

İnce uzun parmaklar ve hanımeli kokulu avuçlar biliyor nereye gittiğini, giderken hangi yolu geçtiğini.. Giderken, çırçıplak bırakıyor geçip giden bir ömrü.. İlk sevişmenin esrikliğini de önüne katıp, göçebe çingeneler gibi fütursuzca gidiyor, tanıdık ürperişlerle gökyüzüne haykırılmış, sevgi sözlerinin peşine takılıyor, aynı yolu izleyerek..