Bugün (ki aslında epey oldu) tırnaklarımı keserken farkettim ki sağ ayak serçe parmağımın tırnağına dokunmamışım. Hem de uzun bir süredir. Önce keseyim o tırnağı dedim. Sonra o parmağı komple kesmeyi düşündüm. Yoksa elimi mi kessem dedim, o zaman hiç dokunmamış olurum ona. En temizi kafamı keseyim de bütün bu düşüncelerden kurtulayım dedim. Sonra vazgeçtim bir süre.

En hor görülen parmaktır ayak serçe parmağı. Bir köşede unutulmuş, kendi haline bırakılmış. Ufak tefek, gereksiz görülen. Hayatı boyunca en çok darbeye, şiddete maruz kalan parmaktır. Diğerlerini korumak için hep kendini feda eder. Diğerlerine bir şey olmasın diye kendini öne sürer. Masa ayaklarına, kapıya, eşiğe, dolaba, sehpaya çarparsınız onu. Sesini çıkarmaz hiç. Boynu bükük durur hep. Bir yere çarptığınızda hatırlarsınız onun varlığını anca. Boyutu ile ters orantılı bir acı verir. İçinizi sızlatır. Aslında ne kadar önemli olduğunu sadece o zaman anlarsınız. Hem gözünüzün önünde olup hem de bu kadar dışlanmış, farkedilmez olmak. Hiç şikayet etmez size.