bildirgec.org

füruzan hakkında tüm yazılar

Benim Sinemalarım (1990)

queennothing | 15 February 2011 11:29

60’ların İstanbul’unda, bahçeli bir evde başlayan öykümüz, saf ve genç bir kız olan Nesibe’nin hayatı yaşamak arzusuyla yola çıkmasını, gerçek hayat ile tanışmasını konu ediniyor.

1935 doğumlu yazar Füruzan‘ın öykülerinden oluşan Benim Sinemalarım adlı kitaptan uyarlanan sinema filmi “Benim Sinemalarım“, 1990 senesinde vizyona girdi. Füruzan ve Gülsün Karamustafa‘nın birlikte yönettikleri filmde Hülya Avşar, Ülkü Ülker, Sema Aybars, Güzin Çorağan, Yaman Tarcan, Yaman Okay ve Ayşegül Uyguner gibi isimler rol alıyor.

üç korku filmi …

kahramancayirli | 24 December 2008 16:42

Son bir hafta içerisinde izlediğim üç korku filminden bahsedeceğim bu yazıda. Üçünü de önerdiğimi belirteyim öncelikle. Çünkü çok keyifliler, film süresince geriliminizi belli bir seviyede tutuyorlar.

yetimhane (2007)
yetimhane 2007

İlk film El Orfanato (The Orphanage) – Yetimhane. 2007 yapımı filmi Juan Antonio Bayona yönetmiş. Belen Rueda’nın (Laura) başrolünü oynadığı film, Laura ile küçük oğlu Simon arasındaki ilişkiye odaklanıyor. Açıkçası filmin konusu hakkında ne kadar ileriye gitmem gerektiğini kestiremedim, filmin büyüsü kaçsın istemem. Eli yüzü düzgün bir İspanyol gerilim filmi. Türü sevenlerin beğeneceği bir film.

okuma notları-6

kahramancayirli | 05 May 2008 13:00

canistan adlı yarım kalmış romanını okudum yusuf atılganın. bir solukta hem de.
pınar kür’ün bir sürü kitabını okumuştum daha önce. asılacak kadın dışındakileri çok sevememiştim açıkçası. oysa yarın yarın ne kadar iyi. ne kadar güzel. teknik açıdan da. üstelik elinizden bırakamıyorsunuz. karakterler çok sağlam. anlatımı akıcı ve iyi, yazarın. bu roman yayımlandığında epey ses getirmiş. pınar kür’ün küçük oyuncu adlı bir romanı var. onu da okumak istiyorum.
bejan maturun tüm şiir kitaplarını okudum. tarif etmek zor, matur’un şiirini. güçlüler ama, bu kesin. doğayla çok içli dışlılar. kafiye kaygısı yok şairin. farklı uyaklar var şiirlerinde. dizelerin terslerinde, ortalarında (mesela birinci dizenin ilk sözcüğüyle, ikinci dizenin son sözcüğü arasında vb). neticede okunmalılar. farklı ve güzel, maturun şiirleri.
şimdi füruzan’ın kırkyedililer’ine başlayacağım. füruzan’ın öykülerini çok severim bakalım romanı nasıl…

Gelin Başı-Seray Şahiner

kahramancayirli | 24 October 2007 13:46

tüm edebiyat çevreleri aynı ismi konuşuyor bu sıralar hep..

çok, çok genç bir öykücü o. henüz 23 yaşında.

Seray Şahiner

Can Yayınlarından çıkan ilk kitabı Gelin Başı ile onlarca olumlu eleştiri topluyor edebiyat eleştirmenlerinden..

