bildirgec.org

ingilterede eğitim hakkında tüm yazılar

Güney Afrika Cape Town

webking | 06 April 2010 18:43

Cape Town, Güney Afrika
Cape Town, Güney Afrika

Son günlerde özellikle de 2010 FIFA Dünya Kupası vesilesi ile gündeme gelen Güney Afrika’nın başkenti Cape Town için öncelikle bir duraksadığımı söyleyeyim. Ne de olsa konu Afrika ve bu ülkeye ön yargılı olarak baktığımda ülkeyi tabiri caizse “yamyamların yaşadığı bir yer” olarak tasavvur ettiğimin de altını çizeyim. Hatta eminim bir çoğumuz da bana katılarak eğer bu ülke hakkında bir şey bilmiyorlarsa, benzer şekilde düşünmüştür Ve bu da gayet normal bence.

FIFA Dünya Kupası Cape Town 2010
FIFA Dünya Kupası Cape Town 2010

Futbol aşkı ile 2010 dünya kupası ve biletleri nasıl alırım vb. araştırma yaparken, “Cape Town” hakkında da bir çok bilgi ve resimleri inceledim ve öğrendiğim kadarı ile burası gerçekten bir tatil cenneti. Öyle korkulacak bir tarafı da pek yok. Burada yaşayanları da, ben hep zenci diye düşünmüştüm, ama anladım ki bu önyargı da doğru değil. Burası eski bir İngiliz sömürgesi olduğundan burada birçok yerleşik beyaz da bulunuyor. Ülke’nin en gözde şehri olan Cape Town ise, doğal güzellikleri, bitki örtüsü, dağları, hayvanları ve iklimi ile kesinlikle görülmesi gereken yerlerden biri kanımca. Ülke “gökkuşağı ülkesi “ olarak ta biliniyor, çünkü burada sıklıkla iklim dolayısıyla gök kuşakları gözlemlenebiliyor. Ayrıca burası iki okyanusun birbirine karışmadığı noktada bulunuyor, ve bu da çok ilginç.
Dünya kupası konulu internet araştırmamın sonucunda, Güney Afrika hakkında da bir çok bilgi edindim ve burada İngilizcenin yaygınlıkla konuşulduğunu da belirtmeliyim.

Ingiltere Vizesi Reddi mi aldınız?

webking | 28 January 2010 16:29

Vize Reddini sineye çekmeyin !!
Vize Reddini sineye çekmeyin !!

Yakın bir zamanda ingiltere vizesi için başvuruda bulunan ve red alan bir arkadaşımın başından geçenleri diğer benzer durumda olabileceklerin bilgisine sunmak amacıyla paylaşmak istedim. Arkadaşım gayet durum iyi olan ve şirket sahibi biri ve tüm evraklarını tamamladıktan sonra, vize için verilen randevuya gidiyor. Burada 15 sn içinde sorulan bir soru ile vizesi reddediliyor. Arkadaşımın İngilizcesi pek iyi olmadığından ve ne olduğun pek anlayamadığından geri geliyor ve birkaç gün sonrasında da bunu benimle paylaşıyor. Olay şöyle konsoloslukta ona sorulan soru şu “neden Ingiltereye gidiyorsun” , ve arkadaşımın cevabı ise “iş.. business”. Hatta şöyle bir detay veriyor, arkadaşım soruyu anlamayınca İngiliz konsolosluk çalışanı kadın bunu sonradan öğrendiği Türkçesi ile soruyor, ve arkadaşım sadece önce Türkçe “iş” sonra ise aklına İngilizcesi geliyor ve “business “dediği için, bu cevaba dayanarak red alıyor. Arkadaşım buna bir anlam veremediğinden ve şoku atlattıktan sonra İngiltere konsolosluğunu avukatı vasıtası ile mahkemeye veriyor ve sonuçta vize başvurusu uzmanlarca tekrar gözden geçiriliyor ve bu sefer vizesi veriliyor.
Buna inanmakta güçlük çektim ben tabii, öncelikle gayet eğitimli ve paralı olmasına rağmen arkadaşımın vize reddi almasına, diğeri ve benim de çok şaşırdığım konsoloslukların mahkemeye verilebileceği gerçeğine. Bu olay galiba Ingiltere ile imzalanan bir protokol gereği ve sadece İngiltere vizesi için kullanılabiliyormuş” diye de bir ekleme yapmalıyım. Diğer vizeler için durum nasıldır bilemiyorum. Ama İngiltere vizesi için canlı kanıt ve olayların gelişimini Ankara’da bizzat deneyimlediğim için eğer haksızlığa uğradığınızı düşünüyorsanız mutlaka itiraz etmeyi düşünmelisiniz.

