Türkün aklı ile ilgili olarak yine türkler tarafından ortaya atılmış malum iddia bir kenarda duruversin de, biz gene de meseleye daha geniş bir çerçeveden bakmaya çalışalım.

En iyi nerede ve/veya ne vakitte düşünürsünüz? Bu soruya çok geniş biz yelpazede cevap verilebileceği aşikar. Ancak, yine de, zaman ve mekan kombinasyonları düşünüldüğünde yanıtların istatistiki değerler taşıyabileceğini söylemek kanımca mümkün.

Şu meşhur sıçarken-kaçarken ikileminin ardından akla ilk gelecek olan herhalde yatmadan evvel (ve uyandıktan sonra -tabi ya-) yatakta düşünmektir. Bunun insanlar içinde çok yaygın biçimde vuku bulduğuna eminim ama yine de kendimce bu yanıta bir itirazda bulunacağım. Bence, En iyi düşünmede kastedilenin en çok düşünme olmaması gerekir. Yatakta ve başka yapacak pek bir şey olmayan bir sürü durumda herhangi bir teçhizata gereksinim duymayan düşünme eylemi pek doğal olarak devreye girecektir. Ancak, aslolan verimli düşünebiliyor olmak değil mi? Süregelen kimi sorunların çözümüne ulaşmak, kafaya takılan bir problemin yanıtını bulmak, ilham gelmesi ya da naçizane dahiyane fikirler üretmek. İşte bunlar ve benzerleri ile ölçülüyorsa eğer iyi düşünme, yatakta daldan dala atlayan darmadağınık düşünceleri bu kapsama sokmamakta fayda var.