Elindeki kalemi sabırsızca çevirmeye devam etti. Lise yıllarındayken ne çok uğraşmıştı şu anlamsız bir o kadar da sinir bozucu hareketi yapabilmek için..
Sanki kalemi düşürmeden ne kadar çok çevirebilirsen o kadar saygındın üzeri yazı çiziyle dolu eski sıralarda oturan haşarı öğrenciler arasında…

Sahi kaç yıl geçmişti üzerinden o sıraları en son göreli .. Hesaplayamadı birden.. Eskidendi diye geçirdi aklındansadece, sol eliyle çektiği sigaranın dumanı gözüne kaçıp bir damla yaş getirirken..
İçmeyi bilmiyorsan ne içiyorsun şu zıkkımı diye kendi kendine söylendi. Sinirle bastı izmariti
küllüğe..Gözü masada duran sigara paketine takıldı. Sigara içmek öldürür…..İçmek öldürür..Öldürür…..Ne değişik bir son diye aklından geçirirken kalem yere düştü..Eğilip almakla almamak arası kararsızlık yaşarkensandalyeye vuran gölge tedirgin etti bir anda..Yıllarca gördüğü korkunç halüsinasyonlara bile artık gülüp
geçiyorken, hemen solundaki perdenin rüzgarla gelen gölgesi mi korkutmuştu onu..Beklemektendi..
Nefret ediyorum beklemekten dedi bir kez daha. Hep ettim, hep edeceğim. Saatine baktı sabırsızca..
Oldum olası bayılırdı aklına eseni yapmaya. Bir anda ortaya çıkan tatil planları, ani iş değiştirmeler,
bir günde evden taşınmalar, saçları kestirmeler, gecenin yarısı sokağa fırlamalar, gitmeler, gelmeler…
Sanki bir süre düşünürse bir daha o gücü bulamayacak, o anı asla yakalayamayacak gibi geldiğinden kimi zaman
acemice kimi zaman tam oturan hamlelerle yaşardı hayatı.
Tekrar saatine baktı..Takmayı hiç sevmediği ama niye şu anda kolunda olduğunu
hatırlayamadığı saat, sadece birkaç dakika sonrasını gösteriyordu. Bilirdi beklerken zamanın hiç geçmediğini.
Oyalanacak birşeyler lazımdı. Yan masada tartışan çifti izledi bir süre..İlgisini çekecek birşeyleri bulmak
ümidiyle daha dikkatli süzdü insanları önce adamdan başlayarak. İşe yarar birşey görememenin umutsuzluğuna düşmek
üzereyken gözü çay bardağını sinirli sinirli karıştıran kadının ojelerine takıldı. Belli o da kendi gibi sabırsızdı.
Kurumasını bekleyemeyenlerdendi. Yüzünde tuhaf bir gülümsemeyle daldı gitti bir an..Ne çok gülüşürlerdi onunla ojeler yüzünden.” Az daha, henüz kurumadı” ” Eteğin fermuarını çeker misin, kurumadı”
” Anahtarlar çantamda, ojeler kurumadı alırmısın sen” ” Başka renk mi sürsem acaba, bunlar da zaten kurumadı daha… “Gidecekleri yere mutlaka geç kalırlardı ve o ojeler mutlaka bozulurdu. ” Ay dayanamıyorum, siliyorum ben bunları..”