O sabah… Vaktini sevmediğim gibi, bana iyi gelmediği gibi… Hatırladıkça içimin yanması gibi, kötü, dingin, üstelik… Lanet sessiz bir sabahtı! Aşk, Antalya Havalimanı’nda kısacık öpüşlere boyun büktü. Soluğumda söz diye biriktirdiklerime çığ düştü.

Öptün! Döndün ve yürüdün!

Sanki daha o dakika bitmeden beni unuttun!

Sonra sessizce, bir suçlunun olay mahalline geri dönmesi gibi… Yaklaşıp sana, yüzüne tekrar değdirdiğim avuç içime hapsedip kokunu… Yolakoyuldum. Beni uykumdan uyandıran öpüşlerini de doldurup hafsalamın heybesine, kendi yüzümün haritasını ölçüp biçme niyetiyle o gün bugündür ortadan yokoldum.