bildirgec.org

emmanuelle seigner hakkında tüm yazılar

Bitter Moon (1992)

queennothing | 20 December 2010 15:01

Fransız yönetmen Roman Polanski‘nin yönetmenliğini yaptığı sinema filmi “Bitter Moon” (Acı Ay), 1992 senesinde vizyona girdi. Fransız aktris Emmanuelle Seigner, İngiliz aktör Hugh Grant, İngiliz aktris Kristin Scott Thomas ve Amerikan aktör Peter Coyote‘nin rol aldığı yapım, Pascal Bruckner’in Lunes de Fiel adlı romanından uyarlandı.
İstanbul’a seyahat eden Nigel ve Fiona çifti, gemi tuvaletinde başına dönen genç bir kadına yardım eder. Aynı günün akşamı Nigel, yalnız başına geminin barına gittiğinde dans eden genç ve çekici bir kadın görür. Bara gelen genç kadının yüzüne bakan Nigel, bu kadının sabah karısıyla yardım ettiği genç kadın olduğunu farkeder. Adı Mimi olan bu kadından etkilenen Nigel, kamaraya çıktığında bacakları sakat bir adama rastlar. Mimi’nin kocası olduğunu söyleyen Oscar adındaki bu adam, genç kadınla olan öyküsünü ta en başından itibaren anlatmaya koyulur.

The Ninth Gate (9.Kapı) 1999

gorcun | 05 February 2010 17:40

Ünlü ve deneyimli isim Roman Polanski’nin yönetmenliğini yaptığı ”9. Kapı” (The Ninth Gate) gizemli, gerilimli ve karanlık atmosferiyle şeytani bir hikaye sunuyor. Filmin baş karakteri Dean Corso, çok değerli ve özel kitapları, müşterileri olan zengin koleksiyoncular için bulan ve onlara ulaştıran bir araştırmacı ve tüccardır. İşinde son derece başarılı olan Corso’nun son müşterisi varlıklı ve entellektüel bir adam olan Boris Balkan, ondan ”Gölgeler Krallığının Dokuz Kapısı” adlı kitabın 17.yüzyıl kopyasını bulmasını ister. Kitapta yer alan 9 işaretin şifrelerinin çözülmesi ve doğru telafuz edilmesi halinde şeytanı uyandıracağı söylenmektedir. 3 kopyası olan kitabın biri, Balkan’da olmasına rağmen diğer iki kopyaya da sahip olmayı istemektedir.

Kelebek ve Dalgıç

exorientelux | 18 December 2009 14:55

Hikayesini gerçek yaşanmışlıklardan almış filmleri hep sevmişimdir; ama bu tür filmler bazen hayatın öyle dramatik yönlerini gösterir ki insanın o beyin uyuşturan rengarenk holivud filmlerinin karelerine dalıp “bir elimde cımbız bir elimde ayna, umurumda mı dünya!” havalarına giresi gelir. Tabii bu ne beyne ne de yüreğe sunulan iyi bir çözümdür, o ayrı.

İşte beynin ve yüreğinin ezberini bozacak Kelebek ve Dalgıç, gerçek bir yaşanmışlığın filmi. Elle dergisinin editörü Jean Dominique Bobby, çevresi zenginlikle, şöhretle, kadınlarla kısacası dünyanın tüm nimetleriyle çevrili; hayatının en yaşanılası yıllarında oldukça başarılı bir adamdır, ta ki 1995 yılında beyin kanaması sonucu felç geçirene dek. Komadan uyandığında 43 yıldır isteklerinin emrine amade bedeninden sadece sol gözü işler haldedir.

Bu durumunu kabullenmesi kolay olmaz elbette, film boyunca Jean-Do’nun durumuyla mücadelesini, hesaplaşmasını izleriz zira. Ama sonunda bedenini kaybetse de iki değerli şeyi kaybetmediğini farkeder: hayal gücü ve anıları.

3 yeni korku filmi 3 yeni fragman

gorcun | 10 July 2009 13:45

Yeni Korku Filmleri
Yeni Korku Filmleri

Korku severlere müjde. Yeni filmler ardı ardına çekilirken, fragmanlarıda gelmeye başlıyor. İşte üç korku filmi üç fragman…

Jennifer's Body
Jennifer’s Body

Yeni Afiş
Yeni Afiş

1- Jennifer’s Body (2009) : Son dönemin Hollywood starı güzel aktris Megan Fox’un başrolde olduğu ”Jennifer’s Body” içine şeytani ruh girmiş bir ponpon kızı canlandırıyor. Ponpon kız cazibesiyle erkekleri kendine çekip onları onları öldürüyor. Filmin korku-komedi karışımı türü olduğu fragmandan da anlaşılıyor. 2009’un ilginç filmlerinden biri olacağa benziyor. Filmin yönetmeniyse Karyn Kusama. İşte fragman.