Ingilizce, Çince ve Türkçe

webking | 10 December 2009 12:05

Ingiltere, malumaliniz ingilizce’nin vatanı olması nedeniyle, oxford, cambridge vb. semtlerinde bulununan üniversiteleriyle, çeşitli ülkeleri bir yüzyıl boyunca etkisine almış ve sömürmüş tecrübeli bir ülkedir. Bu dış ilişkiler sonucu ingilizce dünya çapında yaygın ve adeta her insanın bilmesi beklenen bir dil haline gelmiştir. Geçen yıl çin’de bulundum ancak ingilizce konuşulan yerlerin sadece batı toplumları olduğunu bir kez daha anladım. Benim konuşmaya çalıştığım hiç bir çinli insan ingilizce’nin “i” sini bile bilmiyordu. Dünyanın 3’te birinin çinli olduğunu düşünürsek en azından %3’ünün de ingilizce bildiğini farzedersek, dünyadaki en azından %30 insan ingilizce bilmiyor demek oluyor, bu sadece Çin’de tabii bunun dışındaki ülkelerde de mutlaka ingilizce bilmeyenler vardır. Bu da daha yüksek bir oran demek oluyor yani o kadar da iyi sömürememişler dünyanın bu kısmını.
Tabii bu devirde para kazanmak veya bir işe girmek isteniyorsa mutlaka ingilizce bilmek gerekiyor, ve çince bilmenizin pek bir yararı yok, ancak çinlilerin hepsi çince bildiğine göre ve bu da dünyada her üç kişiden biri ise, böyle büyük bir kitlenin konuştuğu dili bilmek özellike iş adamları için kesinlikle bir artı olacaktır. Ingilizce eğitimi mutlaka önemli ve yüzünü batıya dönmüş olan ülkemiz bu nedenle ingilizceyi hızla öğreniyor ve ülkemizin ikinci dili kürtçe veya lazca değil, kesinlikle ingilizce olmuş durumda. Bunda tabii Amerika’nın da etkisi yok değil, malum bu ülkede de değişik bir aksanda olsa bile yine ingilizce konuşuluyor. Amerika’nın nüfusu ise ingiltere’ye oranla oldukça fazla ve daha da önemlisi bu iki ülkenin dış işleri çok kuvvetli. Öte yandan sosyalist bir yapıdaki çin tamamen kapalı bir toplum. Bu nedenle çince, ingilizce’nin hızında yayılamıyor.
Ingilizce veya çince bir yana Türkçe ne durumda diye bir bakarsak durumun acıklı olduğunu söylebiliriz. Bizim Türk menşeili olarak bildiğimiz hiç bir ülke Türkçe konuşmuyor. Bunlar tam tersine Rusça’yı gayet iyi biliyorlar, çünkü ticareti Rusya ile yapıyorlar, onlara bağımlılar ve daha az güçlü olan Türkiye’ye ve diline pek bir ihtiyaçları yok. Hatta Kuzey Kıbrıs Türkleri bile Türkçe’yi mümkün mertebe kullanmamaya özen gösteriyorlar. İlginç’tir, para’nın ve dış ilişkilerin gücü burada ortaya çıkıyor ve ülkenin prestiji’de böylelikle tartılıyor.
Türkçe’mizi ingilizceleştirme çabaları da gitgide yaygınlaşıyor tabii, dürümcü; dürümland, kahveler;cafe, eposta;mail, bakkallar;market, siteler;rezidans oldu bile. Bu isim değişikliğini neden yapıyorsunuz diye sorulduğunda ise alınan cevap hep aynı. “Bu şekilde daha çok insan talep gösteriyor, veya daha şık duruyor” şeklinde. Türk dil kurumu bence bu durumu görüp özellikle yeni giren yabancı kelimelerin yerine, Türkçe olanların bir çok varyasyonunun türetmeli ve gençler arasında hangisinin tuttuğunu test edip bunu yaygınlaştırmalı. Malum genç bir toplumuz ve gençlerimiz dil alışkanlıklarımızı oluşturan kişiler, aslında. Ülkemizin içinde, dilimizde ve kültürümüzde yabancılaşma bizim kaçınmamız gereken şeylerin başında gelmeli. Çünkü dilimiz ve kültürümüz çok güzel, diğer ülkelerin görüp te örnek alması gereken düzeyde. Bu konularda örnek alımlar yerine teknolojik konularda bizden ileri ülkelerden faydalınılabilir, o kadar. O da tabii bizim onlardan daha iyi teknoloji üretebileceğimiz düzeye geldiğimizde bitecektir, ki ülkemizin potansiyeli ve zeki insanlarımızın dünya çapında yaptıkları ortada.