Yazar, çift cinsiyetli yazabilmeli!

kahramancayirli | 14 March 2007 21:47

Cinsel öğeler barındıran, cinsel deneyimleri aktaran metinler kaleme almak, zordur. Yazarken farkında olmazsınız, bir de bakarsınız öykünüze sadece bir araç olarak misafir ettiğiniz cinsellik, cümlelerinizi esir alıverir. Sıradanlığa kayıverir, öykü. Cinselliği basite kaçmadan anlatmayı başarmış Deniz Kavukçuoğlu, yeni öykü kitabı “Canım Acıyor Baba”da.On üç öyküden oluşan kitap, modern kadın-erkek ilişkileri üzerine odaklanan “Mor Kâbus”la açılıyor. Aniden başlayan, ne zaman başladığı gibi ne zaman bittiği de anlaşılamayan garip bağlılıklar. İki kişilik yalnızlıklar. “Mor Kâbus”un konusu o kadar yoğun ve canlı ki, akıp götürüyor insanı ister istemez. Tek problemiyse, bütün öyküye yedirilemeyen, bir yerde toplanan tasvirler (Buket’in tanıtıldığı kısım).“Yalan”, cep telefonları, iletilerle dolu ilginç bir öykü. İşte modern öykü diye bir tür varsa, Kavukçuoğlu’nun bu ilk iki öyküsü, o tür içinde ele alınmalı. Durum ağırlıklı değil hep olay ağırlıklı öyküler yazıyor, Kavukçuoğlu. 1997 yılından beri düzenli olarak Cumhuriyet gazetesinde okuduğumuz yazar, dil duyarlılığı ve sözcük seçimleriyle de ustalığını gösteriyor. “mesaj” sözcüğü yerine “ileti” sözcüğünü kullanması bile Türkçe yetkinliğini kanıtlıyor.“Mefharet Abla”, yeni yetmeliğin on yedi yaşında, bir genç delikanlının cinsel içerikli rüyalarında geziniyor. Yazarın akıcı biçemi, bu öyküde de kendini gösteriyor.Kitaba ismini veren “Canım Acıyor Baba”, en çok ismi yüzünden puan kaybediyor. Çünkü öykünün ismi, konusunu apaçık belli ediyor. İlk öyküyü okuduktan sonra önümüzde bir ensest öyküsü olduğu, ortada. Oysa tüm yazarlar ama belki de en çok öykü yazarları, öykülerine isim koyarken dikkatli olmalılar. İsim, öykünün gizemini kesinlikle korumalı.Özellikle “Ayrılık”ta yazarın bir başka problemi su yüzüne çıkıyor: Kavukçuoğlu’nun karakterleri, yanlı çizilmişler yani tek taraftan bakılarak ortaya konmuşlar. Hep kadınlar haksız. Hep kadınlar cinsel yönden yeni tatlar arıyorlar. Oysa ilişkiler, cinsel zayıflıklar ve güdülere yenilmekten bahsedilecekse, karakterler her iki cinsin bakış açısını da yansıtabilmeli. Ahmet Ümit çok haklı, bir yazar çift cinsiyetli düşünüp yazabilmeli.Kadınların aldatma, farklı erkekleri tanıdıkça deneyim kazanıp kocalarını daha mutlu etmeleri üzerine neredeyse aynı cümleler birkaç defa yinelenmiş. “Arka Bahçe”yi okurken, daha önceki “İntikam”ı sanki bir defa daha okuduğumuzu duyumsuyoruz.Öykü, tek cümlede atmosferine buyur etmeli okurunu. Merak duygusu ile cümlelerin yoğunluğu içinde kaybolup gitmeli, okur. Karakterleri iz bırakmalı; okuduktan sonra, sayfalardan çıkarak ayaklanıp boğazımıza yapışmalı, öykü karakterleri. Yaşamalılar. Füruzan’ın öykülerinde olduğu gibi, örneğin. Deniz Kavukçuoğlu’nun son öykü kitabı “Canım Acıyor Baba” basıldığı ay içinde ikinci baskısını yaparken, Füruzan’ın öykü kitapları raflarda eskiyor, buna ne dersiniz? Cinselliği hâlâ tabu olarak gördüğümüzden olabilir mi?

Deniz Kavukçuoğlu / Canım Acıyor Baba / Can Yayınları / 125 sayfa