Anthony Hopkins
Anthony Hopkins

Babadan oğula, kuşaktan kuşağa geçen fırıncılık işini, bir gün sahip olmayı düşlediği oğluna devretmeyi planlıyordu Arthur Hopkins. Ancak bu düşleri hiçbir zaman gerçekleşmeyecek, yalnızca bir düş olarak kalacaktı. Çünkü Port Talbot’ta 31 Aralık 1937‘de dünyaya gelecek olan ilk ve tek oğlu Philip Anthony bu geleneği sürdürmeyecek, insanların damak zevkleri yerine gözlerine, yüreklerine seslenecek ve pırıltılı bir pencereden Hopkins adını tüm dünyaya duyuracaktı.

Anthony Hopkins bugünkü yaşamının biçimlenmeye başladığı çocukluk günlerine ilişkin anılarında, ailesini şu sözcüklerle anımsamakta: “Çocukken zamanımın büyük bir bölümünü piyano çalarak geçirirdim. Tüm yaşamını çalışarak geçiren fırıncı bir babanın tek oğluydum. Babamın hiçbir zaman benim için Beethoven ya da Chopin’den parçalar çalacak zamanı olmadı. Bana bir gün ‘O çaldığın da ne?’ diye sorduğunu anımsıyorum. Kendisini ‘Beethoven’ diye yanıtladığımda ‘Neden sağır olduğunu anlamak zor değil. Tanrı aşkına, hemen dışarı çık ve işe yarar birşeyler yap’ dedi.

Çok küçük yaşlarda zamanının büyük bölümünü ya yalnız başına ya da piyano çalarak geçiren Tony’nin okul ya da arkadaşları hiç ilgisini çekmemekteydi. Öğrenme zorluğu yaşayan Tony “Berbat bir öğrenciydim. Son derece anti-sosyaldim. Bu nedenle de oyuncu oldum” tümceleriyle tanımlıyordu okuldaki günlerini.