bildirgec.org

hayati hamzaoğlu hakkında tüm yazılar

Ah nerede (1975)

queennothing | 14 April 2011 17:28

80’li ve 90’lı yıllarda televizyon kanallarında sıkça rastladığımız bir film vardır; Ah Nerede. Tarık Akan ile Gülşen Bubikoğlu‘nun başrollerini paylaştıkları yapımda birçok Yeşilçam hayranının aklında kalan iki sahne var; ilki, Ferit’in ormanda uyuyakalmış Zehra’yı öperek uyandırması, diğeri ise Ferit’in Zehra için intihar etmeye kalkışması. Hulusi Kentmen, Adile Naşit, Nilgün Atılgan, Halit Akçatepe, Cengiz Nezir, Hayati Hamzaoğlu, Şükriye Atav, Serpil Nur ve Aydan Adan gibi isimlerin de rol aldıkları film, 1975 senesinde Orhan Aksoy tarafından çekildi.

Babalarının boyunduruğu altından ancak İstanbul’da okumak bahanesiyle kurtulan üç genç adamın kendi seçimlerini yapmalarıyla şekillenen film, sinemamızın en güzel romantik komedi örneklerinden biri olsa da içerisinde siyasi mesaj ve eleştiriler de içermekte.

Türk sinemasındaki unutulmayan kötü adamlar

gorcun | 13 March 2010 10:44

Türk sineması ve seyircisi genelde iyi karakterleri sever, ödüllendirir. Göreceli olarak tartışmaya açık bu ‘iyi’ karakterler genelde düzgün görünümlü, duyarlı, güçlü, çevresine saygılı ama gerektiğinde herkesten kötü olabilen, tabiri caizse hayranlık uyandıran ideal tiplerdir. En son Oscar ödüllerinde de gördüğümüz üzere akademi başta olmak kaydıyla bir çok sinemasever yabancı kötü karakterlere de büyük hayranlık besliyor. Hatta (olması gerektiği gibi) onları ödüllendiriyor. Bu sayede Amerikan sinemasındaki etkileyici kötü karakterlerin popüler kültüre yansımasının yanı sıra çoğu kişi onları kendilerine idol belirliyor. Ama bu yazıda kötülüğüyle ün salmış Türk karakterleri ve özdeşleşmiş isimleri incelemek istediğimden başka bir yazıda değinmek üzere Amerikan sinemasından uzaklaşmak ve ülkemizde çoğu, idol olmaktan nasibini alamamış hatta zamanında başarılı oyunculuklarından dolayı hor görülmüş isimleri sinepil’de anmak niyetindeyim. Türk sinemasında etkili rollerden, figüranlara kadar yüzlerce filmde oynamış bir çok kötü adam bulunduğundan hepsini bir yazıda ayrı ayrı incelemek mümkün değil ama en çok bilinenlerden arka planda kalanlara kadar bir çok ismi anmaya çalışacağım.

Erol Taş
Erol Taş

1- Erol Taş: 1928 yılında doğmuştur. Türk sinemasında kötü adam denilince adeta sözlük anlamında kullanılan bir isim olan oyuncu tesadüfen bir kavga sayesinde başladığı oyunculuk kariyeri boyuncu iyi ve kötü bir çok karakteri başarıyla canlandırmasına rağmen ‘kötü adam’ olarak ün salmıştır. Bu duruma iri yapısının yanı sıra sert yüz hatları ve bakışları da neden olmuştur kuşkusuz. Oyunculuk yeteneği fiziksel avantajlarının ötesine geçerek onu gerçek kötü adam sanılma sanrısını yaratmış dönem dönem seyirciden ciddi tepkiler de görmüştür. Ancak zamanla değeri anlaşılmış olumsuz tepkiler olumlu eleştirilere dönüşmüş. Kariyeri boyunca aldığı bir çok ödül ve önemli filmlerini buradan görebilirsiniz.

HAYATİ HAMZAOĞLU

sinemasever | 04 February 2007 14:24

Hayati HAMZAOĞLU (D: 5 Mart 1933 Trabzon – Ö: 15 Nisan 2000 Antalya)

“Şöhret ateşten gömlek. Onu giymek çok zor. Yakıyor adamı. İşte bizi yaktı. Ciğerlerimizi yaktı,beynimizi yaktı. 42 yıl oldu, 7 yıl öncesine kadar iyi kötü bir şeyler yaptık. Şimdi hastayım” çalışamıyorum. Bütün isteğim sağlığıma kavuşup, tekrar sinemada bir şeyler yapmak.”

42 yıl önce tesadüfen sinemayla tanışan Hamzaoğlu :
Benim sinemayla tanışmam tesadüf. 1954 yılının Cumhuriyet bayramıydı. Arkadaşlarla dolaşıyorduk. Sabri Karan vardı, o zamanın kötü adamlarından. Filmlerden tanıyordum. Ona rastladık. ‘Fiziğin çok uygun, filmde oynar mısın?’ dedi. Ben Kuyumcuda çalışıyordum. Sinemayla ilgim yok, bu çevrelerden hiçbir tanıdığım yok. Gittim sete oynadım. 5 tane 50 kuruş verdiler yövmiye olarak. Parayı kabul etmedim. Bıçkın delikanlıyız. Galata’da büyüdüm ben. Onur meselesi yaptım, ben bu işi öğreneceğim dedim ve 3 yıl takip ettim. Bir gün bu sokaklara adımı yazdıracağım dedim, 3 tane ödül kazandım. Para da kazandım. Kazandık da tutamadık. Bu meslek alıp götürdü. Sokağa girdiğinde bir de abi diyorlarsa sana, o abiliği taşımak zorundasın. Bizim günahımız hem abi olduk, hem baba olduk. Kazandığımızı yedik içtik. Cepten yedik, sattık yedik. Hayatımızı da, gençliğimizi de yedik. Hastalığımız bu meslekten. Şöhret ateşten gömlek. Onu giymek çok zor. Yakıyor adamı. İşte bizi yaktı. Ciğerlerimizi yaktı, beynimizi yaktı. 42 yıl oldu, 7 yıl öncesine kadar iyi kötü birşeyler yaptık. Şimdi hastayım çalışamıyorum.”