“Heda” mastarından türeyen hidayet;beyan (doğru yolu açıklama) ,yol işaretleri, irşad (doğru yoldan gitme,doğru yolu bulma, düşünme, akıl ve temyiz sahibi olma) ve imamaet (önderlik etme) gibi anlamlara gelmektedir. (1) sa’lebi , irşad kelimesinin yeterli olamayacağını, hidayetin “Allah’ın kalpte imanı yaratması” anlamına geldiğini söyler. Hidayetin başka bir anlamı da , tarikat ve sirettir. Hidayet yola da delalet eder.Delil de hidayet olarak ismlendirilir. Çünkü delil, insanlara yol gösterir. Dini açıdan hidayet ise, Allah’ın yolunu tarif etmektir.Kur’an’da hidayet, onyedi anlamda kullanılmıştır. Bunlar; beyan(manasını açıklamak),din, iman, davetçi, peygamberler ve kitaplar, marifet(tanımak,tecrübe ve amelle elde edilen, ruhani halleri yaşayarak ulaşılan bilgi), reşad(kuvvetli akıl sahibi olup doğru yolda gitmek), Muhammed (as), Kur’an, Tevrat, istirca (tekrar ele geçirme, kazanma), hüccet (gerçeğe kılavuzluk etme), tevhid,sünnet, ıslah, ilham (feyz yolu ile kalbe akan bilgi), ve tevbedir.
“Allah fasıkları hidayete erdirmez”, “Allah dilediğine hidayet verir” mealindeki ayetlere cevap; birçok kaynakta,” Allah akıl, irade vermekle, kitaplar ve peygamberler göndermekle insanları doğru yola hidayet etmektedir. Yani onlara doğru olan yolun hangisi olduğunu, hidayetin nerede olduğunu göstermektedir. İnsan ise kendi iradesiyle bunlardan birisini seçiyor. Bu seçimi yapan insandır. İyi yolu seçerse, kabul ederse bu durumda o kişi için “hidayete eren kişi” deniliyor. Kötü yolu seçerse de onun için “dalalete düşen kimse” ifadesi kullanılıyor. ” şeklinde (özet olarak) veriliyor. Bu ayetlerin ve aşağıdaki hadisin çerçevesinde Hidayetin ne olduğunu tam olarak idrak edememiş olmanın sıknıtısı içindeyim..
“Sizden birinin yaratılışı, annesinin karnında kırk günde cem olur. Sonra bu kadar müddetle “alaka” olur. Sonra bu kadar müddette “mudga” olur. Sonra Allah bir meleği dört kelimeyle gönderir: (Bu melek) rızkını, ecelini, amelini, şaki veya said olacağını yazar, sonra ona ruh üflenir. Kendinden başka ilah olmayan zâta yemin olsun, sizden biri, (hayatı boyunca) cennet ehlinin ameliyle amel eder. Öyle ki, kendisiyle cennet arasında bir zirâlık mesafe kaldığı zaman ona yazısı galebe çalar ve cehennem ehlinin ameliyle amel ederek cehenneme girer. Aynı şekilde sizden biri (hayatı boyunca) cehennem ehlinin amelini işler. Kendisiyle cehennem arasında bir ziralık mesafe kalınca yazısı ona galebe çalar ve cennet ehlinin amelini işleyerek cennete girer.”
Buhari, Kader 1, Bed’ü’l-Halk 6, Enbiya 1, Tevhid 28; Müslim, Kader 1, (2643); Ebu Davud, Sünnet 17, (4708); Tirmizi, Kader 4, (2138).Aslında derdim okuduklarımdan ve hissettiklerimden bir çıkarım yapabilmek ve “hidayet üzre miyim yoksa delalet üzre mi?” sorusuna cevap bulabilmektir.Bu konu zaten kafamı fazlası ile bulandırmış olduğundan, yazım hataları ve (çaba sarfetmeme rağmen) varolan eksik bilgiler için affınıza sığınırım.