RPM (Araba Hırsızları)

queennothing | 08 March 2009 15:33

Usta bir araba hırsızı olan Luke, yıllardır polise yakalanmadan istediği her arabayı çalan, hız düşkünü bir adamdır. Hayatında belli bir amacı olmayan Luke, köpeği Max ile birlikte günlerini araba çalarak geçirmektedir.

Luke‘un arabalar konusundaki ustalığını bilen zengin Biggerman, O’na büyük araba fuarında sergilenecek olan RPM‘i çalması karşılığında 1 milyar dolar para teklif eder.

Araba çalmak Luke için ‘çocuk oyuncağı’dır ve teklif edilen para da O’nu cezbetmeye yeter.

“Giallo” 2009’da korkutacak

queennothing | 14 July 2008 12:11

Suç ve korku hikayelerinin, akla zarar fanteziler ve erotizmle buluştuğu sarı karton kapakla basılan İtalyanca kitaplar, “Giallo” adını alarak özgün bir çizgi yarattı. (“Giallo”, İtalyanca ‘sarı’ demek) Mario Bava, Lucio Fulci

ve Aldo Lado gibi isimler, Giallo tarzının yaratıcılarıydı.
Dario Argento da bu tarzın ‘babası’ sayılır. “Suspiria”, “Tenebre”, “Opera”, “Profondo Rosso” gibi filmlerle İtalyan korku filmlerinin en ünlü yönetmenlerinden biri olan Argento, yeni korku / gerilim filmi “Giallo” için kolları sıvadı. 2008 Mayıs ayında İtalya’nın Torino kentinde çekimlerine başlanan film, İngilizce çekilecek.
Adrien Brody ve Emmanuelle

Seigner’in başrollerini paylaştığı filmde Elsa Pataky, Robert Miano, Byron Deidra, Lorenzo Pedrotti ve Silvia Spross gibi isimler de rol alıyor.

Görüntüleri internet ortamına ulaşan filmin konusu şöyle;

Polis, kadınları kaçırıp öldüren seri katilin peşindedir. Araştırınca görülecektir ki, katil sadece ‘güzel kadınları’ öldürüyor.
Başına geleceklerden habersiz, her yıl düzenlenen ‘moda haftası’ için Milano’ya gelen topmodel Celine de kaçırılır. Kızkardeşini aynı seri katilin kaçırdığını düşünen Linda, bir dedektifle anlaşarak kızkardeşini kurtarmak için harekete geçer.

La Môme – Kaldırım Serçesi

kadirgunay | 10 April 2008 15:06

Fransa’nın en ünlü sanatçılarından hatta simgelerinden olan Edith Piaf‘ın hayatını konu alan film ağustos 2007 tarihinde ülkemizde gösterilmeye başladı.

La Mome - Kaldırım Serçesi Afiş
La Mome – Kaldırım Serçesi Afiş

Ünlü sanatçı Piaf’ın daha çok meşhur olma dönemi ve sonrasına değinen filmin kurgusu ve oyuncuların performansları gerçekten görülmeye değer. Küçük yaşta annesinin terketmesi sonucu büyük annesinin yanında kalmaya başlayan Piaf köyde başlayan salgın nedeni ile hasta olur. babasının ordudan geri dönmesi üzerine yeni bir hayata başlayacağını düşünse de tam tersine daha farklı bir ortamda yaşamaya başlar. babası bu sefer de işleri nedeni ile küçük piaf’ı annesinin yanına bırakır. annesi de genel ev işletmecisi bir kadındır. piaf hayatında hep hatırlayacağı ve çok mutlu olduğu anları burada geçirir. bunun yanı sıra gözünde oluşan enfeksiyon yüzünden bir süre göremez. daha sonra babasının gelip onu alması ile şehir şehir dolaşır. küçükken gözü için gidip dua ettiği sırada aklına kazınan azizenin onu sürekli koruduğunu düşünür. sokak köşelerinde şarkı söylerken sesini keşfeden bir yapımcı ile ünlü olma yolunda büyük bir adım atmış olur. artık çok fazla kazanıyor ve iyi yaşıyordur. hayatının aşkı olan marcel’e delice bağlıdır ve marcel’in yanına gelirken uçak kazası sonucu ölmesi üzerine girdiği depresyonu atlatması çok uzun zaman alır.