Gün ışığı, is kokulu karanlık dar hücresini doldurduğunda ilk defa bu ışıktan korktuğunu farketti vakit gelmişti, şafak vakti.
Dakikaları o kadar değerliydi ki. Hücresinde geçirdiği bu geceyi diğer mutlu günlerine eklemeye çalışıyordu ama korku içini gece boyunca öyle bir kapladı ki bu genç yaşında saçlarının bile beyazlamış olabileceğini düşünmeye başladı. Ne önemi var artık. İşte son yaklaşıyor.
Yaptığı hataları düşündü. Çekeceği cezanın ağırlığını zihninde canlandırmak için uğraştı. Bu düşünce canını sıktı, herşeyi unutmaya çalıştı. Bu kızgınlık neden sanki. Onun yaşında binlerce hatta milyonlarca insan yapmıştı belkide aynı hatayı. Bu cezaya sadece en şanssızı o olduğu için mi katlanmak zorundaydı, birilerine ibret mi olması gerekiyordu acaba. Kendini başarısız hissetti. Başarılı olmak istediğini de hatırlamıyorda ya… Arkadaşlarını düşündü, herhangi bir tanesinin yerinde olmak istedi şu anda. Onun yerine doğmuş olmak. Hepsinin hayatının kendininkinden daha iyi olduğuna kanaat getirdi. Onların sorunları yoktu, varsa bile kendininkinden önemsizdiler. Herşeyleri vardı onların, hepsine tek tek özendi. Keşke o da diğerleri gibi olabilseydi.